BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

29 Haziran 2011 Çarşamba

Yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın seni sevmesi şart mı?

HAYYAM'DAN

Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam?
Ben haramı helali karıştırmam:
Seninle içilen şarap helaldir,
Sensiz içtiğimiz su bile haram.

28 Haziran 2011 Salı

YALNIZ OLMAK ;
YANLIŞ YERDE YANLIŞ İNSANLA OLMAKTAN İYİDİR

AYDINLIK NE ZAMAN

Aydınlık Ne Zaman?
Bilge sorar : '' Geceyle gündüzü nasıl ayırırsınız?'' Ögrencile...rden biri, '' Uzaktan koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir.'' Başkası, ''İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman sabah başlamıştır.'' Bilgeye kendisinin ne düşündüğünü sormuşlar. O da şunu demiş : ''Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi, çirkin mi, sizyah mı, beyaz mı diye ayırmadan, ona kız kardeşim diyebildiğimde ; ve yine yürürken yoluma çıkan erkeği, yoksul mu, zengin mi diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan kardeşim sayabildiğimde anlarım ki sabah olmuştur, aydınlık başlamıştır.''

25 Haziran 2011 Cumartesi

anne ben geldim, ağdaki balık bardaktaki su kadar umarsızım dizlerin duruyor mu başımı koyacak?

ANNE BEN GELDİM HAYIRSIZIN

anne ben geldim, üstüm başım
uzak yolların tozlarıyla perişan
çoktan paralandı ördüğün kazak
üzerinde yeşil nakışlar olan
anne ben geldim, yoruldum artık
her yolağzında kendime rastlamaktan
hep acılı, sarhoş ve sarsak
şiirler çırpıştıran bi adam
kurumuş kuyunun suyu, incirin
sütü çoktan çekilmiş
bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
ayrık otları, dikenler bürümüş
kapıdaki çıngırak kararmış nemden
atnalı ve sarmısak duruyor ama
oğlum, mektup yaz diyen
sesin hala kulaklarımda
anne ben geldim, ağdaki balık
bardaktaki su kadar umarsızım
dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
anne ben geldim, oğlun, hayırsızıN

20 Haziran 2011 Pazartesi

BABA

Bana bir masal anlat baba
İçinde denizler balıklar
Yağmurla kar olsun
Güneşle ay
...Baba bir masal anlat bana
İçinde bütün oyunlarım
Kurtla kuzu olsun
Şekerle bal
Anlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakıp gitme sakın beni
Bana bir masal anlat baba
İçinde tüm sevdiklerim
İçinde İSTANBUL olsun

17 Haziran 2011 Cuma

FIKRA

4. Murat halkın tepkisi ölçmek için şehir içinde bir köprünün başına bir adam yerleştirir ve adama emir verir bu köprüden gecen her insandan bir akçe al diye. Aradan belli bir zaman geçer 4. Murat merak eder adamı huzuruna çağırır. İtiraz eden var mı diye... yok kimse itiraz etmiyor hünkarın der adam. 4. Murat bir emir daha verir, bir adam da köprünün çıkışına yerleştirin o da bir akçe toplasın diye. Aradan belli bir zaman geçer yine ses seda yok. Meraklanır padişah, adamları çağırır itiraz eden var mı diye. Sonuç yine aynı kimse itiraz etmiyor padişahın emri diye herkes uyuyor. 4. Murat bir emir daha verir köpürürün ortasına bir adam daha yerleştirin geleni geceni becersin diye. Belli bir zaman sonra 4. Murat’a şikâyet gelir Padişah oh be der nihayet halk uyandı diye. Çağırın huzuruma zındıkları der. Adamlar huzura çıkar söyleyin pre zındıklar ne istiyorsunuz der sultan. Sözcü konuşur haşmetli padişahım köprünün ortasına yerleştirdiğiniz adam var ya o yetiştiremiyor çok bekliyoruz orada, kuyruk oluşuyor. Mümkünse onun yanına birkaç kişi daha koyabilirimsiniz

BABAMA

VALEYBOL ERKEK VE KADINLAR'DA
BASKETBOL ERKEK VE KADINLAR'DA
FUTBOL ERKEKLER'DE
2010-2011 TÜM ŞAMPİYONLUKLAR BİZİM BABA

16 Haziran 2011 Perşembe

ATİLLA İLHAN "CİNAYET SAATİ"

CİNAYET SAATİ

haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi

demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu

dört bıçak çekip vurdular dört kişi

yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu

deli cafer ismail tayfur ve şaşı

maktulün onbeş yıllık arkadaşı

üçü kamarot öteki aşçıbaşı

dört bıçak çekip vurdular dört kişi

cinayeti kör bir kayıkçı gördü

ben gördüm kulaklarım gördü

vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü

hiç biriniz orada yoktunuz

demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu

on üç damla gözyaşını saydım

allahına kitabına sövüp saydım

şafak nabız gibi atıyordu

sarhoştum kasımpaşa'daydım

hiç biriniz orada yoktunuz

haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi

polis kaatilleri arıyordu

deli cafer ismail tayfur ve şaşı

üzerime yüklediler bu işi

sarhoştum kasımpaşa'daydım

vapuru onlar vurdu ben vurmadım

cinayeti kör bir kayıkçı gördü

ben vursam kendimi vuracaktım

Attila İLHAN

14 Haziran 2011 Salı

GÜNÜN SÖZÜ

‎'' Bir başbakan sahneye çıkıp soytarılık yapsa yarım dakika beceremez foyası ortaya çıkar, ama bir soytarı kimseye hissettirmeden yıllarca başbakan koltuğunda oturabilir. ''

Peter Alexander Baron von Ustinov

7 Haziran 2011 Salı

ÖNEMLİ

BASINIMIZA ÖNEMLE DUYURULUR!
İstanbul bilinen 8500 yıllık tarihi ile dünyanın en önemli kentlerinden biridir. Tarihsel öneme sahip bu kentin özelliklerini ve güzelliklerini açığa çıkarmakta, İstanbul’u ve ülkemizi yönetenlerin en temel görevleri arasında gelmektedir. İstanbul, yeraltı ve yerüstü güzellikleriyle bir bütündür. Bu bütünlüğü korumak için çok akıllı olmaya da gerek yoktur. İstanbul’da var olanları korumak İstanbul’u dünyaya açmanın tek yoludur. Oysa, İstanbul sürekli olarak ifade ettiğimiz gibi uzun süredir İstanbul’dan yönetilmiyor. İstanbul Ankara’dan yönetiliyor, İstanbul dünya finans çevreleri ve gayrimenkul sektörünün sömürücüleri tarafından yönetiliyor. İstanbul, gözü paradan başka hiçbirşey görmeyenlerin sömürüsüne ve yok edilmesine birkez daha açılıyor. Bunun adına da çılgın projeler deniyor. İstanbul bir bütündür. Yoluyla, suyuyla, ormanlarıyla, yeraltında ve yerüstünde bulunan eski eserleriyle bir bütündür. İstanbul iki yeni kent olacak demek; Anadolu yakasında Ömerli ormanları, Beykoz ormanları, Şile ormanları, Avrupa yakasında Belgrad ormanları, Kemerburgaz ormanları, Çatalca ormanları ranta teslim edilecek demektir. Bu bölgelerin yapılaşmaya açılması İstanbul’un 25 milyonu aşkın bir nüfusa sahip olması demektir. Çanakkale boğazına köprü yapılacağını söylemek, ülkemizin en verimli havzası ve su deposu olan Trakya’yı yok etmek demektir. Karayolu tüp geçişin yapılması demek; İstanbul’un iki yakasında ulaşımı ve trafiği kilitlemek demektir. 3.Köprü’nün yapılması demek; tüm orman alanlarının ve su havzalarının, İstanbul’un oksijeninin ve gezinti alanlarının yok edilmesi demektir. Tüm bu projeler İstanbul’un ulaştırmasını içinden çıkılamaz hale getirecek, İstanbul’da hayat duracaktır. Kent bilimine rasyonel bir akla dayanmayan, günü birlik çıkara, İstanbul’un pazarlanmasına ve satışına yönelik bu projeler yerli ve yabancı sömürücülere hoş gelebilir, onların ilgisini çekebilir ama, İstanbul’u daha da yaşanmaz bir hale getirir. İstanbul, İstanbul’dan yönetilmelidir. Yerli ve onların ortağı yabancı sömürücüler İstanbul’dan ellerini çekmelidir. İstanbul yerli ve yabancı gayrimenkul sektörüne ve paradan başka hiçbirşeyi görmeyen çevrelere teslim edilemez. Torunlarımızdan miras aldığımız İstanbul rahat bırakılmalıdır, para uğruna torunlarımızın geleceği karartılmamalıdır. Tarihimize ve kültürümüze bıçak gibi saplanacak Başbakan’ın “iki yeni kent projesine” insanım diyen, torunlarımı ve gelecek kuşakları seviyorum diyen herkesin karşı çıkması gerekir. İstanbul 12 Haziran’da yapılacak olan seçimlere teslim edilemeyecek kadar önemli bir kenttir. Bu bilinçte olan herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum.
Saygılarımızla.
18.04.2011
Cemal GÖKÇE
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı
No Pasaran !