Bir döneme tanıklık etmişti
Diyarbakır'da 60 yıldır sinemaseverlere hizmet veren 2 bin kişilik Dilan Sinemaları kapılarını kapattı.
Döneminin en gözde yerleşim yerlerinden olan Dağkapı Meydanı'nda 1950'li yıllarda sinema işletmeciliği yapan Dilan ailesi tarafından Ermeni asıllı mimar Harutyan Sarafyan'a 3 katlı, yarı yuvarlak olarak inşa ettirilen Dilan Sinemaları, yaklaşık 60 yıldır Diyarbakırlıları sinemanın büyüsüyle tanıştırdı.
Bir dönemin sosyal yaşantısına damgasını vuran, en güzel giysilerin giyilerek gelindiği, farklı hayatlara, sevdalara ve dünyalara yelken açıldığı Dilan sinemaları, bölgede sinema kültürünün oluşumuna ve gelişimine önemli katkı sağladı. Sinema sahibi Nejat Dilan'ın film şirketlerine olan kırgınlığı, Dilan Sinemaları'nın perdelerini karartmasına neden oldu.
Türkiye ve Balkanların en büyük sinemasıİstanbul'da yaşayan Nejat Dilan (78), 71 yıldır ailece sinema işletmeciliği yaptıklarını, Mardin'de, Siirt ve Bingöl'de ilk sinemaların Dilan kardeşler tarafından kurulduğunu söyledi. ''Türkiye ve Balkanların en büyük sinemasını Diyarbakır'da biz kurduk'' diyen Dilan, sinemanın kuruluşunu ve geçen dönemi şöyle anlattı: ''1950'li yıllardan önce zaten yazlık ve kışlık sinemalar işletiyorduk. Daha sonra Dilan'ı açmaya karar verdik. 1938 yılında halkevi olan bu binada sinema da vardı. Sonra binayı sinema için 3 katlı olarak inşa ettirdik. 70 tane locası vardı. 1900-2000 kişi alırdı. 2 bin 300 metre kareye üzerinde içerisinde dükkanlar, pansiyonlarında bulunduğu bir kompleksi İtalya'dan mimar mühendis olan Ermeni asıllı Harutyan Sarafyan'ı getirerek yaptırmıştık. O dönemin İtalyasındaki opera binalarından esinlenmiştik. Devlet Senfoni orkestrası dahil bütün sanatkarlar bizim sinemamızda konser verdi. Dilan'a gelmek bir hadiseydi. Herkes çok şık giyinir en güzel parfümlerini sürer öyle gelirdi. Bir Diyarbakırlı başka vilayete gittiğinde mutlaka Dilan Sineması sorulurdu.''
1 lira ile 125 kuruşa filmFilmlerin bir lira ile 125 kuruşa izlendiğini locaların ise 4-5 lira olduğunu belirten Dilan, dönemin tek eğlencesinin sinema olduğunu söyledi. 1938-39 yıllarında Diyarbakır'da nüfusun az olduğunu, herkesin birbirini tanıdığını, en iyi terzilerin kentte olduğunu ifade eden Dilan, sezonluk kombine bilet sattıklarını ve hemen tükendiğini bildirdi.
Haftada 2 gün, çarşamba ve pazar günler film oynatıldığını, tüm filmlerin de kapalı gişe oynadığını dile getiren Dilan, sözlerine şöyle devam etti: ''Sinemamı filmciler yüzünden kapatıyorum. Gerek yabancı gerekse de yerli film şirketleri olsun sinemacılara zorluk çıkarmaya başladı. Sadece biz değil, Beyoğlu'nun göz bebeği olan Atlas Sineması bile kapandı. Filmler kalitesiz çıkmaya başladı. Filmcilerle artık uğraşmak istemiyorum, o yüzden de kapatıyorum. 71 yıldır sinemacılık yapıyorum. Sinemada toplam 7 salonum var. Anadolu'da ilk sinemaskop perdeyi biz yaptık. Müşteri hayret etmişti. Diyarbakır'a hediye ettiğim eseri kapatmaktan dolayı çok üzgünüm. Bu eser kapanmasın diye 2-3 yıldır, ayda 12-15 bin zarar ediyorum. Filmciler yüzünden sinemamı kapatıyorum. Bütün kabahat filmcilerin.''
Faytonlarla film tanıtımıDöneme tanıklık eden gazeteci yazar Diyarbakırlı Mehmet Mercan da Dilan Sinemasının açılışının o dönemde adeta olay olduğunu, sinemanın o tarihlerde ''Balkanların En Büyük Sineması'' olarak ün yaptığını bildirdi.
Dilan'ın modern yapısı ve ciddi işletmeciliği ile Diyarbakır'ın sosyal yapısına olumlu katkı sağladığını anlatan Mercan, şöyle konuştu: ''Özellikle hemen her gece çok sayıda ailenin gelmesi diğer müşterilerin daha sakin film izlemelerini sağlıyor, hatta kıyafetlerini dahi düzeltme ihtiyacı yaratıyordu. Örneğin artık şalvarla sinemaya gelenlerin sayısında azalma olmuştu. Filmlerdeki sahnelerin heyecanına kapılan bazı müşteriler elleri fenerli teşrifatçılar tarafından uyarılıyor, direnenler sinema dışına çıkarılıyordu. O yıllarda filmlerin tanıtımı kentin çeşitli semtlerindeki duvarlarda bulunan panolara afişler asılarak yapıldıktan başka faytonlarla cadde ve sokaklar gezilerek de yapılıyordu. Özellikle yeni filmlerin afişleri faytonlarla sokak sokak gezdirilir, ayrıca da megafonla tanıtılırdı. Tanıtım yapılırken bu filmlerin ünlü oyuncularının özellikleri de belirtilirdi. Biz çocuklar, kızılderili, kovboylu macera filmlerini tercih ederdik. 1940'lı 1950'li yıllarda sinemalarda öğrenci ve kadın günleri yapılırdı. Çarşamba ve Cumartesi günleri öğrencilere indirimli matine düzenlenirdi. Cuma günleri de kadınlar matinesi vardı. Gece kesinlikle yanında ailesi olmayan çocuklar sinemalara alınmazdı. Biz çocuklar geceleri, yazlık sinemalara yakın yerlerdeki ağaçlara tırmanır, ya da komşu damlara çıkar filmleri uzaktan da olsa izlemeye çabalardık.''
Makinistin hüzünlü vedasıSinema Müdürü Murat Yaşar da 10 yıldır müdür olarak görev yaptığını, 2005 yılında bir filmden dolayı bir sinema şirketi ile anlaşmazlığa düştüklerini, ardından diğer film şirketlerinin de kendilerine tavır koymaya başladığını, daha sonra da iş yapamaz duruma geldiklerini ifade etti. Zamanla müşteri kaybı yaşadıklarını ve zarar etmeye başladıklarını belirten Yaşar, ''Sinemacıların tavrına çok kırgınız. Yaklaşık 60 yıllık dönemin en büyük sinemasının kapanmasını hiç kimse istemez. Ama yapacak bir şey yok'' dedi.
Ömrünü filmleri sinemaseverlerle buluşturmaya adayan 54 yaşındaki makinist Necat Duran ise hüzün içinde son kez film makaraları ile film oynatma makinesinin tozunu alarak, emekli olduğu halde sinema aşkı yüzünden yeniden döndüğü makinistliğe de veda etti. Dilan'da 39 yıldır makinistlik yaptığını belirten Duran, sinemanın kapanmasından dolayı çok üzgün olduğunu söyledi.
Dilan Sinemaları kompleksinde esnaf olan Naif Yıldırım (43) ise böyle bir sosyal tesisin kapanmasından dolayı çok üzgün olduklarını anlatarak, hem bölge hem de Diyarbakır için büyük kayıp olduğunu belirtti. Çocukluğundan bu yana sinemaya geldiğini, sinemanın kültürel gelişimine büyük katkısı olduğunu ifade Yıldırım, ''Sinemanın kapanması çok üzücü. İlkokul mezunuyum ,ama sinema sayesinde daha düzgün konuşmayı, davranmayı öğrenebildim. Buranın kapanması bizi ekonomik olarak da etkileyecek'' dedi.
3 Ekim 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder