BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

17 Şubat 2012 Cuma

........

DUA ETMEK YERİNE
BİZDE OLANLARA SAHİP OLMAYANLAR İÇİN İSTEMEK
YANİ
İNSAN OLMAK İÇİN GERİ DÖNMEK GEREKİR
dsed

12 Şubat 2012 Pazar

VAŞAK

İlk kez bu kadar yakın...
DÜNYADA nesilleri tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan vaşaklar, Tunceli’de kar kalınlığının 1 metreyi bulduğu kırsal kesimde aç kalınca, köylerin yakınlarına kadar indi. Pülümür Vadisi’ne inen 3 vaşak burada avcıların vurup öldürdü domuzu yerken ilk kez görüntülendi. Ekipler, vaşakların kaçak avcılar tarafından avlanmasını önlemek için bölgede nöbet tuttu.
Dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ve Türkiye’de en çok Tunceli ve çevresinde yaşadıkları belirtilen vaşaklar, yoğun kar yağışı nedeniyle kar kalınlığının 1 metreyi aştığı bölgede aç kalınca, köy yakınlarına indi. Tunceli merkeze 15 kilometre mesafede Pülümür Vadisi içindeki Erdoğdu Köyü Bardakkale Mevkii’ne gelen 3 vaşak, burada avcılar tarafından vurulan bir domuz leşini yerken görüntülendi. Uzun süre bölgede domuz yiyerek karınlarını doyuran vaşaklar, daha sonra bölgeden ayrılıp, Pülümür Vadisi’nin iç kesimlerine doğru gitti..
Vaşakların görüldüğü bölgeye giden Tunceli Orman ve Su Şefliği yetkilileri, bölgede ilk kez bu kadar yakından görülen vaşakları, kaçak avcıların avlamasını önlemek için nöbet tuttu. Bölgede devriye görevi yürüten ekipler, vaşakların yanlarına hiç kimsenin yaklaşmasına da izin vermedi.
Tunceli Orman ve su İşleri Şefliği’nde görevli Orman Mühendisi Engin Benli, vaşak popülasyonunun en fazla Tunceli bölgesinde olduğunu tahmin ettiklerini söyledi. Benli, "Dünyada vaşak nesli hızla tükeniyor ve ülkemizde de vaşak nesli tükenmekle karşı karşıya. Bunun en büyük nedeni kaçak avcılar olduğu biliniyor. Bizim ilimizin kırsal alanında birçok yerde vaşak görülüyor, biz onları korumak için her türlü çabayı gösteriyoruz. Burada, dün bir, bugünde 3 tane gördük. Bugün gördüklerimiz sanırım bir anne ve iki yavrusu olsa gerek. Bölgeden uzaklaşmaları için dün havaya ateş açtık ama hiç etkilenmediler, ağır kış şartları nedeniyle yiyecek bulmakta zorlandıkları için yakın bölgelere geliyorlar" dedi.
Tunceli bölgesinde son iki yıl içinde kaçak avcılar tarafından 2 vaşak avlanmış ve ölü olarak bulunmuştu. Ayrıca 1 vaşak çığ altında, 1 vaşak ta Pülümür Vadisi’nde yolda geçen arabanın altında kalarak telef olmuştu. Son iki yıl içinde çeşitli nedenlerle 4 vaşağın ölü olarak bulunmasının ardında Tunceli’de vaşakların avlanmaması için sivil toplum örgütleri ve çevre koruma ekipleri de eşitil çalışmalar yapmıştı.

5 Şubat 2012 Pazar

BİZ 3 KİŞİYDİK, TOMMIE, JOHN VE PETER...

BİZ 3 KİŞİYDİK, TOMMIE, JOHN VE PETER...
Gençlik... ve serdeki hafif anarşistlik... 1968 olimpiyatlarında 200 metrede altın ve bronz madalya kazanan Amerikalı iki siyah atletin, Tommie Smith ve John Carlos'un siyah deri eldivenli yumrukları havada, başları önde posteri yıllarca hayal dünyamızı ve asıl oda duvarlarımızı süslemişti. İtiraf ediyorum ki, Aynur Çağlı'nın o muhteşem haberini okuyana kadar aynı karede önde duran, gümüş madalyalı Avustralyalı beyaz atlete hiç dikkat etmemişim. Adı Peter Norman imiş... İşte bu atlet geçen hafta öldü. Haberin ve konunun tekrar gündeme gelmesinin sebebi budur. Gelelim hikayeye... Mexico City'de 200 metre finali koşulmuş. Amerikalı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralyalı (beyaz) Peter Norman kazanmış. Madalya töreni için bekledikleri sırada, Carlos, Peter Norman'ın yanına gelerek sormuş: - İnsan haklarına inanıyor musun? - Evet, inanıyorum. Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarındaki eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış: - Ben eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin! İlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam: Amerika'daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler... Ama nasıl? Fikir Norman'dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar. Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne 'İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi'nin kokartını iğneliyor. Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor ve eylem koyuluyor. Ve tabii (hatırlıyorum) dünya birbirine giriyor. Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını birinci sayfadan veriyor... Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahın spor kariyerini o saniye bitiriyor. Eylem amacına ulaşmış, Amerika'daki zenci azınlığın durumu dünya gündemine girmiştir. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmişler ama dünya tarihine geçmişlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmiş siyahın ilahı haline gelmişlerdir. Peki ya Avustralyalı beyaz Peter Norman? Meslektaşım Aynur'un anlattığına göre, Norman'ın da hayatı kararmış. Tommie Smith diyor ki: "Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiği sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya'ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadığı gibi, herkes tarafından yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dışlandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliliği sona erdi." Avustralya Devleti Norman'ı ölene kadar affetmemiş ama... Norman intikamını mezara götürmüş: 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 metre Avusturalya rekoru hâlâ, 38 yıl sonra kırılamamış. Ölene kadar süren 'eylem kardeşliği' İki amerikalı ve bir Avustralyalı 'lanetli' atletin o gün başlayan 'eylem kardeşliği' ve dostlukları ömür boyu sürmüş. Aradan geçen 38 yıl boyunca, yazışmışlar, buluşmuşlar, görüşmüşler. Ta, geçen hafta, Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaşında ölene kadar. Ve şimdi, yumrukları havada olan o gençlerin yanına iliştirilmiş fotoya iyi bakın: Melbourne'de yapılan cenaze töreni. 'Onurlu beyaz atlet' Peter Norman'ın tabutu, Tommie Smith (solda) ve John Carlos'un omuzlarında! Üç 'eylem kardeşi' son kez omuz omuza...

1 Şubat 2012 Çarşamba

JAPONLAR

Japonlar yine pes dedirtti
Japonya'da karayolları müdürlüğü, otoyolun önünde bulunan 16 katlı binanın 4'üncü ve 8'inci katlarını kiralayıp, içinden yol geçirdi. Mühendislik alanında birçok yeniliğe öncülük eden Japonya, yol yapımı konusunda da örnek çalışmalara imza atıyor.
Ülkenin Osaka kentinde yüksek katlı binaların çokluğu, yol yapım mühendislerini ilginç bir yola itti. Mühendisler, bir otoban yolunu 16 katlı Gate Tower binasının ortasından geçirdi.
Binanın 4 ile 8'inci katları arasını para karşılığı kiralayan karayolları, bu bölümlere aynı güzergâha çıkan 3 farklı yol inşa etti. Yolların, özel kaplamaları sayesinde binaya hiçbir teması olmuyor.
Bu nedenle 4 ve 8'inci katları arasında asansör bile çalışmayan bina, araçların geçişi sırasında en ufak bir ses veya titreme bile yaşamıyor.
Altlarından otobanın geçmesine bir hayli alışan bina sakinleri, Gate Tower'ın ismini "Arıkovanı" olarak değiştirdi. Buna gerekçe binanın yoğun bir trafiğe ev sahipliği yapması gösteriliyor.
No Pasaran !