BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

28 Mayıs 2011 Cumartesi

BOYNER CEVABI VERDİ

Arınç, “Sayın Boyner’in de çocukları var. Boyner ya da öyle düşünenler iktidara gelirse, porno sitelerini serbest bırakabilirler” diye konuşunca, Boyner de, bireysel özgürlükleri pornoyla bağdaştırmasının Arınç’ın ‘sağlıksız düşünce yapısını’ ortaya çıkardığını söyledi. Boyner, “Beni ve çocuklarımı gündeme getirerek elde etmek istediği siyasi rantı ayıplıyorum” dedi.
Arınç: Boyner ya da öyle düşünenler iktidara gelirse porno sitelerini serbest bırakabilir
SEÇİM Bölgesi Bursa’da gezilerini sürdüren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’i pornoyu savunmakla suçladı. Ümit Boyner’in internet yasaklarıyla ilgili endişesinden yola çıkan Arınç, “Sayın Boyner’in de çocukları var, Boyner ya da öyle düşünenler iktidara gelirse, porno sitelerini serbest bırakabilirler” dedi.
Ekonomiyi eleştiremiyorlar diye
İnternet yasaklarıyla ilgili bir soru üzerine TÜSİAD’ın daha çok ekonomik konularda söz söylemesinin doğru olacağını ifade eden Arınç, şöyle konuştu: “Türkiye büyüyor, TÜSİAD da biliyor ki sanayici ve işadamları hallerinden memnun. Bu konuda hükümeti eleştiremezler. Eleştirirlerse, ‘siz yanlış düşünüyorsunuz. Şöyle çıkıp Türkiye’ye bakın en azından üyelerinize sorun hallerinden memnun mu’ diye onlara soracak insanlar bulunur. Şimdi bunları yapamayınca başka alanlarda hükümeti eleştirmeye çalışıyorlar. Ekonomik gelişmeler bir tarafa ona diyecekleri yok, ama ‘internette sansürcülük gelişiyor’ diyorlar, böyle bir şey yok.”
Boyner’in de çocukları var
“Boyner’in de çocukları var” diyen Arınç, sözlerine şöyle devam etti: “Elbette internet çok faydalı bir araç. Ama Sayın Boyner de bilsin ki, dünyanın her yerinde porno sitelere, şiddet yayan sitelere, ‘anneni nasıl öldürebilirsin’, ‘hayvanlarla, çocuklarla ilişki’ her türlü çirkinliği yayınlayan sitelere karşı filtre vardır. Olmalıdır. Türkiye’de her şey sınırsız değildir. Sayın Boyner’in bir çocuk annesi olarak memnun olması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de her şey sınırsız ve sorumsuz değildir. Özgürlüklerin de bir sınırı vardır. Anayasa’nın 2’inci maddesini Boyner’e hatırlatırım. Ailenin korunması devlete verilen anayasal görevdir. Gençlerin korunması, hükümetlere, devlete verilen görevdir.”
Boyner gibiler iktidara gelirse
Hükümetin görevinin, anayasada emredilenleri yapmak olduğunu vurgulayan Arınç, şunları söyledi: “İnternet bu kadar sınırsız ve sorumsuz bir alanda hizmet görüyorken, sadece ruhsal dünyamızı koruyabilmek, kötü alışkanlıkların, insanları meşgul edebilecek zararlı alışkanlıkların önüne geçebilmek için bir filtre uygulamasının veya önlem alınmasının topluma zararı değil faydası var. Sayın Boyner ve düşüncesindekiler iktidara gelirse her şeyi, porno sitelerini de şiddet yayanları da öldürme tarifleri yapanları da serbest bırakabilirler.”
TÜSİAD geçmişten bu yana güvenilmeyen bir kurum olmuştur
BÜLENT Arınç’ın eleştirileri TÜSİAD’a da uzandı. “Bu kuruluşlarla geçmişten bu yana iyi ilişkiler içinde olduk” diyen, Arınç şunları söyledi: Sayın Boyner, göreve başladıktan sonra bizi ziyaret etmişti. TÜSİAD’ın bizde güven zafiyeti meydana getiren tutumu var. Demokratikleşme adına, özgürlükler bazı anayasal değişiklikler, yeni anayasa konusunda sözler söylüyorlar, raporlar tanzim ediyorlar, açıklıyorlar sonra bakıyorsunuz tepkiler karşısında ‘yapmadım, görmedim, duymadım’ havasına giriyorlar. Bu raporlara ve görüşlere sahip çıkmıyorlar. TÜSİAD en son yeni anayasa konusunda bilim adamlarına yaptırdığı çalışmayı büyük heyecanla açıkladı. Sonra tepkiler üzerine ‘Bizim görüşümüz değil profesörler yazmış” diye inkar yoluna saptılar. TÜSİAD, hiç değişmemiş. Düşüncelerine sahip çıkmayan, görüşlerini savunmayan daha ileri demokrasi sözüne güvenilemeyen bir kuruluş haline geldi.
Boyner: Bireysel özgürlüğü porno ile bağdaştırmak sağlıksız düşünce yapısını ortaya çıkardı
DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner’e ve TÜSİAD’a yönelik açıklamalarına anında yanıt geldi. Arınç’ın sözlerini değerlendiren Ümit Boyner, bireysel özgürlükler ve özel hayatın sınırlanmadırılmasına ilişkin eleştirileri, doğrudan cinsel istismar, porno ve şiddet ile bağdaştırmasının Arınç’ın sağlıksız düşünce yapısını ortaya çıkardığını söyledi. Tartışmanın ‘seviyesiz’ bir düzeye indiğini belirten Boyner, Arınç’ı kendisini ve çocuklarını gündeme getirirek siyasi rant elde etmekle suçladı ve ayıpladığını söyledi. Yazılı bir açıklama yapan Boyner, Arınç’a şu yanıtı verdi:
Tutumu korkutucu

(ÖRGÜTLÜLÜĞÜN GÜCÜ)

Türkiye’nin daha özgür bireylerden oluşan bir demokrasi olması için herkesin çaba sarf ettiği dönemde, Sayın Arınç’ın tutumu korkutucudur. Kaygılarımızı artıran diğer husus, Sayın Arınç’ın üslubundaki sorumsuzluktur.
Sayın Arınç’ın bireysel özgürlükler ve özel hayatın sınırlandırılması konusundaki eleştiriler söz konusu olduğunda, bu konuyu doğrudan cinsel istismar, porno ve şiddet ile bağdaştırması sağlıksız düşünce yapısını ortaya çıkarmaktadır.
Nedeni belirsiz hezeyan
Seçim öncesi dönemde ahlaki değerler üzerinden bir sivil toplum kuruluşu başkanına, nedenini bilemediğimiz bir hezeyanla, bu kadar ağır hakaret yöneltmek, konuyu seviyesiz bir siyasi istismar konusu haline getirmekten başka bir şey değildir. TÜSİAD, internet kullanımı konusunda evrensel ölçütler üzerinden bir denetlemeyi ve bu alandaki regülasyonun yeniden gözden geçirilmesini elbette savunmaktadır. Buna karşılık bu alanda gündeme gelen yasaklama girişimleri bireysel özgürlükler konusunda yoğunlaşan kaygıları yeniden ortaya çıkarmış ve birçok kesimden tepki almıştır.
Siyasi rant istiyor Sayın Arınç’ın beni ve çocuklarımı gündeme getirerek elde etmek istediği siyasi rantı ayıplıyorum. Kendisinin özgürlük, demokrasi ve sivil toplum konusunda daha ileri bir anlayışa

27 Mayıs 2011 Cuma

TEMEL NEREDE?

Başbakan Erdoğan, açılışına gittiği pekçok üniversitede protesto edildi. Bu protestolarda polisin sert tavrı eleştirildi. Son olarak ise Erdoğan'ı protesto eden 18 İTÜ öğrencisi 15'er ay hapis cezasına çarptırıldı. İşte günlerdir kamuoyunda konuşulan bu olaylardan sonra üniversite öğrencileri arasında bir fıkra kulaktan kulağa yayılıyor.

İşte o fıkra:
"Başbakan, Karadeniz gezisinde bir üniversiteyi ziyaret etmiş. Sınıfın birinde öğrencilerle tanışmış. O karizmatik duruşuyla beden dilini de kullanarak bir konuşma yapmış. Etkili konuştuğunu düşünerek "Sorusu olan var mı?" demiş. TEMEL; "Ben size 3 soru soracağım." demiş; "1-Bu kadar yıpranmış olmanız gerekirken oylarınız nasıl oldu da arttı?

2-Özelleştirme adı altında bütün önemli kurumları yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı?
3-Bu paralar nerede?"

Tam bu sırada zil çalmış. Başbakan, "2.derste devam ederiz" deyip çıkmış. Derse yeniden girince "nerede kalmıştık" diye sormuş. Bu sefer DURSUN ayağa kalkmış; "Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız" deyince, Başbakan "iyi tekrar sorun bakalım" demiş. DURSUN, "Size 5 sorum olacak" :

"1-İktidarda yıpranmış olmanıza rağmen oylarınızı nasıl artırdınız?
2-Bütün önemli kurumlarımızı sattınız? ne kadar para kazanıldı?
3-Bu paralar nerde?
4-Tenefüs zili neden yarım saat erken çaldı?
5-TEMEL nerede?"

22 Mayıs 2011 Pazar

CAN BABA'DAN

Ölüm bu ara çok oldun sen
Ortalığı kırıp geçirdin
Dostlara taktın, gençlere taktın... kancayı...
Kendim için söylemiyorum,yanlış anlama, bak!
Nasıl olsa benim miyadım doldu,
Ama sen de bokunu çıkarma işin!
Bir süre ara ver bu işgüzarlığa!
Tek dur biraz!
Ne dersin tam maaşla emekliliğe?
İşsizlik sigortası da veririm istersen...
Can Yücel - BİR FORMÜL

!!!!!....

bu coğrafya için
canlarıyla çalışanlar
bilmeliler ki;
elbette cezalarını çekecekler!!!!!
bu coğrafyada
hiç bir iyilik
cezasız kalmamıştır.......

BENDEN

hayat
elveda diyebilmekse
zamanı geldiğinde
omuzlar dimdik
asla baş eğmeden
gitmeyi bilmektir
gitmek
romanın sonu gibi
elveda demeden

17 Mayıs 2011 Salı

BUKOWSKI

Kafam Kıyak
en bağlayıcı emek
kutsanmış bir bayrak altında
iki yakanı bir araya getirmeye
çalışmaktır.
başkalarıyla
niyet benzerliği
aptalı
kaşiften ayırır.
bunu herhangi bir
bilardo salonunda,
hipodromda,
barda, üniversitede
ya da kodeste öğrenebilirsin.
insanlar yağmurdan kaçar
ama su dolu küvetlerde
otururlar.
milyonlarca insanın
hidrojen bombasından korkması
epey kasvetli
ancak
zaten yaşamıyorlar ki.
yine de para kazanmaya
kadın kapmaya
mantıklı davranmaya çalışmayı
bırakmıyorlar.
ve sonunda
Büyük Barmen
olanca beyazlığı ve saflığı
gücü kuvveti ve gizemiyle öne eğilip
yeterince içtin, der,
tam da keyif almaya başladığında.
Charles Bukowski

GOETHE

Goethe ''Kaphtishes Lied ''
Tüm Zamanların en bilgeleri
Gülümseyin ve başınızı sallayın
ve kabul edin
Aptallıktır aptalların gelişmesini beklemek
Zekanın çocukları aptalların aptallarınıda yaratın
yakışır.....

11 Mayıs 2011 Çarşamba

EŞEK NE YAPSIN

Seçime Doğru :))
Dağda özgürce yaşayan bir inek, bir beygir, bir eşek, dağılıp insanların arasına... karışarak ne yaptıklarını öğrenmeye ve beş yıl sonra buluşmaya karar verdiler. Her biri başka yöne yola çıktılar.
Beş yıl sonra buluşma yerine önce inek ile beygir geldi.
Ikisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüşlerdi.
Beygir sordu: “Nedir bu halin inek?..”
Inek iç çekerek anlattı:
“Bu insanlar merhametsiz. Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı. Bir inek daha varmış, onu yanıma koyup çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım be kardeş…”
Sonra beygir anlattı:
“Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler. O indi öbürü bindi, o indi öbürü bindi… Binmedikleri zamanlar zincire vurdular… Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğimde arkama kocaman bir araba bağladılar, bu sefer birçoğunu birden taşımaya başladım. Ben onları taşıdıkça kırbaçladılar. Canımı zor kurtardım yav inek kardeş…”
*
Ve uzaktan eşek gözüktü.
Eşek; ıslık çala çala, taşlara tekme ata ata geldi. Mutluydu.
Şişmanlamıştı, tüyleri parlıyordu, gözlerinin içi gülüyordu, üzerinde lacivert takımlar vardı.
Inek ile beygir, “Nedir bu halin, neler oldu” diye merakla sordular, eşek anlattı:
“Bir memlekete vardım, birisi bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım. Benim bağırmamı bilirsiniz, duyan benim yanıma koştu, duyan koştu. Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım…”
“Sonra?..”
“Sonra beni başkan seçtiler…”
“Yani sen başkan mı oldun?..”
“Evet… Bir şey yapmama gerek kalmıyordu, ben bağırdıkça onlar ‘Memleket seninle gurur duyuyor’ diye alkışladılar. Yiyecek birçok şey vardı. Ben ise yedim ve bağırdım, yedim ve bağırdım…”
“Pekiii… Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?…”
Eşek yanıtladı: “Valla yarısı anladı ama diğer yarısına anlatamadılar…”

ESCHERCİLİK

DÖNÜŞ

6 Mayıs 2011 Cuma

'Deniz'lerin avukatı yaşamını yitirdi

'Deniz'lerin avukatı yaşamını yitirdi
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı kurtarmak için müthiş mücadele veren, bu yüzden "Deniz'lerin Avukatı" adını alan ünlü hukukçu Halit Çelenk bugün hayatını kaybetti. "Denizlerin Avukatı", Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edildikleri gün olan 6 Mayıs'ta toprağa verilecek. Ankara- Alınan bilgiye göre, astım ve kanser tedavisi gören 89 yaşındaki Çelenk, bugün evinde yaşamını yitirdi. Çelenk'in cenazesi yarın Kocatepe Camisinde kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. Halit Çelenk, 1922 yılında Antakya'da doğdu. 1944'te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiren Çelenk, Türkiye İşçi Partisi Ankara il yönetiminde sekreter ve genel yönetim kurulunda üye olarak görev yaptı. Çelenk, 1960'lı yıllarda İlerici Avukatlar Derneği ve yine Devrimci Avukatlar Derneği'nin kurucu ve yöneticileri arasında yer aldı. 1965 yılında Fakir Baykurt'un başkanlığında kurulan Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın (TÖS) daha sonra kurulan Tüm Eğitim ve Öğretim Emekçileri Birleşme ve Dayanışma Derneği'nin (Töb-Der) hukuk danışmanlığını yapan Çelenk, 1968 yılında Türk Hukuk Kurumu'nun ikinci başkanlığı, 1975 yılında Çağdaş Hukukçular Derneği başkanlığı görevini yaptı. İnsan Hakları Derneği ve İnsan Hakları Vakfı'nın kurucuları arasında yer alan Çelenk, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde, Dev-Genç, THKO, TİP, TKP, TSİP, Dev-Yol, DİSK, Barış, Türkiye Yazarlar Sendikası, Halkevleri Köy-Koop gibi davalarda avukatlık yaptı. Barış davasında ve Aziz Nesin'in öncülüğünü yaptığı Dilekçe davasında sanık olarak yargılan ve beraat eden Çelenk, Nazım Hikmet'in kız kardeşi Samiye Yaltırım tarafından kurulan Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın yönetim kurulunda görev aldı, Nazım Hikmet'e yapılan hakaret davalarında müdahil olarak Samiye Yaltırım'ın avukatlığını üstlendi. Çelenk, başta Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan olmak üzere Taylan Özgür, Mahir Çayan, Gün Zileli, Melih Pekdemir, Kemal Türkler, Aziz Nesin, Mahmut Dikerdem, İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Dr. Erdal Atabek, Vedat Türkali, Mihri Belli, Uğur Mumcu, Remzi İmame, Mümtaz Soysal, Bahri Savcı, Adalet Ağaoğlu, Işık Kansu, Muzaffer İlhan Erdost, Süleyman Ege, Melike Demirağ, Sadun Aren, Abdullah Baştürk, Vahat Erdoğdu, Seyhan Erdoğdu, Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Asım Bezirci, Arif Damar, Öner Yağcı, M. Emin Değer'in de aralarında bulunduğu önemli isimlerin avukatlığını üstlendi. Halit Çelenk'in ''İdam Gecesi Anıları'', ''THKO Davası, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Arkadaşlarının Sorgu ve Savunmaları'', ''Devlet Güvenlik Mahkemeleri Niçin Kaldırılmalı?'', ''Hukuksuz Demokrasi'', ''Umut Hangi Dağın Ardında?'', ''Barış Savaşçıları'', ''Beş Kapı-Beş Kilit'' adlı pek çok basılmış eseri bulunuyordu. Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecek Ankara'daki evinde bugün öğle saatlerinde hayatını kaybeden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın avukatı Halit Çelenk için yarın, Deniz Gezmiş'in mezarının bulunduğu Karşıyaka Mezarlığı 2 Nolu kapıda tören yapılacak. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamlarının yıldönümü nedeniyle yarın Karşıyaka Mezarlığı'nda düzenlenecek olan törende, Çelenk için de bir tören düzenlenecek. Karşıyaka Mezarlığı 2 Nolu kapıda yapılacak törenin ardından Çelenk için Karşıyaka Mezarlığı Caminde cenaze namazı kılınacak. Çelenk daha sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

ÜÇ KARANFİL

Nerde kendini bilmez çocuklar
Bir sabah öylece çekip gittiler
Çınladı alkışlar kör sokaklarda
Yankısı kime kaldı
Deniz koydum adını
Kederi bende kaldı
Uzak köyler kurdum birbirine
Denizine aldandım
Acının surlarında ateşler yaktık
Vuruldu şehirler soluksuz kaldık
Kendine çekildi bütün zamanlar
Gölgeler orda kaldı
Çılgın zamanlarda yaşamak bize düştü
Ölümün acımasızlığı her zamankinden beter
Gidenler
Gelenler
Düşenler
Ah! Zamanın sonsuzluğunu anlamayanlar...
Düştük yola
Güzel şeyler bulmak umuduyla
Işıklarıyla büyük şehirler,
Yol oldu bize
İz sürdük yalnızlığa...

UNUTMADIK

UNUTULMAYAN KİMDİR BİR KEZ HATIRLANAN

1 Mayıs 2011 Pazar

1 MAYIS

1 Mayıs İşçi Bayramı, işçi ve emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü. Dünya üzerindeki pek çok ülkede, resmî tatil olarak kabul edilmektedir. Türkiye'de ilk kez 1923'te resmî olarak kutlanmıştır. 2008 Nisan'ında, "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlanması kabul edilmiştir. 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM'de kabul edilen yasa ile 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmiştir.
Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,
Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.
1 mayıs, 1 mayıs işçinin, emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda,ilerleyen halkların bayramı.
Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından,
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.
1 mayıs, 1 mayıs işçinin,emekçinin bayramı,
Devrimin şanlı yolunda,ilerleyen halkların bayramı.
Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,
Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.
Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.
Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,
Devrimin şanlı yolunda,kül gibi savrulur gider.
No Pasaran !