BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

28 Kasım 2010 Pazar

YORUMSUZ

HİÇ BOYUN EĞER Mİ İNSAN

"Hiç boyun eğer mi İnsan"
Türkiye Komunist Partisi (TKP) 90. kuruluş yıldönümünü, "Hiç boyun eğer mi İnsan" temasıyla coşkuyla kutlandı. TKP üyeleri, TKP'nin 90. yılında cumhuriyetin değerlerine sahip çıkacaklarını, gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadele edeceklerini söylediler. Zeytinburnu’ndaki Abdi İpekçi Spor Salonu’nda gerçekleşen TKP’nin 90.yıl kuruluş etkinliği, “Fransız Devrimi”, “Komünist Manifesto”, “Paris Komünü”, “Birinci Dünya Savaşı”, “Lenin’in çağrısı”, “1917 Ekim Sosyalist Devrimi”, “Kurtuluş Savaşı’nda Yunanistan Komunist Partisi’nin tutumu”, “Anadolu’da direniş” ve “TKP’nin kuruluşu”nu, Beyoğlu Kumpanya, Laz Marx, Metin Coşkun ve Orhan Aydın’ın canlandırmalarıyla başladı. Canlandırmaların ardından, TKP Merkez Komite üyesi Aydemir Güler, “Yurtseverlik, Kemalistler ve TKP” konulu konuşma yaptı. Güler, TKP’nin yurtseverlik temeli üzerinde sosyalist solun üzerinde durduğunu belirterek, “Türkiye’de gericilik emperyalizmin tarafından kabul görüyor. Bizim mücadelemiz emperlayizmin ve gericiliğe karşıdır. arkamızda 90 yıllık birikim ve tecrübe var. Bizler bağımsızlık ve ilericilik mücadelesinin sayfasını açmalıyız” dedi. Cumhuriyetin tasfiye edilip, bağımsızlığı çöpe atmak isteyenlerin yanıldığını vurgulayan Güler, “Türkiye, yeniden bağımsız olacaksa, gericiliğe kapılar kapatılacaksa, bunu sosyalizm ile gerçekleştirebiliriz. 90 yıl sonra olgun bir konumdayız. Cumhuriyetin değerlerini korumak için herkesi sosyalist cepheye çağırıyoruz” diye konuştu. Konuşmanın ardından “Mustafa Suphiler’in Katli”, “Sovyetler Birliği’nde Sosyalizmin kuruluşu”, “Faşizmin yükselişi”, “İspanyol İç Savaşı”, “İkinci Dünya Savaşı”, “Soğuk Savaşın Başlangıcı”, “Emperyalizm geriletiyor”, “Türkiye’de sol yükseliyor”, “60’larda Türkiye Solu” ve “Deniz Gezmiş” konulu gösterimler sergilendi. Gösterim aralarında “Nejat Yavaşoğulları”, “Edip Akbayram”, “Emin İgüs”, “Erkan Oğur-İsmail Hakkı Demircioğlu”, “Erdal Ercincan”, “Berrak Bahar”, Beyoğlu Kumpanya, Nazım Kumpanya Vokal Grubu, marşlar ve türküler söyledi. Programın devamında “15-16 Haziran Direnişi”, “12 Mart Faşist Darbesi”, “70’lerde solun yükselişi”, “Devlet terörü ve liberal rüzgarlar”, “Sovyetler Birliği’nin çözülüşü”, “Yeniden partili mücadele ve TKP neleri başardı” canlandırmaları ve sinevizyon gösterimleri TKP’lilere gösterildi. TKP’nin 90 yıldır büyük mücadeleler vererek bugünlere geldiğini anlatan TKP Merkez Yürütme Komitesi üyesi Kemal Okuyan, “Uzun yıllar ettiğimiz mücadelelerle yeni kadrolara ulaştık. Sosyalizm mücadelesini hergeçen gün gelişti” dedi. Avrupa Birliği’nin liboşların, gericilerin eline geçtiğini kaydeden Okuyan, “Kendimizi eleştirerek daha güçlü bir konuma gelmeliyiz. Sola, sosyalizme daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Bizler TKP’yi yeniden ayağa kaldırdık ve tüm kitleleri cepheleşmeye çağırıyoruz” dedi. Konuşmanın ardından son olarak söz alan ve “Parti geleceği umutla bakıyor” diyen TKP Merkez Yürütme Komitesi üyesi Erkan Baş ise “TKP, işçileri, köylüleri, aydınları, öğrencileri, yoksulları, sermaye saldırılarına, işbirlikçiliğe, faşizme, AKP iktidarının zorbalığına karşı direnç oluşturmaya çalışan odakları, cepheleşmeye çağırıyor” dedi. Açıklamanın ardından programa katılan tüm sanatçılar, enternasyonel marşını hep bir ağızdan okudular.

26 Kasım 2010 Cuma

YTÜ'de 2 öğrenci okuldan uzaklaştırıldı

YTÜ'de 2 öğrenci okuldan uzaklaştırıldı
Yıldız Teknik Üniversitesi'nde geçtiğimiz ekim ayında türban karşıtı afiş asan ve sağ görüşlü öğrencilerin saldırısına uğrayan öğrenciler hakkında açılan soruşturmada 2 öğrenci okuldan uzaklaştırıldı. Kararı protesto eden öğrenciler, "YTÜ gericilerin yanında yer alarak öğrenci ve bilim düşmanı tablosunu pekiştirmiştir" dediler. Beşiktaş’taki YTÜ ana giriş kapısı önünde “Üniversitelerde baskılara ve yasaklara son. Eğitim hakkımızı istiyoruz. Cezalar geri çekilsin, sınav hakkı tanınsın” pankartı açan öğrenciler,“Eğitim hakkımız engellenemez”, “Soruşturmalar geri çekilsin”,“Eşit, parasız bilimsel eğitim” sloganları attılar. Burada öğrenciler adına açıklamayı okuyan İpek Bozkurt, üniversitede geçtiğimiz ekim ayında türban karşıtı afiş asan TKP’li öğrencilere yönelik gerçekleştirilen saldırının ardından 21 öğrenci hakkında “okulun güvenliğini tehlikeye düşürdüğü” iddiasıyla dava açıldığını anımsatarak,“Önce afişleri nedeniyle tehdit edilen, ardından özel güvenlik birimlerinin ve çevik kuvvetin saldırısına uğrayan öğrencilerin mağdur olduğunu kabullenmek zorunda kalan YTÜ idaresi bu engellemeyi kaldırmış ancak daha sonra öğrencileri düzmece soruşturmalarla cezalandırmıştır. Arkadaşlarımızdan Mahir Bektaş 1 hafta, Özgür Keskin ise 2 hafta okuldan uzaklaştırılmıştır. Ayrıca geçtiğimiz dönemden uzaklaştırma cezası bulunan ve dönem başında sona eren Dilbirin Acar da okula alınmamaktadır. YTÜ öğrenci ve bilim düşmanı tablosunu pekiştirmiştir” dedi. 600’ü aşkın öğrencinin ve öğretim görevlisinin destek verdiğini keydeden Bozkurt, “Biz mücadelemizde yalnız olmadığımızı biliyoruz.Yaşadığımız bu sorunların bir sistem sorunu olduğunu ve ortak olduğunu görüyoruz. Bu sorunların çözümünde tüm öğrenci arkadaşlarımızla dayanışma içinde olacağız” diye konuştu.
Açıklamanın ardından Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Görevlisi Doçent doktor Gaye Yılmaz üniversite öğrencilerine kapı önünde “Neden, nasıl, ne için direniş” başlıklı ders verdi.

BU DA OLDU

Türban çocuk forumunda
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ile UNİCEF'in ortaklaşa düzenlediği 11. Ulusal Çocuk Forumu'na "türban" damgasını vurdu. Kızılcahamam'da gerçeleştirilen toplantıya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında ve SHÇEK’te görev yapan bazı devlet memurları ve bir tane öğrenci “türban”la katıldı. Forumda sıkıntılarını dile getiren il temsilcileri ise forumu yöneten SHÇEK Genel Müdür Yardımcısı Özcan Kars tarafından “sorunlara saplanmakla” suçlandı.
11. Ulusal Çocuk Forumu, Kızılcahamam Patalya Otel’de, çocuk ve il temsilcilerinin katılımıyla dün ilk oturumu yapıldı. Türkiye’nin 81 ilinden bir kız ve bir erkek, Çocuk Hakları İl Çocuk Komitesi Temsilcisi ve bir yetişkin temsilci katıldı. Toplantıya davet edilen çocuklar ve il temsilcileri arasında birçok türbanlı devlet memurunun yer alması dikkat çekti. Toplantının öğleden sonraki oturumuna ayrıca türbanlı bir öğrenci de katıldı. Toplantıda il temsilcileri sorunlarını dile getirirken, temsilciler en fazla genel müdürlüğün isteklerine duyarsız kalmasından yakındı. Çalışmalarını bin bir zorlukla yaptıklarını dile getiren çalışanlar, forumu yöneten SHÇEK Genel Müdür Yardımcısı Özcan Kars’tan “Olumsuzluklara saplanmayın” yanıtını alında şaşkına döndü. Çalışanların büyük bölümü personelin yetersizliğinden de şikâyetçi oldu. Aynı anda birçok iş yaptıklarını, bu durumun verimlerini düşürdüğünü kaydeden temsilciler, taşradaki birçok ilde SHÇEK biriminin olmadığına da vurgu yaparak, talepte bulundular.
‘Uzman personel yetiştirilsin’
Forumda Sivas’ta çocuklara yönelik panel, şiir ve yarışma düzenlenmelerine karşın genel müdürlüğün kendilerini görmezden geldiğini kaydeden temsilci Hasan Coşkun, “Sivas’taki Sosyal Hizmet Vakfı sayesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz çünkü birimimiz yok. Çocuk Hakları Strateji Planını bile hazırladık ama yine destek yok” dedi. Kayseri’den katılan Yusuf Genç ise maddi sıkıntıyla başbaşa olduklarını, çocuk haklarıyla ilgili SHÇEK’in uzman personel yetiştirmesi gerektiğini belirtti. Program kapsamında bugün ise TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Meclis’te konuşma yapacak.

WikiLeaks belgelerinde Türkiye bombası

WikiLeaks belgelerinde Türkiye bombası
ABD yönetimi WikiLeaks'in açıklayacağını duyurduğu yeni bilgiler konusunda kaygılı. Arapça yayın yapan El Hayat gazetesinin haberine göre, açıklanması beklenen son belgelerde Türkiye'yle ilgili çok çarpıcı detaylar yer alıyor.
İstanbul- Jerusalem Post’un Londra merkezli Arapça yayın yapan El Hayat gazetesine dayanarak bildirdiğine göre, Wikileaks’in bu hafta sonu yayımlaması beklenen belgelerde Türkiye’nin Irak’ta El Kaide’ye yardım ettiği, ABD’nin ise PKK’ye destek verdiği öne sürülüyor. Habere göre bir ABD ordu raporu, Türkiye’yi sınırlarını kontrol altında tutamamakla suçluyor. Raporda Türkiye’de yaşayan Irak yurttaşlarının El Kaide’ye bomba malzemesi, silah ve mühimmat tedarik ettiği ifade ediliyor. El Hayat’a konuşan bir Wikileaks yöneticisi ise kurumun Türkiye’nin Irak Savaşı’ndaki rolü ve AB üyeliğiyle ilgili belgelerin çevirisi için Türk gönüllülere ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Amerika, PKK'ye yardım etti
Haberde bahsedilen diğer belgelerin ise Amerikalıların ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 1979 yılında terörist örgüt olarak tanınan PKK’ye yardım ettiğini ortaya koyduğu ifade ediliyor. ABD askeri belgelerinde PKK “özgürlük savaşçıları ve Türk vatandaşları” olarak nitelendirilirken, ABD’nin Irak’taki tutuklu PKK üyelerini serbest bıraktığı ifade ediliyor. Belgeler ayrıca Irak’ta bulunan ABD güçlerinin, PKK’ye silah verdiğine ve örgütün Türkiye’deki saldırılarını göz ardı ettiğine işaret ediyor. Bu hafta sonu yayınlanması beklenen belgelerle ilgili olarak Wikileaks’in resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, paketin “Irak Savaşı Günlükleri’nden yedi kat büyük olduğu” ve “Pentagon’un bir kez daha sorumlu tutulacağı korkusuyla nefes nefese kaldığı” belirtildi. Belgelerin açıklanma tarihi konusunda net bir yorum yapılmasa da Wikileaks’e sızmış diplomatik görüşmelerin siteye yüklenebileceğini öngören Obama yönetimi, yabancı hükümetleri yaşanabilecek durumla ilgili olarak uyarmaya başladı.
Dışişleri Sözcüsü: Gerginlik çıkabilir
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü PJ Crowley, Çarşamba günü yaptığı açıklamada “Bu ifşaatlar ABD’ye ve çıkarlarımıza zarar veriyor” dedi. Crowley belgelerin Washington’ı temsil eden diplomatlar ile ABD’nin yurtdışındaki dostları arasındaki ilişkilerde gerginlik yaratacağını söyledi. Yabancı ülkelerle yapılan gizli yazışmaların ortaya çıkmasının bir diplomatik ortak olarak ABD’ye duyulan güveni yok edeceğini belirten Crowley, belgelerin ABD’yle yakın ilişkileri olan yabancı liderler hakkında yerici ya da eleştirel ifadeler içermesi durumunda Washington’ı utandırabileceğini ifade etti. Crowley, “Güvene ihanet edilir ve bunlar gazetelerin manşetlerinde ya da televizyon haberlerinde yer alırsa, bunun bir etkisi olacaktır” dedi. Wikileaks’in elindeki belgelere yakın bir kaynak, Reuters’a yaptığı açıklamada, belgelerin büyük bir kısmının Avrupa’ya odaklandığını ancak diplomatik görüşmelerin Asya ve diğer yerlerdeki birçok önemli ülkeyle de alakalı olabileceğini söyledi. Crowley ise Dışişleri Bakanlığı’nın en baştan bu yana Wikileaks’in elinde gizli bakanlık belgeleri olduğunu bildiğini ifade etti.
"Her ihtimale karşı"
Ancak belgelerin yayınlanmasının etkisinin boyutlarının ne olacağını tam olarak belirlemenin mümkün olmadığını ifade eden Crowley, “Umuyorum böyle bir şey yaşanmaz, ancak her ihtimale karşı hazırlıklıyız” dedi. Wikileaks, Temmuz ve Ekim aylarında yaptığı diğer iki belge ifşaatında elindeki belgeleri kamuoyuyla paylaşmadan önce New York Times, Guardian ve Der Spiegel’le paylaşmıştı. İlk seferde Afganistan Savaşı’yla ikincisinde de Irak Savaşı’yla ilgili saha raporları ortaya çıkmıştı. Reuters’a konuşan kaynaklar, yukarıda adı geçen üç uluslararası basın kuruluşuna son parti belgelerin şimdiden Julian Assange tarafından teslim edildiğini ifade etti. Kaynaklar belgelerin ayrıca İspanya’nın El Pais ve Fransa’nın Le Monde gazetelerine de servis edildiğini ifade etti.
Assange’dan konuyla ilgili bir teyit ya da yalanlama gelmedi.

25 Kasım 2010 Perşembe

YORUMSUZ

adım başı kimlik denetimi
işgal altındamıyız abi

'Sosyalist' kahve 'kapitalist' kahveye karşı

'Sosyalist' kahve 'kapitalist' kahveye karşı

Kahvenin erbabı olarak bilinen Venezuela'daki kafelerde artık müşterilere "sosyalist" ve "kapitalist" kahve seçenekleri sunuluyor. Karakas- Devlet işletmesi bir kafe zinciri, halka serbest pazarın yanlışlarını ve devletin kontrolündeki ekonominin faydalarını göstermek için, müşterilere iki ayrı fiyat listesi (menü) sunuyor. Cafe Venezuela dükkanlarındaki "sosyalist fiyat listesi"nde büyük kahve 2,5 bolivara satılırken, "kapitalist menü" aynı kahvenin başka yerlerde 5 bolivara satıldığını gösteriyor. Ülkenin temel gıdası "arepa" (mısır unundan yapılan bir tür ekmek) Cafe Vehezuela'da, özel kafelerdekilerin üçte biri fiyata, 7,5 bolivara satılıyor. Kafenin duvarındaki bir şemada da işçi, hammadde ve genel giderler dahil olmak üzere fiyatların nasıl belirlendiği ayrıntısıyla anlatılıyor. Söz konusu uygulamanın hem yurttaşa sübvansiyonlu kahveyi tanıtmak hem de Devlet Başkanı Hugo Chavez hükümetinin solcu politikalarının yararlarını göstermek için yapıldığı belirtiliyor. İktidarının 12. yılını süren ve "devrimi" daha da radikalleştirme niyetinde olan Chavez, bu haftaki bir konuşmasında ordu ve meclise "aşırı sol" politikaları benimsemeleri çağrısında bulunmuştu.
25 Kasım 2010

20 Kasım 2010 Cumartesi

NOT

10 bin yıldır tanınan ve son yıllarda keşfedilen keten tohumu: Kalp-damar, solunum ve sedef hastalarını rahatlatıyor. Mide-bağırsak sorunlarını azaltıyor. Kemikleri ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Kolesterol, şeker ve tansiyona bağlı şikayetleri dengeliyor. Sinir sistemi ve hafızayı güçlendiriyor. Yaraların çabuk iyileşmesini sağlıyor. Günde bir çorba kaşığı yetiyor...

NOT

Asbest mi? Biz Türküz, bize bir şey olmaz!

Türkiye; dünya üzerinde geniş asbest yataklarına sahip ülkeler arasında, asbeste bağlı solunum hastalıklarının en yüksek oranda görülme hızına sahip. Asbest, dünyanın birçok ülkesinde ve Avrupa Birliği'nde akciğer kanserine neden olduğu için yasak. Ama ne yazık ki, Anadolu'da 'aktoprak, göktoprak, höllük ve ceren toprağı' adlarıyla: badana, bebek pudrası ve çatıda yalıtım maddesi olarak yaygın biçimde kullanılıyor.

NOT

Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi 1,3 trilyon ile Kültür Bakanlığı bütçesinin iki katından daha fazladır. Diyanet İşleri Başkanlığının 2008 yılı bütçesi: Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı gibi Bakanlıkların bütçelerinin toplamından yüksektir.

NOT

Türkiye'de Diyanet İşleri Bakanlığı'nın izni aracılığıyla açılan 7 bin 036 'yasal Kuran kursu'na katılan yaklaşık 250 bin öğrencinin %91'ini kızlar oluşturuyor. İlköğretim eğitimi veren 34 bin 93 okulda kayıtlı, yaklaşık 11 milyon öğrenci içindeki kız oranı %48 düzeyinde.

NOT

Okullarda uyuşturucu kullanım oranını takip etmek amacıyla başlatılan 'Lise ve İlköğretim İkinci Kademe Zararlı Madde Kullanımı Araştırması' Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2003 yılından beri izin vermemesi nedeniyle güncellenememektedir.

NOT

Avrupa Birliği, 2008-2013 dönemini kapsayacak kamu sağlığı programını 'beslenme, fiziki hareketlilik ve obezite ile mücadele' önceliklerine ayırdı. Bu kararın kaynağı ise AB ülkelerindeki başlıca ölüm nedenleri: Tansiyon, kolesterol, vücut ağırlık endeksleri, yetersiz meyve ve sebze tüketimi, fiziki hareketsizlik ve aşırı alkol tüketimi... Çocuklarda obezite sorununun üstesinden gelebilmek isteyen AB, kıta genelinde okullara ücretsiz meyve ve sebze sağlamak için yılda 90 milyon Euro harcama yapmayı hedefliyor.

NOT

Türkiye'de 2009 yılına kadar geçen yüz yıllık sürede 62 gazeteci öldürüldü. 1909 yılında Hasan Fehmi Bey'le başlayan cinayetlerin en sonuncusu; Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de silahlı suikasta uğraması oldu. Yüz yıl içinde öldürülen gazetecilerden bazıları: Hasan Tahsin (1919), Adem Yavuz (1974), Cengiz Polatkan (1978), Abdi İpekçi (1979), Ümit Kaftancıoğlu (1980), Çetin Emeç (1990), İzzet Kezer (1992), Uğur Mumcu (1993), Metin Göktepe (1996) ve Ahmet Taner Kışlalı (1999).

NOT

Dünya barışını en çok tehdit ettiği inanılan ülkeler sıralamasında Amerika Birleşik Devletleri ilk sırada yer almaktadır. ABD'yi ise İsrail ve İngiltere izlemektedir. ABD ve Avrupa'da her yıl gerçekleştirilen 'Transatlantik Eğilimler' araştırmasının 2007 yılı sonuçlarına göre Türklerin ABD'ye olan 'yakınlığı' 2006 yılında 20 derece iken, 2007'de 11 dereceye geriledi.

NOT

Mustafa Kemal ve ailesi; Selanik, Aya Dimitriya Mahallesi, Apostolu Pavlu Caddesi 75 numaradaki evde kiracıydılar. Şu an bitişiğinde Türk Konsolosluğu olan bu üç katlı ev, Rodoslu Müderris Hacı Mehmet Vakfı tarafından 1870 yılında yaptırılmıştır. 1878'de Mustafa Kemal'in babası Ali Rıza Efendi tarafından kiralanan ev; haremlik ve selamlığa sahip olarak bir avlu içinde yer almaktadır. Alt pencerelerinde demir, üst kat pencerelerinde tahta kafesler vardır. Atatürk, 1881'de ikinci kat soldaki ocaklı odada dünyaya gelmiştir.

NOT

Avrupa Futbol Şampiyonaları'nda 'en geç' golü, 122. dakikada Semih Şentürk attı. Bu turnuvalarda gol atan 'en yaşlı' futbolcu unvanını ise Avusturyalı Ivica Vastiç (38) elde etti. En erken sarı kartı Yunanlı Angelos Charisteas (dakika 1) görürken, İsviçre ise ev sahibi olduğu halde gruptan çıkamayan, Belçika'dan sonra ikinci ülke olarak tarihe geçti.

NOT

Hasankeyf antik kentin esas ruhunu kayaların üzerindeki mağara evler oluşturur. Kayaların üzerinde sıralanan bu bir ya da en fazla iki gözlü mağaralarda insanlar 1967 yılına kadar yaşamış ve yine bu mağaralardan biri eskiden bir Sümerbank Mağazası olarak kullanılmıştır.

NOT

Tarihte bilinen ilk banka ve antrepo Efes limanında kurulmuştur. Kurulan ilk banka sefere çıkan denizci ve tüccarların parasını, antrepo ise mal ve eşyasını saklama işlevi görüyordu.

NOT

İslam düşünürü ve hukuk metodolojisti İdris el-Karafî (ölümü 1285) El-İhkâm adlı eserinde, demokratik devlet yönetimini düzenleyen 'Kuvvetler Ayrılığı' ilkesini, Fransız düşünür Montesquieu'den 6 asır önce ortaya koyup sistemleştirmiştir.

NOT

Doğu Roma (Bizans) İmparatorları içinde en uzun süre tahtta oturan ve 976-1025 yılları arasında 49 yıl hüküm süren imparator II. Basileios'tur. İmparatorluk sınırlarını Balkanlar'da özellikle Bulgaristan'da; ayrıca Mezopotamya, Gürcistan ve Doğu Anadolu içlerine kadar genişletmiştir. Elinde büyük topraklar bulunduran kiliseye ve askeri aristokrasiye karşı çıkarak, içte de güçlü bir iktidar kurmuştur.

NOT

Dünyanın en eski Karaim (Karay) Sinagogu İstanbul Hasköy'dedir. Kökeni Hazar Türklerine dayanan Musevi Karay Türkleri Karaimlerin İstanbul'da 50-60 kişilik bir cemaati bulunuyor. İstanbul'daki Karaköy'ün adının da Karia Köyü'nden geldiği ve buranın Karay Türklerinin ilk yerleşim yeri olduğu söylenmektedir. Bu topluluğun son temsilcileri ise Türkiye dışında İsrail, Kırım, Polonya ve Litvanya'da yaşıyor.

NOT

Berlin Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile: Çarlık Rusyası, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasında 13 Temmuz 1878'de Berlin'de imzalanan barış antlaşmasıdır. Osmanlı Devleti, 93 harbini kaybettikten sonra Berlin Antlaşması ile Bosna-Hersek'e imtiyaz tanıdı. Kıbrıs'ı İngilizlere kiraladı. Kars, Ardahan, Batum ve Artvin'i Rusya'ya; Niş'i Sırbistan'a, Teselya Yunanistan'a ve Dobruca'yı ise Romanya'ya verdi.

NOT

ABD 2003 yılının Mart ayında Irak'ı işgal etti ve bu serüven, Amerikan halkına çok pahalıya mal oldu. Kazanılması neredeyse imkansız bir savaş için yapılan 3 trilyon Dolar harcamanın yerine, ABD'de 8 milyon yeni konut inşa edilebilirdi... 15 milyon öğretmeninin 1 yıllık ücreti ödenebilirdi... Başarılı ama yoksul 120 milyon öğrencinin ''Head Start'' eğitim programına katılımı sağlanabilirdi... 43 milyon üniversite öğrencisine 4 yıllık burs verilebilirdi...

NOT

Orman ve ağaçlarla ilgili kısa bilgiler: 8 binden fazla ağaç türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya... Ormanlar 300 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor, 1,6 milyar insan gıdasını ve geçimini ormandan sağlıyor... Dünyadaki tüm canlıların yaklaşık üçte ikisinin yaşam alanı orman... Kullandığımız enerjinin yaklaşık %9’unu ormanlardan karşılıyoruz. Ve orman ürünlerinde yıllık küresel ticaret hacmi 270 milyar dolar…

NOT

Hakkari'de bulunan ve 'Ters Lale' olarak adlandırılan çiçek, dünyada sadece Türkiye'de yetişiyor. Kırmızı renkli bu çiçek, açtıktan sonra yere doğru ters dönmektedir. Her sabah göbeğinden su yaydığı için, geçmişte Hakkari Bölgesi'nde yaşayan Asurî'lerin 'Ağlayan Lale' adını verdiği ve bu yüzden kutsal saydığı 'Ters Lale', günümüzde de çok değerli. Boyu 75 santimetreyi bulan, her dalında 6 lalenin ters büyüdüğü çiçek, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nca koruma altına alınmıştır.

NOT

İstanbul Sultanahmet'te, 527 yılında I. Justinianus tarafından yaptırılan en eski dini yapı Küçük Ayasofya'dır. Hagios Sergios ve Hagios Bakhos adına yaptırılan kilise, 1946 yılında camiye çevrilmiştir. Yeşil ve kırmızı mermerden 34 sütunu olan caminin beş kubbeli, altı sütunlu son cemaat yeri sonradan yapılmıştır.

NOT

Dünyada 4.4 milyar kişi 195 trilyon dolarlık servete sahip, kalan 3 milyar insanın ise en az 10 bin doları var yani insanoğlunun %68.4’ü paranın %4.2’sini cebine indirebilmiş. Araştırmalara göre küresel zenginliğin %35.6’sı 2.4 milyon kişide toplanmış, bu kişilerin 1 milyon dolardan fazla parası var. Ülke bazında servet dağılımı “ABD’de 54,6 trilyon, Japonya’da 21 trilyon, Çin’de 16 trilyon Fransa’da 12.1 trilyon dolar” şeklinde...

18 Kasım 2010 Perşembe

RUHİ SU - ELLERİNDE PANKARTLAR

ELLERİNDE PANKARTLAR

Ellerinde pankartlar
Gidiyor bu çocuklar
Kalkın ayağa, kalkın
Gidiyor bu çocuklar
Bu pazar, kanlı pazar
Dert yazar, derman yazar
Kalkın ayağa, kalkın
Gidiyor bu çocuklar
Bu meydan kanlı meydan
Ok fırladı çıktı yaydan
Kalkın ayağa, kalkın
Biz şehirden, siz köyden
Söz: RUHİ SU

NAZIM'DAN

Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.
Beyazıt'ta şehit düşen
Silkinip kalktı kabrinden,
Ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
Yıktı Şahmeran'ın mağarasını.
Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

DOSTLUK

Biz haber etmeden haberimizi alırsın,

yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

Gözümüzün dilinden anlar,

elimizin sırrını bilirsin.

Namuslu bir kitap gibi güler,

alnımızın terini silersin.

O gider, bu gider, su gider,

dostluk, sen yani başımızda kalırsın

17 Kasım 2010 Çarşamba

CAN BABA'DAN BAYRAM KUTLAMASI

Koyunlar keçiler ve koçlar için
Ne kadar bayramsa Kurban Bayramı
...Bu barış var ya, bu barış
Cephedekiler için o kadar barış
Can YÜCEL

Nihat Sargın hayata veda etti

Nihat Sargın hayata veda etti

Sosyalist hareketin önemli isimlerinden, 12 Eylül'de kapatılan Türkiye İşçi Partisi'nin Genel Sekreteri ve Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) kurucusu Nihat Sargın 81 yaşında hayata veda etti. İstanbul- Rahtsızlığı nedeniyle bir süredir tedavi gören Sargın, beyninde ve akciğerinde oluşan iltihap nedeniyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yoğun bakıma alınmıştı. Sargın'ın bu sabah saatlerinde hayat veda ettiği bildirildi. Sargın'ın yaşamını yitirmesi sol ve sosyalist çevrelerde büyük üzüntü yarattı. "Sargın, sosyalizm uğruna mücadele etmekten hiç vazgeçmedi" ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Nihat Sargın'ın yaşamını yitirmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada, üzüntülerini dile getirdi. Taş, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "21 yaşındayken TKP üyesi olarak başladığı sosyalizm mücadelesini, 60'li yıllarda TIP genel sekreterliği görevi, TBKP'nin kuruculuğu ile sürdürdü. Bu uzun sosyalizm mücadelesi boyunca pek çok kez tutuklandı, 12 Eylül faşist darbesinin ardından 7 yıl sürgünde yasamak zorunda kaldı. Nihat Sargın, her tur zorluğa rağmen sosyalizm uğruna mücadele etmekten hiç vazgeçmedi. Reel sosyalizmin yenilgisinin ardından oluşan yılgınlık ve inançsızlık ortamının dağıtılması için elini taşın altına koyanlardandı. ÖDP'nin oluşumunda arasında yer aldı. Sosyalizm mücadelesinin emekçisi Nihat Sargın'ı sevgi ve saygı yürüyüşü ile sonsuzluğa uğurlayacağız. Nihat Sargın'ı sahiplenmek sosyalizm düşüncesini sahiplenmektir, Nihat Sargın'a sahip çıkmak kendi tarihimize sahip çıkmaktır. Yüreği eşitlikten, özgürlükten yana atan bütün yurttaşlarımızı sosyalizm emekçisi Nihat Sargın'ı karanfillerle uğurlamaya çağırıyoruz." "Sargın'ın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz" Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nden de yapılan yazılı açıklamada "Türkiye'de sol siyasetin önde gelen adlarından TİP Genel Sekreteri, TBKP kurucusu ve Genel Başkanı Nihat Sargın'ın hayata veda ettiğini üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Nihat Sargın altmış yılı aşan siyasi hayatında solun Türkiye'de yaygınlaşması için çaba sarf etmiş saygın bir siyaset adamıydı. Gerek TİP, gerekse TBKP döneminde solun yasal alanda var olması ve güçlenmesi için büyük bir mücadele yürütmüş ve büyük bedeller ödemişti" denildi. Nihat Sargın kimdir? 1927'de İstanbul'da doğan Sargın, tıp fakültesinde öğrenciyken sol mücadelenin içerisinde yer almaya başladı. 1948'de, 21 yaşındayken Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) üyesi oldu. 1950 yılında tutuklanarak dört yıl cezaevinde kaldı. 6-7 Eylül Olayları'nda yargılandı. İstanbul Yüksek Tahsil Gençliği Derneği başkanlığı yaptı. Temel Haklar Yaşatma Derneği'ni kuran Sargın 1962'de Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) genel sekreterliğini yaptı. Politik yaşamında üçüncü tutukluluğunu 12 Mart Muhtırası ile yaşadı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından yurtdışına giderek yedi yıl kaldı. 1987'de Haydar Kutlu ile birlikte Türkiye'ye dönerek, TKP ile TİP birleşmesinden doğan Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin (TBKP) kurucuları arasında yer aldı. Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı'nın başkanlığını yaptı. Nisan 1999'da Ürün dergisini çıkaran ekipte yer alan Sargın, eşi ve 63 yıllık mücadele arkadaşı olan Yıldız Baştımar Sargın'ı 7 Ekim 2009'da kaybetti. Sargın'ın iki ciltlik "TİP'li Yıllar (1961 - 1971) Anılar-Belgeler", "Dönüşten Özgürlüğe 900 Gün Türkiye Birleşik Komünist Partisi Davası" ve "Cezaevi Anıları - Davalar, Savunmalar" isimli üç kitabı bulunuyor. 17 Kasım 2010

16 Kasım 2010 Salı

NAZIM'DAN

Ben bir insan,
ben bir Türk şairi Nazım Hikmet
ben tepeden tırnağa insan
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret...

14 Kasım 2010 Pazar

SÖZ

Karanlıktan korkan bir çocuğu, kolaylıkla hoş görebiliriz. Yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.

[ EFLATUN ]

AKREP

akrep

Hintli bir adam suda bata çıka ilerlemeye çalışan bir akrep görür. Onu kurtarmaya karar verir ve parmağını uzatır ama akrep onu sokar. Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep onu tekrar sokar. Yakınlardaki başka birisi ona, onu sürekli sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler.
Ama Hintli adam söyle der:
"Sokmak akrebin doğasında vardır.
Benim doğamda ise sevmek var.
Neden sokmak akrebin doğasında var diye
kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?"

11 Kasım 2010 Perşembe

MDD MARŞI

Ankara'nın taşına bak
Gözlerimin yaşına bak
Yankee bizi esir almış
Şu düzenin işine bak
Ankara'nın taştır yolu
Yenkee sarmış sağı solu
Sen gösterdin halk savaşı
Devrim için doğru yolu
Zulüm bir gün duracaktır
Halk zinciri kıracaktır
İşçi-köylü yoksul halkım
İktidarı alacaktır

10 Kasım 2010 Çarşamba

MUSTAFA KEMAL

Dağ başını efkâr almış,
gümüş dere durmaz ağlar,
gözyaşından kana kesmiş gözlerim,
ben ağlarım, çayır ağlar, çimen ağlar,
ağlar, ağlar, cihan ağlar.
Mızıkalar iniler, ırlam ırlam dövülür,
altmış üç ilimiz, altmış üç yetim,
yıllar gelir geçer, kuşlar gelir geçer,
her geçen seni bizden parça parça götürür,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.
Diz dövdüm,
gözlerim şavkı aktı Sakarya'nın suyuna,
Sakarya'nın suları nâmın söyleşir.
Hemşehrim Sakarya, öksüz Sakarya.
Ankara'dan uçan kuşlar,
Kemal'im der günler günü çağrışır,
kahrolur bulutlara karışır,
gök bulut, yaşmak bulut,
uca dağlar, dev boyunlu morca dağlar
divan durmuş bekleşir,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.
Nasıl böyle varıp geldin, hoşgeldin,
çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin,
şol yüzünde güneş südü sıcaklık,
ellerinden öperim, Mustafa Kemal.
Senin dalın, yaprağın, biz, senin fidanların,
biz bunları yapmadık,
sen elbette bilirsin, bilirsin Mustafa Kemal.
Elsiz, ayaksız bir yeşil yılan,
yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal.
Hani bir vakitler Kubilay'ı kestiler,
çün buyurdun kesenleri astılar,
sen uyudun asılanlar dirildi,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.
Karalar kuşanmış, Karadeniz akmam diyor,
dokunmayın, ağlamaktan bıkmam diyor,
bu gece kıyamet gecesi, bu vapur Bandırma vapuru,
yattığı yer nur olsun Mustafa Kemal,
ben ölümden korkmam diyor,
korkmam diyen dilleri toz oldu, toprak oldu,
değirmen döndü dolandı, yıllar oldu,
bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir,
o bize öğretmedi kazan kaldırmasını,
günahı vebali öğretenin boynuna,
erdirip oldurana ana avrat sövmesini,
yüreğim kırıldı kanım kurudu,
var git Karadeniz var git başımdan,
mızıka çalındı düğün mü sandın,
bir yol koyup gideni gelir mi sandın,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.
Ankara'nın taşına bak,
tut ki baktım, uzar gider efkârım,
çayır ağlar, çimen ağlar, ben ağlarım,
gözlerimin yaşına bak,
Ankara Kalesi'nde, Rasattepe'de
bir akça şahan gezer dolanır,
yaşın yaşın mezarını aranır,
şu dünyanın işine bak,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im...

~ Attila İLHAN ~

6 Kasım 2010 Cumartesi

İSTİKLAL MARŞI

İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettigi günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

ANDIMIZ

"Türküm, doğruyum, çalışkanım, İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!"
No Pasaran !