Kapitalist efendiler her şeyi alup satilabilmek isterler.
Fiyati olmayan, pazara göturup satamaduklari şeylerden hazetmezler.
Doğada fiyat etiketi takmaduklari hiçbir şey, hiçbir canli kalmamalidur.
Güzel bir manzara, güzel bir resim, güzel bir yüz hemen fiyatlandurulmalidur.
Kıvırzıvır Resul vardur, uşağun beyni medyadan gece günduz pompalanan kapitalist narkoz yüzinden sütlaç kivamina geldi...
Geçenlerde dayioğlinun kızini görmiş bu… Kiz da eli ayaği düzgun, cüzel bi kizdur. Resul buğa, “Uiy, bu kadar güzelsun, bir güzelluk yarişmasina katil daa… Belki bir dizide oynarsun.” diye akil vereyi.
Şimdi bu eşek yahnisinun düşunce sistemini inceleyelum.
Kıvırzıvır Resul’e göre, güzelsan buni paraya çevirmelisun. Oyle beş para etmeden bomboş güzelluği ne edeyim?
Bunlar ellerinde palalariyla Afrika’nun balta girmemiş ormanlarinda ilerleyen kaşifler gibidurler. Önlerine etiket takilmamiş, pazara sürulmemiş bir engel çikmayagörsun, aninda palayi indururler.
Bunlara göre boş ve yeşil bir arazi olmamali, hemen oriya bir alişveriş merkezi kurulmalidur.
Efendum sermaye böyle bir şeydur. Mezardaki atıl duran bir altun diş bile sermayeyi rahatsuz eder. O güzelum altun kaplama diş yerinden sökülmeli, değişume girmeli, alinup satilmalidur. Öli bile olsan değerun, alinabilitenle ve satılabilitenle ölçülur. (Bakunuz; Alinabilite ve satilabilite yasalari. Sayfa 136 / Adem Simit)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder