BİR ŞEY YAPMALI
CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN
.....................
cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak
.................
Ama benim memleketimde bugün
İnsan kanı sudan ucuz
Oysa en güzel emek insanın kendisi
Kolay mı kan uykularda kalkıp
Ninniler söylemesi
27 Aralık 2012 Perşembe
19 Kasım 2012 Pazartesi
17 Kasım 2012 Cumartesi
BİLDİRİYORUM
bugün coğrafyamızda yönetici pozisyonundakiler; 80 darbecilerini ve sözde darbeci adını verdiklerini yerden yere vurarak, onların kişiliklerinde, " ATATÜRK DEVRİMLERİNİ " yıkmaya çalışmaktalar.
Onların yardakçıları da bu durumdan nemalanma uğraşındalar ve kendilerini olağanüstü güçlü zannetmekteler(it kağnı gölgesinde yürür de, kendi gölgesi sanırmış).
onların karşılarında,onurumuzla,omuzlarımız dik ve göğsümüzün içinde devrimci yüreğimizle duruyoruz.
12 Kasım 2012 Pazartesi
ÖNCEKİ...
artık,sadece artık gibi yaşamak istemeden
ölümden,talebini sormak geçmese de içinden
ittirerek,gerisingeri etmek için o'nu,
tutunacak bahar dalı ararcasına;
yaşamak isteği,
çiğ damlasında...
özgürlüğü özümsemek ister gibi,
kendi kanını emercesine.
gökkuşağının sebebi,tek bir yağmur damlası ise;
tek bir damla kan,
özgürlüğün sebebi olsun...
maske takmadan uçabilsin diye güvercin,
barış için
barış yolunda uçabilsin diye
güvercin,
tüm maskeleri yakmak yerine,
yırtıp atmak,aç gözlülük perdesini...
umursamadan umut etmek lazım;
gelecek güzel günleri...!
dsed
9 Kasım 2012 Cuma
10 KASIM 1938 SAAT DOKUZU BEŞ GEÇE......
Kocatepe yanık ve ihtiyar bir bayırdır,
ne ağaç, ne kuş sesi,
ne toprak kokusu vardır. Gündüz güneşin,
gece yıldızların altında kayalardır.
Ve şimdi gece olduğu için ve dünya karanlıkta daha bizim,
daha yakın, daha küçük kaldığı için ve bu vakitlerde topraktan
ve yürekten evimize, aşkımıza ve kendimize dair sesler geldiği için
kayalıklarda şayak kalpaklı nöbetçi
okşayarak gülümseyen bıyığını seyrediyordu Kocatepe'den
dünyanın en yıldızlı karanlığını.
Düşman üç saatlik yerdedir ve Hıdırlık tepesi olmasa
Afyonkarahisar şehrinin ışıklan gözükecek.
Kuzeydoğuda Güzelim dağları ve dağlarda tek tek ateşler yanıyor.
Ovada Akarçay bir pırıltı halinde ve şayak kalpaklı nöbetçinin hayalinde
şimdi yalnız suların yaptığı bir yolculuk var:
Akarçay belki bir akar su, belki bir ırmak, belki küçücük bir nehirdir
Akarçay Dereboğazı’ında değirmenlieri çevirip ve kılçıksız yılan balıklarıyla
Yedişehitler kayasının gölgesine girip çıkar.
Ve kocaman çiçekten eflatun kırmızı beyaz ve sapları bir,
bir buçuk adam boyundaki haşhaşların arasından akar.
Ve Afyon önünde Altıgözler köprüsünün altından
gündoğuya dönerek ve Konya tren hattına rastlayıp
yolda Büyükçobanlar köyünü solda ve Kızılkilise'yi sağda bırakıp, gider.
Düşündü birdenbire kayalardaki adam kaynakları ve
yolları düşman elinde kalan bütün nehirleri.
Kim bilir onlar ne kadar büyük, ne kadar uzundular?
Birçoğunun adını bilmiyordu, yalnız, Yunan'dan önce
ve Seferberlik'ten evvel Selimşahlar çiftliğinde ırgatlık ederken
Manisa'da geçerdi Gediz'in sularını başı dönerek.
Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu
Paşalar: "Üç", dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
KISSADAN HİSSE
- DEMOKRASİ GELDİ !
"antidemokratik kanunlar geliyor."
- DEMOKRASİ GELDİ !
"baskı geliyor."
- DEMOKRASİ GELDİ !
"sıkıntı - darlık geliyor."
- DEMOKRASİ GELDİ !
"artık kimsenin umursadığı yok."
.........
ONURSUZ BAĞIMSIZLIK OLURMU?
ADALETSİZ ŞEREF OLURMU?
VE
YURT BAĞIMSIZLIĞA KAVUŞMADAN
ÖZGÜRLÜK
OLURMU?
8 Kasım 2012 Perşembe
1 Kasım 2012 Perşembe
SALTANAT KALDIRILDI 1 KASIM 1922
EY CUMHURİYET DÜŞMANLARI
ATATÜRK CUMHURİYETİ KURMASAYDI
DİNİ BAYRAMLAR NASIL KUTLANACAKTI
COĞRAFYANI İŞGAL EDENLER İZİN VERECEKMİYDİ
26 Ekim 2012 Cuma
HABERLER
Ofisinde sigara içen mimara verilen cezaya iptal
İbrahim Tığ- ZONGULDAK -AA
26 Ekim 2012
Zonguldak'ta ofisinde sigara içtiği gerekçesiyle hakkında eğlence mekanı gibi iş yerleri için uygulanan bin 103 lira para cezası uygulanan mimar, Devrek Sulh Ceza Mahkemesi'ne cezanın kaldırılmasına yönelik açtığı davayı kazandı.
Zonguldak'ta ofisinde sigara içtiği gerekçesiyle hakkında eğlence mekanı gibi iş yerleri için uygulanan bin 103 lira para cezası uygulanan mimar, Devrek Sulh Ceza Mahkemesi'ne cezanın kaldırılmasına yönelik açtığı davayı kazandı.
Mahkeme, mimarlık ofisinin lokanta ve kahvehane gibi herkesin girip çıktığı eğlence mekanı olmadığına hükmederek, cezanın usul ve yasaya aykırı kesildiğine karar verdi.
Mimar Arslan Karahan (60), 2 Ağustos'ta ofisine gelen ve bir tahkikat için aradıkları kişiyi bulmalarına yardım ettiği polislerin yanında sigara içti.
Bunun üzerine polislerin tuttuğu tutanak doğrultusunda Sağlık Grup Başkanlığı'nca Karahan'a “iş yerinde sigara içtiği ve işletme sorumlusu olduğu” gerekçesiyle bin 103 lira idari para cezası kesildi.
Karahan, para cezasının haksız olduğunu iddia ederek iptal edilmesi talebiyle Devrek Sulh Ceza Mahkemesi'ne 12 Eylül'de itirazda bulundu.
Açılan davayı sonuçlandıran mahkeme verdiği kararında, mimarlık ofisinin, lokanta, kahvehane ve çay ocağı gibi herkesin girip çıkabileceği bir eğlence mekanı olmadığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“İdari para cezasına dayanak gösterilen 4207 Sayılı Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen işletme ibaresinden lokanta, kahvehane, kafeterya ve dernek lokalleri gibi yerler anlaşılmalıdır. Bu gibi yerlerin işletme sahipleri tütün ürünlerinin tüketilmesine göz yumuyorlarsa ve sigara içiliyorsa işletme sahibinin sorumluluğu 4207 Sayılı Yasanın 5/2 maddesini kapsamaktadır. Fakat Karahan'ın sigara içtiği yer özel hukuk kişisine aittir. Bu nedenle Karahan'ın 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'nun 39. maddesi (Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye, elli Türk Lirası idari para cezası verilir. Bu ceza, şikayet üzerine en yakın kolluk birimi yetkililerince verilir) hükümlerine göre cezalandırılması gerekirdi.”
Mahkeme, bin 103 lira idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmederek, idari yaptırımın kaldırılmasına karar verdi.
“Adalet yerini buldu”
Mimar Karahan, karara ilişkin yaptığı açıklamada, ofisinde sigara içtiği gerekçesiyle kendisine bin 103 lira ceza kesilince çok şaşırdığını ifade ederek, şöyle dedi:
“Cezanın haksız olduğunu söylememe rağmen tutanak tutuldu. Ben de konuyu yargıya taşıdım. Biz devletimize ve yüce Türk adaletine güveniyoruz. Kendisine yardımcı olmaya çalıştığım polisler bana haksız yere, iş yerimde sigara içtiğim gerekçesiyle para cezası kesmişlerdi. İtiraz ettim. Yargı bana kesilen cezayı haksız buldu ve kaldırılmasına karar verdi. Adalet yerini buldu, çok mutluyum.”
TÜM BAĞNAZLARA KARŞI BAĞNAZSIZLIK DURUŞUDUR...
1.
günün birinde bu coğrafya da vatanını sevenler asılacak
ama asıl asılan bu duruma engel olmak için çaba sarfetmeyen o dönekler olacak
ve bu dönekler bu yağdanlıklar hiç bir gün aydınlığı göremeyecekler
2.
yöneticiler ve üst tabaka çürümektedir
bu yüzden onlar kendi temizleyicilerini ellerinde olmadan,hiç istemeden,kendi içlerinden
yetiştirmeye mahkumdurlar
AZİZ NESİN DEMİŞ Kİ
bizde gelenektir; -"ondan sonrasını hatırlamıyorum" derler.
peki onlar hatırlamaz da,biz pekmi hatırlarız?
unutur gideriz.
hiç hatırlamış olsaydık;
dün içinde bulundukları partinin en yanlış gidişini savunurlarken,bugün bir başka partiye girip,eski partilerine saldıranları dinlermiydik?
hiç hatırlamış olsaydık;
dün kara dediklerine,bugün ak diyenyazarların yazılarını okurmuyduk?
hiç hatırlamış olsaydık;
dünkü sözlerini unutanların,bugünkü sözlerine yeniden inanırmıydık?
bizde maşallah hafızlar çoktur ama hafızası kuvvetli olan çok azdır.
onlarında başından hiç bela eksik olmaz....
peki onlar hatırlamaz da,biz pekmi hatırlarız?
unutur gideriz.
hiç hatırlamış olsaydık;
dün içinde bulundukları partinin en yanlış gidişini savunurlarken,bugün bir başka partiye girip,eski partilerine saldıranları dinlermiydik?
hiç hatırlamış olsaydık;
dün kara dediklerine,bugün ak diyenyazarların yazılarını okurmuyduk?
hiç hatırlamış olsaydık;
dünkü sözlerini unutanların,bugünkü sözlerine yeniden inanırmıydık?
bizde maşallah hafızlar çoktur ama hafızası kuvvetli olan çok azdır.
onlarında başından hiç bela eksik olmaz....
aziz nesin (yediğin nane ise ' den)
22 Ekim 2012 Pazartesi
YA BUGÜN...
1
Mithat Paşa'yı boğdurulacağı zindana götürecek olan gemi kalkar,ama boğazdan dışarı çıkmaz,Kız kulesi önünde demir atar ve kırksekiz saat orada kalır.
Sorarlar Abdülhamit'e konuyu
o da;
"Mithat Paşa'nın uğruna kendini feda ettiği millet,bakalım onun için ne yapacak,Mithat Paşa'yı kurtarmaya çalışacaklar mı?merak ettim" der.
2
Şeyhülislam MUSTAFA KEMAL'in idamına fetva vermiştir.İdamına fetva verilen MUSTAFA KEMAL'i padişahçı ve emperyalist uşağı kuva-yi inzibatiye ele geçirip yakalamış olsaydı;Vahdettin de MUSTAFA KEMAL'i darağacına göndermeden önce bakalım ne olacak diye 48 saat ya da 48 gün ya da 48 hafta bekletseydi Kız kulesinde, ne olurdu?
UĞRUNA CANINI ORTAYA KOYDUĞU MİLLET,MUSTAFA KEMAL İÇİN NE YAPARDI?
3
Ya bugün
Silivri'de neler oluyor?
8 Ekim 2012 Pazartesi
DÜELLODA KAYBEDENİN ROMANSI
YENİLGİYİ BAŞTAN KABUL EDEREK ÇIKMIŞTI DÜELLOYA
ÖLDÜRMEK DEĞİL ÖLMEYİ SEÇTİĞİ İÇİN..
dsed
2 Ekim 2012 Salı
VERİLENLE-ALINAN ARASINDAKİ FARK;
İKTİDARLAR,HALK HAKLARINI ALMAYA YÖNELDİ Mİ,KIPIRDAMALAR BAŞLADI MI, HALK ALMAYA KALKMADAN KENDİSİ VERMEYE BAŞLAR.KENDİSİ VERMEYE BAŞLAR DEMEK;GIDIM GIDIM VERİR,AÇILAN AĞIZLARI SUSTURUR,İSTEKLERİ UYUŞTURUR DEMEKTİR.
YANİ ONLAR İSTEDİKLERİ ZAMAN,İSTEDİKLERİ KADAR VERİRLER, HALKLARSA ALDIKLARINI SANIRLAR HAKLARINI ......
İSMET PAŞA OLSUN VEYA PAŞA OLMAYANLAR OLSUN VEYA EN SON KARANLIKTAKİLER OLSUN,HER ZAMAN,HER ŞEKİLDE HALKIN AĞZINA BİR PARMAK BAL ÇALARLAR Kİ;ARADA HAKKINI ALDIĞINI SANSIN HALK,ARADA ÖZGÜR SANSIN KENDİNİ HALK
24 Eylül 2012 Pazartesi
18 Eylül 2012 Salı
3 Eylül 2012 Pazartesi
30 Ağustos 2012 Perşembe
24 Ağustos 2012 Cuma
Güle güle Metin Kurt...
Galatasaray'ın eski futbolcularından Metin Kurt, 64 yaşında vefat etti..
Galatasaray Kulübü'nden yapılan açıklamada, sarı-kırmızılı ekibin unutulmaz oyuncularından Metin Kurt'un geçirdiği rahatsızlık sonucu hayatını kaybettiğinin büyük bir üzüntüyle öğrenildiği belirtilirken, ''Galatasaray'da 1970 ile 1976 yılları arasında forma giyen Metin Kurt, Brian Birch yönetiminde 1970 ile 1973 yılları arasında kazanılan üç şampiyonlukta en önemli pay sahiplerindendi.
Türk sporuna futbolcu ve teknik adam olarak hizmet veren Metin Kurt, siyasi kimliğiyle de ön plana çıkmıştı. Sporculara yönelik sendikal çalışmalarda bulunarak, Devrimci Spor Emekçileri Sendikası'nı kuran Kurt, 2011 genel seçimlerinde Türkiye Komünist Partisi'nin İstanbul milletvekili adayı olmuştu
12 Ağustos 2012 Pazar
3 Ağustos 2012 Cuma
27 Temmuz 2012 Cuma
23 Temmuz 2012 Pazartesi
14 Temmuz 2012 Cumartesi
8 Temmuz 2012 Pazar
2 Temmuz 2012 Pazartesi
28 Haziran 2012 Perşembe
25 Haziran 2012 Pazartesi
23 Haziran 2012 Cumartesi
3 Haziran 2012 Pazar
31 Mayıs 2012 Perşembe
BÖYLE KALIR SANMA DEVRAN
nurhak sana güneş doğmaz
uçan kuşlar yuva kurmaz
dökülen kan yer de kalmaz
SORACAĞIZ HESABINI
"Nurhak"ın üzerinden 41 yıl geçti. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'ndan (THKO) yedi genç beş gün geceli gündüzlü yürüdükten sonra İnekli köyünde dinlenmeye karar vermişlerdi. Dinlenmelerine kalmadı, çatışma başladı.
31 Mayıs 1971'de jandarmayla girdikleri çatışmada Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan öldürüldü. Mustafa Yalçıner, ağır yaralandı, Hacı Tonak teslim oldu, Ahmet Erdoğan ve Metin Güngörmüş ise kaçmayı başardı.
ANNEM
Meğer ölülerde üşürmüş Anne .!
Sen öldün de Anne
beni sağ mı bıraktın sanıyorsun.?
beni sağ mı bıraktın sanıyorsun.?
üşüyorum Anne ,
seninle geçtiğim yollarda bahar var ama
ben yine Üüşüyorum Anne...
seninle geçtiğim yollarda bahar var ama
ben yine Üüşüyorum Anne...
Her yerde senin kokun gittiğim her yerde senin izin .!
Ne zaman biri Anne dese ben yine üşüyorum Anne...
30 Mayıs 2012 Çarşamba
Duvar Fotoğrafları
İki psikiyatri uzmanı, 10 ...yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki ;
"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."
Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:
· Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
· Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimin-dedir.
· Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
· Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...
Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti. Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıktı.
Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayan-lar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:
“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.
‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.
Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar..."
N'olur fazla mütevazi olmayın!...
"Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...
Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı".
Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:
“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”
20 Mayıs 2012 Pazar
DÜNYA SIKIYÖNETİM ALTINDA
amerika 21.yy. da küresel güvenlik gücü konumunda;müttefikleri bağımlı,düşmanları ise kanun kaçağı oldu.amerika,salt üstünlüğünün manevi meşruiyetine dünyanın geri kalanını ikna edemediği sürece,insanlık SIKIYÖNETİM halinde kalacaktır.....
İNSANLAR BUGÜNE KADAR HAYATTA KALDI
ARZULARINI GERÇEKLEŞTİREBİLMEK İÇİN
ŞİMDİ GERÇEKLEŞTİREBİLİYORKEN
ONLARI DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA
YOKSA ÖLÜP GİDECEK
W.C.WILLIAMS
İNSANLAR BUGÜNE KADAR HAYATTA KALDI
ARZULARINI GERÇEKLEŞTİREBİLMEK İÇİN
ŞİMDİ GERÇEKLEŞTİREBİLİYORKEN
ONLARI DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA
YOKSA ÖLÜP GİDECEK
W.C.WILLIAMS
19 Mayıs 2012 Cumartesi
18 Mayıs 2012 Cuma
KAYPAKKAYA UNUTMADIK SENİ
18 MAYIS TARİHTİR UNUTMA KAYPAKKAYA YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!
Beni Yiğitler Götürür Katlarına Sevda İle Varılan Yiğitler ki , Hayaları Burulan... Yan Yana Upuzun Boylu Boyunca Tepeden Tırnağa Kan Yiğitler ki Her Biri Bir Parça Hasret , Gözlerinde Bir Küfür Kasırgası Ana - Avrat Ah Ulan Ah , Halkımız Arıyor Seni Her Yerde İşçiler Ocakta Köylüler Dağda Yiğitler Ölmez 3-5 Kurşunla Doğrulmuş Kalkıyor İbrahim Yoldaş
Beni Yiğitler Götürür Katlarına Sevda İle Varılan Yiğitler ki , Hayaları Burulan Yan Yana Upuzun Boylu Boyunca Tepeden Tırnağa Kan Yiğitler ki Her Biri Bir Parça Hasret , Gözlerinde Bir Küfür Kasırgası Ana - Avrat Ah Ulan Ah , Halkımız Arıyor Seni Her Yerde İşçiler Ocakta Köylüler Dağda Yiğitler Ölmez 3-5 Kurşunla Doğrulmuş Kalkıyor İbrahim Yoldaş
17 Mayıs 2012 Perşembe
İSYAN....T.C.NİN TÜM SOLCULARI DİNLEYİN ALEX'İ
Alex: Başkana komşu olurum
Alex, şike davası ile ilgili yorum yapmayacağını söyledi, “Eğer yaparsam bu ülkede başkanın komşusu olurum” diye konuştu
Kaptan Alex de Souza daha önceki final maçlarında kötü oynayıp kaybettiklerini, bu kez rakiplerine göre üstün olduklarını ve kazandıklarını ifade etti.
Bir gazetecinin, ”Gelecek sezon sözleşmen bitiyor. Futbolu Fenerbahçe’de bırakmayı düşünüyor musun?” sorusuna, deneyimli oyuncu, “Fenerbahçe’de futbolu bırakma ihtimalim yüksek görünüyor. Bunu şu anki şartlara göre söylüyorum. Önümüzde kontratımın devam ettiği 1 sene daha var. Kariyerimi devam ettirmek istiyorum. Hocamızın da yeni sezonla ilgili planları var. Eğer hocamız, yönetim kurulumuz, kulübümüz bu plan dahilinde benimle olmak istediklerini söylerse, burada devam edip, ardından futbolu bırakmaktan mutlu olurum. Planlar dahilinde değilsem, yoluma devam edip sonra futbolu bırakabilirim” yanıtını verdi.
‘Başkan kupayı hak ediyor’
Alex, şike davası ile ilgili olarak da “Bu davayla ilgili düşüncemi es geçiyorum. Kendi düşüncelerimi, kendi tarzımla söylediğimde bu ülkede başkanın komşusu olacağımı düşünüyorum. Başkanımız bu kupayı ve daha fazlasını hak ediyor. Özgürlüğünden yoksun 10 ay. 2 ay sonra 1 senesi dolacak. 3 Temmuz’dan beri özgür bir insanın hayatından alınan bir sene diye bakıyorum” dedi.
Alex, şike davası ile ilgili yorum yapmayacağını söyledi, “Eğer yaparsam bu ülkede başkanın komşusu olurum” diye konuştu
Kaptan Alex de Souza daha önceki final maçlarında kötü oynayıp kaybettiklerini, bu kez rakiplerine göre üstün olduklarını ve kazandıklarını ifade etti.
Bir gazetecinin, ”Gelecek sezon sözleşmen bitiyor. Futbolu Fenerbahçe’de bırakmayı düşünüyor musun?” sorusuna, deneyimli oyuncu, “Fenerbahçe’de futbolu bırakma ihtimalim yüksek görünüyor. Bunu şu anki şartlara göre söylüyorum. Önümüzde kontratımın devam ettiği 1 sene daha var. Kariyerimi devam ettirmek istiyorum. Hocamızın da yeni sezonla ilgili planları var. Eğer hocamız, yönetim kurulumuz, kulübümüz bu plan dahilinde benimle olmak istediklerini söylerse, burada devam edip, ardından futbolu bırakmaktan mutlu olurum. Planlar dahilinde değilsem, yoluma devam edip sonra futbolu bırakabilirim” yanıtını verdi.
‘Başkan kupayı hak ediyor’
Alex, şike davası ile ilgili olarak da “Bu davayla ilgili düşüncemi es geçiyorum. Kendi düşüncelerimi, kendi tarzımla söylediğimde bu ülkede başkanın komşusu olacağımı düşünüyorum. Başkanımız bu kupayı ve daha fazlasını hak ediyor. Özgürlüğünden yoksun 10 ay. 2 ay sonra 1 senesi dolacak. 3 Temmuz’dan beri özgür bir insanın hayatından alınan bir sene diye bakıyorum” dedi.
16 Mayıs 2012 Çarşamba
12 Mayıs 2012 Cumartesi
FAYDASIZ AĞAÇ
FAYDASIZ AĞAÇ...
Meyve vermeyen bir ağaç kadar
Faydasız olsun bu yazdıklarım.
Dallarına meyvesine tamah edip
Kimse taşa tutmasın.
Bu yazdıklarım çok budaklı, çok bükümlü
Bir ağaç kadar faydasız olsun.
O zaman marangozlar
Kesip biçmeye değer bulmazlar böyle bir ağacı.
Dokusu gevşek, gözenekleri geniş, reçinesiz
Bir ağaç kadar faydasız olsun bu yazdıklarım.
Kökü toprakta,
Başı gökyüzüne dönük.
Belki kimse bahçesine dikmez,
Şehrin bulvarlarına da sokmazlar onu.
Ama
Uzak, kıraç bir ıssızlıkta
Bunalmış bir yolcu
Dibinde oturacağı,
Sırtını dayayacağı bir ağaç buldu diye
Ferahlarsa
Bu yeter...
6 Mayıs 2012 Pazar
6 MAYIS
Devrimin o tarafı, bu tarafı yoktur, her taraftan gelir
Deniz Gezmiş, yakalanıp Ankara’ya getirildikten sonra İçişleri Bakanı Haldun Menteşoğlu ile basının önüne çıkarıldı. Basın mensupları önünde yaşanan dialog şöyledir:
- İşte bu pejmürde kılıklı adam, THKO’nun kumandanı imiş, iyi bakın kılığına, kıyafetine, suratına…
- Ben THKO kumandanı değil, neferiyim.
- Sen kahraman mısın?
Deniz Gezmiş- Siz de kahraman oldurunuz için istifa ettiniz değil mi? Siz Demirel’in neferisiniz, ben THKO’nun…(12 Mart muhtırasından sonra Demirel hükümetinin istifasına gönderme yapıyor)
Bakan Menteşoğlu- Nereye gidiyordunuz?”
Deniz Gezmiş- Devrime…
Bakan Menteşoğlu- (Eliyle duvardaki haritada Sivas’ı işaret ederek) Devrim o tarafta mı?
Deniz Gezmiş
- Devrimin o tarafı, bu tarafı yoktur, her taraftan gelir
2 Mayıs 2012 Çarşamba
1 Mayıs 2012 Salı
1 MAYIS
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
- çürüyen diş, dökülen et -,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet...
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
- çürüyen diş, dökülen et -,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet...
2 Nisan 2012 Pazartesi
1 Nisan 2012 Pazar
Ölüm döşeğinde insan nelerden pişman olur?
Ölüm döşeğinde insan nelerden pişman olur?
Yıllarca ölümü bekleyen hastalarla çalışan hemşire Bronnie Ware, deneyimlerinden yararlanarak yazdığı kitapta insanların hayatlarının son günlerinde en çok neden pişman olduğunu anlattı...
Avustralya’da yıllar boyunca evlerinde ölümü bekleyen hastalarla çalışan hemşire Bronnie Ware, emekli olduktan sonra deneyimlerinden yararlanarak yazdığı kitapta insanların hayatlarının son günlerinde en çok neye pişman olduğunu listeledi.
Ware, “The Top Five Regrets of the Dying - A Life Transformed by the Dearly Departing” adlı kitabında ölüm yatağında insanların en çok pişmanlık duyduğu şeyin diğer insanlarla ilişkilerindeki ihmalkarlık olduğunu ileri sürdü. İnsanların ölümlü olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldiklerinde çok önemli değişimler geçirdiğini belirten Ware, ölmek üzere olan hastaların inkar, korku, öfke, pişmanlık ve sonunda kabullenme gibi aşamalardan geçtiğini söyledi. Hastalarına en çok ne için pişmanlık duyduğunu soran Ware, aldığı yanıtların temelde benzer olduğunu ve beş başlık altında toplandıklarını keşfetti:
1. “Keşke başkalarının benden beklediği hayat yerine düşlerimi gerçekleştirseydim”
Ware’e göre insanlar, yaşamlarının sona erdiğinin farkına varıp geriye döndüklerinde düşledikleri şeylerin çok büyük bir kısmını gerçekleştirmediklerini görüyor ve pişman oluyor.
2. “Keşke bu kadar çok çalışmasaydım”
Ware’e göre erkek hastaların büyük bir kısmı, işleri nedeniyle ailelerine ve dostlarına yeterince vakit ayıramadıkları için pişman oluyor. Ware, erkek hastaların büyük bir kısmının eğer bir şansları daha olsa dönüp çocuklarının kaçırdıkları anlarını yaşamak istediklerini gözlemledi.
3. “Keşke duygularımı dile getirseydim”
Birçok insanın diğerleri ile ilişkilerini belirli bir düzeyde tutmak için duygularını bastırdığını söyleyen Ware, bastırılan duyguların insan sağlığı üzerinde son derece olumsuz etkileri olduğunu ileri sürdü.
4. “Keşke arkadaşlarımdan kopmasaydım”
İnsanların kendi yaşamlarına çok fazla odaklanıp arkadaşlarıyla ilişkilerini yitirdiğini ancak ölüm yatağında fark ettiğini söyleyen Ware, ölmekte olan insanların en çok eski arkadaşlarını özlediğini söyledi.
5. “Keşke daha çok mutlu olsaydım”
Çoğu insanın mutluluğun aslında bir seçim olduğunu ölüm anı gelene dek fark etmediğini söyleyen Ware, insanların rahat yaşamak uğruna eski alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı kaldığını belirtti. Alışkanlıklarından vazgeçmek istemeyen insanların değişme korkusu yaşadığını ve daha fazla mutlu olma şansını kendi kendilerine yok ettiğini belirten Ware, ölüm yatağındaki hastalarının “Keşke daha çok gülseydim, keşke aptalca şeyler yapmaktan bu kadar korkmasaydım” diyerek pişmanlıklarını dile getirdiğini sözlerine ekledi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
No Pasaran !