Fransa'da (hatta Avrupa çapında) günlerdir hararetle tartışılan bir konu hakkında sizlere biraz bilgi aktarmak isterim.
Bunu bir nevi uyarı ya da öneri olarak algılayabilirsiniz...
Fransa'da yayımlanan pek çok makaleyi ve tv programını yakından takip ediyorum.
Bunların sonucunda asağıda sıralayacağım sebeplerden dolayı, ortada çok özel bir durumunuz yok ise,
ne kadar evhamlı olursanız olun,Türkiye'mize de 500.000 adet getirilen domuz gribi aşısını olmamanızı tavsiye edeceğim.
Dr.Marc GIRARD (medecin, specialiste du médicament ve consultant au près des entreprises pharmaceutiques), Jean-Marie Cohen (grippe surveillance dairesi baskani),
Dider Raoult (virologue) ve Patrick Zylberman (historien des épidemies) bu gece TV'de konuyla ilgili çok detayli açiklamalar yaptilar.
1- Grip A, diğer griplerde bilinenin aksine yaşlı, hasta ve genç çocukları değil, daha farklı bir grubu hedef alıyor. Yüksek risk taşıyan grup Hamile kadınlar ve 40 ve 40+ grubu.
2- Su anda bu gripten tüm dünyada haftada yalnızca 200-400 arası kişi ölmekte.
Bu da « épidémie » veya « pandémie » sayılan %0,1 oranının henüz çok çok altında.
Örneğin Fransa'da bugüne dek Grip A'dan ölen 35 kisi var sadece.
3- Devletler (Fransa, Almanya vs) bu aşıyı insanlara yaparken "une décharge" imzalatıyorlar.
Bu da devleti aşı uygulaması sonrasında olusabilecek şikayetlere karsı korumak için yapılıyor.
Bu, devletin kendini hukuksal bir koruma aktı olarak bir noktaya kadar anlaşılabilir,
ancak hala 1 doz mu yoksa 2 doz mu uygulanması gerektiği bile kesinleştirilmemiş ve bu özelliğiyle bile şaibeli olan, pek çok Avrupalı bilim adamının "yeterli araştırma yapılmadan" piyasaya sürüldüğünden yakındıgı bir aşı uygulamasına dikkatli yaklaşmakta fayda var...
Ailemin eczacı geçmişi dolayısıyla bu tip konularla fazla haşır neşiriz :)),
Bir kaç yıl önce Türkiye'ye yine bir furya şeklinde sokulan "sarılık aşılarına" da bu vesileyle 2 cümlede değinmek isterim.
Fransa'da geçtigimiz yıllarda sIkça uygulanan sarılık aşılarının sonucunda, bazı bireylerde "sclerose en plaque" yani "multiple skleroz- MS" hastalığının tetiklendigi görulmustur.
Bunun sonucunda da devlet hasta olan bu vatandaslarına tazminat ödeyip, onlara ömür boyu bakma garantisi vermek durumunda kalmıştır...
Kısacası; Sarılık veya Domuz gribi olmaktan korkup koşa koşa aşı olmaya gitmeden önce,
BIR KEZ DAHA DÜSÜNÜN.
Mesela dünyanın silah sektörüyle birlikte en çok kâr eden endustrisinin ilaç endustrisi olduğunu düşünün…
ABD'nin “Uruguay Round” pazarlıkları ile gelişmekte olan ülkelerin jenerik ilaçlara ulaşımını ne denli zorlaştırdığını,
Ya da AIDS hastalarının uzun yıllar yaşamalarını mümkün kılan ilaçları 2000 dolar yerine 500 dolara Güney Afrika'da ve Brezilya'da üreten
jenerik ilaç fabrikalarının Amerikan çok uluslu farmasotik firmalarının baskısıyla bir bir kapatıldığını ne olursunuz hatırlayın...
Ne acı ki günümüzde şirketlerin ekonomik çıkarları insani değerlerin bile üstüne çıkabilmektedir...
Vücudumuz aslında pek çok tehdide kendi savunma yöntemleriyle cevap verebilecek kapasitede.
Bu nedenle gereksiz antibiyotik, ilaç, vitamin ve de aşı kullanımından uzak duralım...
Sevdiklerimizi de uzak tutalım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder