BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

30 Ağustos 2013 Cuma

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Haydi  birlikte hayal kuralım   


Diyelim ki ;  ANITKABİR’ de tüm ulus,cumhurbaşkanı,başbakanı, tüm bakan ve milletvekilleri,parti başkanları ve mülki idare amirleri ile birlikte Atamıza saygılarını sunmuş olsa…
Diyelim ki ; 30 Ağustos Zafer Bayramı günlerden
Diyelim ki ; Ankara’da  ATATÜRK  Stadındayız.
Diyelim ki ; herkes statta,çok büyük katılımlı bir toplantı var: cumhurbaşkanı,başba- kan,bakanlar,millet vekilleri,tüm partilerin başkan ve yönetimleri,emniyet müdürleri, vali,belediye başkanları ve büyükşehir belediye başkanı ve hatta tüm illerin mülki idare amirleri,komutanlar,valiler,kaymakamlar ve elbette HALK….

Diyelim ki ; bu toplantıyı yerli yabancı tüm yazılı ve görsel medya takip ediyor, gazeteciler harıl harıl not tutuyor ve tv ler canlı yayında….
Öncelikle TÜRKİYE CUMHURİYETİ Başbakanına sorsak:

 - “ Sayın Başbakan, bağımsızlık ne demek ? ATATÜRKÇÜLÜK  ne demek ?   ATATÜRK devrimleri neden yaptı ? Hilafet neden kaldırıldı ?

Gazeteciler harıl harıl not tutsalar, tv ler bir Başbakanı bir soruyu soranı gösterse… flaşlar patlayıp sönse…

Başbakan anlatsa : 
“ Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir bütündür, kimsenin bunun aksini ispatlamaya gücü yetemeyecektir, Atamızın ilke ve devrimlerine sonuna kadar bağlıyız “ dese…
Bir emekli paşa çıkıp TÜRKİYE’ de ki  a.b.d üslerini anlatsa,bir bakan çıkıp ikili anlaşmaları açıklasa,bir maden mühendisi yanında konuyla ilgili bakan ve müsteşarlarla birlikte yurdumuzda ki petrol ve maden sömürüsünden bahsetse,bir iktisatçı yanında konuyla ilgili bakan ve müsteşarlarla birlikte yabancı sermayeden bahsetse,bir işçi ve topraksız köylü çıkıp nasıl sömürüldüklerini anlatsalar..
Bir Gezi parkı direneni genç kalksa ayağa, başbakana, bakanlara,emniyet müdürlerine valiye sorsa
 – “ ölülerimiz neden faili meçhul oldular yıllardır dese, katilleri neden bulunamadı dese.yabancı sermayeye neden yurdumuzu peşkeş çekiyorsunuz dese. Oldu bittiye getirip çıkardığınız petrol yasası ve diğer yasa ve hükümlerle neden parsel parsel yurdumuzu satıyor ve tüm işletmeleri neden yabancılara devrediyorsunuz dese.biz toprağa ayağımızı basmak istiyoruz,ağaçlara sarılmak istiyoruz biz doğayı yaşatmak istiyoruz dese ve sorsa siz neden betona-çeliğe ve yabancı sermayeye aşıksınız” diye….

Gazeteciler harıl harıl not tutsalar, tv ler bir Başbakanı bir soruyu soranı gösterse… flaşlar patlayıp sönse…

Savcılar, emniyet müdürleri ve vali bir bir kalkıp sorulara cevap verse…Soru soran direnişçi gence  kelepçe takmadan,dövmeden,gözaltında kaybetmeden,öldürmeden, halka biber gazı sıkmadan,plastik veya gerçek mermi kullanmadan, tomalarla ıslatmadan…Emniyet müdürleri siyasetçileri gösterip “ biz emir kuluyuz “ deseler, polis şefleri gençlerin arasına saldıkları ajanları tek tek açıklasalar,polisle birlikte gezen eli sopalı-döner bıçaklı-palalı şehir eşkıyalarını savcılara teslim etseler ve savcılar adli olarak gerekeni yapıp tutuklasalar bütün bu şehir eşkıyalarını …

 Gazeteciler harıl harıl not tutsalar, tv ler bir Başbakanı bir soruyu soranı gösterse… flaşlar patlayıp sönse….

Yabancı sermaye sorunu enine boyuna tartışılsa, krediler bir bir açıklansa, gemicikler, şirketler, gökdelenler… kimler ile hangi anlaşmalar kimlere neler kazandırdı anlatılsa… gizli anlaşmaların ve pazarlıkların detayları belgeleri halka gösterilse…siyasi iktidarın kapı eşiğinden ayrılmayan bürokratlar ve banka üst yöneticileri alınan ve verilenleri ve faiz oranlarını ve geri öde(me)me şekillerini açıklasalar…madenlerimizin işletmelerinin yabancı şirketlere neden ve nasıl verildiklerini anlatsa ilgili bakanlar ve müsteşarları…
Gazeteciler harıl harıl not tutsalar, tv ler kameralarını bir Başbakanı bir valiye bir emniyet müdürlerine bir bakanlara  bir soruyu sorana çevirse… flaşlar patlayıp sönse….

“Atamızın ilke ve devrimlerine sonuna kadar bağlıyız “ dense her bir ağızdan tek yürek…

Gezi parkı, ATATÜRK  Orman Çiftliği ve tüm parkların yaşandıkça yeşil kalacağına söz verseler halkın noterliğinde tüm yönetenler…kuş sesleri tüm yurdumuza yayılsa…

Ve

Silivri de yatan komutanlarımız bulunsa bayramda...

Ve



Şaha kalkmış atının üzerinde GAZİ  MUSTAFA KEMAL  ATATÜRK çıkıp gelse….


Askerinle bin yaşa MUSTAFA KEMAL PAŞA    
                                    Salla bayrağı düşman üstüne                                                Kaçsın hain vahdettin kaçsın satılık damat Ferit                                   Salla bayrağı düşman üstüne



                                                                           30/08//2013 

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Demokratik ülkelerde sandıktan çıkanların yetkisi, Anayasa mahkemesinin kapısında sona erer.

......

hürriyet,iktidarların yaptıklarına muhalefet etme cesaretidir (perikles) 

19 Ağustos 2013 Pazartesi

...

seçimler demokratiktir deniliyorsa;
seçimler sırasında,
suistimaller olmamalı,seçim içi yolsuzluklar olmamalı ve oylar satın alınmamalıdır.
halka düzenli aralıklarla kendi ezilmesini onaylamak fırsatını vermek anlamında olan kendi seçmediklerini seçmek şeklinde ki seçimler demokratik olamaz.
seçimleri demokratik yapmayan güçlerin amacı;
ülkelerini artı-değer,vatanlarını maddi çıkar olarak kullanmaktır. 

15 Ağustos 2013 Perşembe

....

bir meclis düşünün ki;
çoğunluğu önceki çağlardan kalma düşünce yapısında ve tutucudurlar.
bu çoğunluğun amacı emekçi halkın bilinçlenmesini önlemek,kendilerinden yana olanların egemenliğini "mali oligarşi,feodalite ve tutucu bürokrasi" yardımıyla devam ettirerek,açıkça kendi faşist hükümranlıklarını kurmaktır.
sürüngen gibi beslenmeyi,yılan gibi kıvrıla kıvrıla yükselmeyi hüner sayan insanlar bu çoğunluğun hizmetkarlarıdır.
oysa;
uygarca paylaşılan toplum bilinci, özgürlüğün de,demokrasinin de tek güvencesidir.

işçilere ve topraksız köylülere;
çalınan alın teriniz ve sömürülen emeğinizdir...
bu düzenin yükünü çeken sizlersiniz...

sizi sömürenler se bu durumda yüklerini tutmakta  olanlardır.
ama sakın ha!
sınıfınızın tahakkümünü kurmayın onların üzerlerin de...naziktir onlar,üzülürler ve hatta kırılıp küserler sonra...

köpek var taş yok
taş var köpek yok
taş var köpek var
taş atacak yürek yok

taşı atabilecek yüreğe sahipken  ve demokrasi için o taşı atmayarak yumuşak karnını kazıp toprağın yaşamaya devam edenlere saygılar...

6 Ağustos 2013 Salı

KURT İLE KUZU

bir kurt ile bir kuzu, susayınca aynı dere kenarına gelmişler.kurt derenin üst tarafında,kuzuda alt tarafında durmuş.kuzuyu gören hain kurt, kavgaya tutuşmak için bahane ararmış…
“- neden benim içtiğim suyu bulanıklaştırıyorsun” diye sormuş kuzuya,
 kuzu korkudan titreyerek cevap vermiş                                                    
     “- özür dilerim ama ben böyle bir şeyi nasıl yapabilirim ki ? ben önce senin önünden geçen suyu içiyorum” demiş.
 Kurt bu sözlerin doğruluğuna bozulup                                                   
    “- altı ay önce benim hakkımda kötü konuştun sen demiş. “              
   Kuzu şöyle cevap vermiş.                                                                         
“ – ama o zaman daha doğmamıştım bile” demiş.
        Kurt çok kızmış                                                                                                
   “ – baban kötü konuştu” deyip kuzuyu yemiş.

                                                                          (phaedrus)


Kıssadan hisse
Kurdun ele aldığı sebeplerin sahteliği ortadadır ama…
Baskı yapan önce kendini haklı çıkarmaya çalışır.
 ….
Kurt kuzuyu yemek için bir casus arıyor,yani kuzuyu ya da onu duyanları, hatta belki de kendini,kuzu kötülük yaptığı için onu yemek istediğine inandırmaya çalışıyor.


Not  :

Diktatörler, kararlarına halkın desteğini sağlamak için,genellikle ulusun bütünlüğüne karşı komplo kurmakta olan bir gruptan,gizli bir toplumdan söz ederler,dışarıdan veya iç gruplardan gelen bir tehditten bahsederek halktan onay almaya çalışırlar.

Oysa  

Perikles yüzyıllar öncesinde (peleponnesos savaşı öncesinde ki konuşmasında)  şöyle demokrasi dersi vermiştir.
“ devlet yönetiminde her birey, ait olduğu sosyal sınıfa göre değil, konusunda gösterdiği başarıya göre tercih edilir.”

3 Ağustos 2013 Cumartesi

...

bir badem ağacı ve yanında sen
 ne zaman çiçek açtınız ne zaman 
pencerede durmuşum 
size bakıp gözyaşı döküyorum
 kaldıramaz bunca sevinci gözlerim benim 
bütün sarnıçları ver tanrım ,
gökyüzündeki 
ağzına kadar doldurayım 

NERUDA




Buğdayın Türküsü


Halkım ben, parmakla sayılmayan 
Sesimde pırıl pırıl bir güç var 
Karanlıkta boy atmaya 
Sessizliği aşmaya yarayan 

Ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa 
Tohuma dururlar yeniden 
Ve halk, toprağa gömülü 
Tohuma durur bir yerde 
Buğday nasıl filizini sürer de 
Çıkarsa toprağın üstüne 
Güzelim kırmızı elleriyle 
Sessizliği burgu gibi deler de 

Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde. 

 
Pablo Neruda

"BİZ HALKIZ YENİDEN DOĞARIZ ÖLÜMLERDE"

SİLAHI, YÜREĞİ VE SOSYALİST İNANCIYLA
ALLENDE DİRENİYORDU
BELKİ DUDAKLARINDA 
YURDUNUN EN SOYLU OZANINDAN KALMA BİRKAÇ SATIRLA
VE BELKİ DE
BU SATIRLARA BİR SİLAH GİBİ GÜVENEREK
"BİZ HALKIZ YENİDEN DOĞARIZ ÖLÜMLERDE"

PINOCHET VE ÇETESİ
SALDIRIYORDU KALESİNE ÖZGÜRLÜĞÜN
ALACAKLARMIŞ GİBİ
SATILMIŞLIĞIN RÜTBELERİNİ
TANKLARIYLA AMERİKANIN
TÜFEKLERİ VE MERMİLERİYLE
SALDIRIYORLARDI ALLENDE'YE

ÜÇ PARÇA KEMİK İÇİN
CIA EMRİNDEKİ KÖPEKLERDİ ONLAR
MADENLERİNİ SATMAK İÇİN
İŞBİRLİKÇİ BURJUVAYDI ONLAR
SOSYALİZMİ EZMEK İÇİN
FEODAL ARTIKLARIYDI ONLAR
ALLENDE'Yİ ÖLDÜRMEK İÇİN
HALK DÜŞMANLARIYDI ONLAR

BİNLERCE YURTSEVERLE BİRLİKTE 
ÖLDÜRÜLDÜ
ALLENDE

DUDAKLARDA BİRKAÇ SATIRLA
"BİZ HALKIZ YENİDEN DOĞARIZ ÖLÜMLERDE"




.....

  
ŞİLİ ORDUSUNUN FAŞİST SUBAYLARI İŞÇİLERİN (ÇAMURLU AYAKKABILARIYLA) GİZLENDİKLERİ KİLİSEYİ SARMIŞLAR,TESLİM OLMALARI İÇİN İŞÇİLERE SESLENİRLER;
- TESLİM OLUN...BAĞIMSIZ MAHKEMELER ÖNÜNDE  YARGILANACAKSINIZ...
İŞÇİLERİN LİDERLERİ CEVAP VERİR; 
- EĞER ÜLKEDE BİR TEK NAMUSLU YARGIÇ KALDIYSA... SÖYLER MİSİNİZ NEDEN SİZLERİ ASMIYOR?......

ŞİLİ'DE AV İSİMLİ OYUNDAN...
No Pasaran !