"Çanakkale geçilmez..."
''Çanakkale Geçilemez, Geçilmemeliydi...'' Bundan tam 95 yıl önce Gelibolu Yarımadası'ndaki bu haykırış, yokluklarla mücadele eden bir ülkenin yeniden diriliş çağrısı oldu.
Dünyanın en müthiş savaşlarından birinin yaşandığı Gelibolu Yarımadası'nda, aradan geçen 95 yıl sonra bile savaşın izlerinin görülmesi mümkün. 1. Dünya Savaşı'nda daha önce pek çok cephede savaşan Türk askeri için Gelibolu Yarımadası'ndaki savaş adeta yeniden bir doğuş oldu. Ülkenin dört bir yanından sadece ''vatan'' sevgisi için sevdiklerinden kopup gelen binlerce kahraman Mehmetçik, gözlerini kırpmadan bu topraklar için şehit oldu.
Küçücük bir kara parçasını ele geçirebilmek için dönemin ''yenilmez donanmasıyla'' Çanakkale önlerine gelen İtilaf kuvvetlerinin hesaplayamadığı tek şey, vatanı için canlarını seve seve feda edecek Mehmetçik oldu. Üzerindeki kıyafete, ayağındaki delik çarığa aldırış etmeyen Türk askeri, Çanakkale Boğazı'nı basitçe geçeceklerini düşünerek gelen İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ile diğer ülkelerin askerlerinin karşısında dimdik durdu.
Zaman gelip, mühimmatı biten, açlığından önce ülkesini düşünen kahraman Mehmetçik, topraklarına yabancı eli değmemesi için süngüsünü kılıç, sırt çantasını adeta kalkan olarak kullandı. Anaların, ülkesi için kurban olması amacıyla başlarını kınalayıp cepheye gönderdiği gencecik vücutlar, adeta ateş kusan toplara siper oldu.
Türk milleti pek çok kahramanı bağrından çıkardı
Çanakkale Savaşları'nda, Gelibolu Yarımadası'nın değişik cephelerinde süren çetin muharebelerin her aşamasında bir kahramanın hikayesi ortaya çıktı.
Balıkesir'in Havran ilçesinde dünyaya gelen Seyit Çabuk, 1912'de Balkan Savaşları'na katılıp, savaş bittiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi'nde görevlendirildi.
Seyit Onbaşı, Çanakkale Savaşları'nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı. 1. Dünya Savaşı'nda Mecidiye Tabyası'nda görev alan ve 18 Mart 1915'te 276 kilogramlık top mermisini tek başına sırtlayıp topun namlusuna yerleştiren Seyit Onbaşı, ''Ocean'' adlı İngilizlerin en büyük zırhlısını batırdı.
Diğer bir kahraman Mehmet Çavuş ise, 4 Mart'ta Seddülbahir'e yapılan küçük çıkarmada, tüfeğinin mekanizması bozulmasına karşın, düşman askerlerine taş ve sopayla saldırdı.Bu hareketinden sonra, Mehmet Çavuş, Atatürk tarafından ödüllendirildi.
Seddülbahir kıyılarına çıkarma yapan İngiliz kuvvetlerine karşı savaşan Ezineli Yahya Çavuş da 5 mangadan oluşan bir takımla, Ertuğrul Koyu'nu 12 saat savunarak, çıkarma yapan İngilizleri bertaraf etti.
Tabii ki sadece, bu üç isimle sınırlandırılamaz Çanakkale Savaşı kahramanları... Bu vatan için kanlarını akıtan her Türk askeri, artık Türk milletinin gönlünde bir kahraman olarak yerini aldı. Kimisinin mezarı dahi bilinmese de, bu ülke çok şey borçludur bu kahramanlara...
Yenilmez armadayla geldiler ama yenildiler
Çanakkale Savaşları, tarih sayfalarında kahramanlıklarının yanı sıra, eşit olmayan güçlerin savaşı olarak da yer aldı.
Son teknolojiyle donatılmış onlarca savaş gemisi 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazı önlerine geldiğinde, boğazı geçeceklerine adları kadar emindiler.
Küçücük bir kara parçasını ele geçirebilmek için dönemin ''yenilmez donanmasıyla'' Çanakkale önlerine gelen İtilaf kuvvetlerinin hesaplayamadığı tek şey vatanı için canlarını seve seve feda edecek Mehmetçik oldu.
Karada Türk askerinin isabetli atışları, denizde ise Nusrat Mayın Gemisi'nin Karanlık Liman bölgesine gizlice bıraktığı 26 mayın, savaşın kaderini değiştirdi.
Büyük bir gururla Çanakkale önlerine gelen ''Yenilmez Donanma'' sonuçta yenildi ve Çanakkale geçilemedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder