TSK'YA ENDONEZYA MODELI UYGULANIYOR
Prof. Dr. Aysel Eksi'den: 01 05 2010
Türk Ordusu'na Endonezya modeli uygulamaya konuldu. "Bülent Arınç'a suikast" bahanesiyle Özel Kuvvetler Komutanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında aramalar yapıldı. Böylece Amerika, Türk Ordusu'na karşı Endonezya modelini uygulamaya koydu. Bu uygulama ile Türk Ordusu'na yapılan operasyon "psikolojik savaş" aşamasından "eylemli çökertme" aşamasına geçmiştir."Suikast" soruşturmasına dayanak yapılan ihbar numarasının 1230606 oluşu, ihbarın Amerika'dan yapıldığını gösteriyor.
Endonezya modeli nedir? Geçmiş senelerde Amerika "komünizmle mücadele" bahanesi ile Endonezya Özel Kuvvetlerine çeşitli kirli operasyonlar yaptırmıştı. Amerika, yeterli delil biriktirdikten sonra, bu operasyonları bire bin katarak Endonezya'daki Amerikancı basın vasıtasıyla piyasaya sürdü. Endonezya Ordusunun direnci kırıldı. Peki, Amerika'nın amacı neydi? Endonezya’nın da bir bölücülük sorunu vardı. Doğu Timor'daki bölücüler, Endonezya'dan ayrılmak istiyorlardı. Amerika da gayet tabii Doğu Timor bölücülerini destekliyordu. Aynen bizde PKK'yı desteklediği gibi. Endonezya Ordusunun bölücülerle mücadele azmini kırmak için, itibarını sıfıra indirmek gerekiyordu. Gerçekten de, itibarı sıfırlanmış olan ordu, bölücü eylemlere müdahale edemedi.2000 yılında Doğu Timor, bağımsızlığını ilan etti.
Türkiye'de nasıl uygulanacak? Şimdi aynı plan Türkiye'de uygulanmak isteniyor: Ordumuzun itibarı sıfırlanacak, Doğu'da ilerde meydana gelecek olan bir isyana müdahale edemeyecek ve bölge "Kürdistan" adıyla Türkiye'den ayrılacak. Belki de hâkim kozmik odalarda "Doğu'daki muhtemel ayaklanmaya karşı ordunun ne gibi önlemler alacağı"na ait bilgilere ulaşmak istiyor? Bu bilgiler ABD ve PKK'ya ulaştırılacak. Ona göre hareket edecekler.
Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) kısa tarihi ilk kurulduğu zaman adı "Seferberlik Tetkik Kurulu" idi. (STK) Türkiye'nin 1951'de NATO'ya girmesinin bir sonucu olarak 1952 yılında ordu bünyesinde kuruldu. NATO'ya giren tüm ülkelerde benzer örgütler kurulmuştu. Bu örgütler sayesinde ABD, üye ülkeleri NATO aracılığıyla denetim altında tutacaktı. Giderlerini ABD'nin karşıladığı bu örgütler, NATO'nun gizli örgütü olan Süper-NATO'nun (yani Gladyo'nun) denetimi altında idiler. Türkiye’deki örgütün çekirdek kadrosunu Kore'den dönen ve Gayri Nizami Harp stratejisini öğrenmiş olan subaylar oluşturdu. Kurulun gizli görevi, Türkiye'de Amerika karşıtı bir rejim değişikliğini engellemekti. Aynen diğer NATO ülkelerinde olduğu gibi. Ama STK'nın görünürdeki amacının "Sovyet istilasına uğrayan bölgelerde direnişi örgütlemek" olduğu söyleniyordu. Plana göre, yurt çapında çeşitli yerlere silah gömülecek, istila anında önceden belirlenmiş kişiler bu silahları çıkararak direniş başlatacaklardı. Bunun için, topluma sürekli "Sovyet tehdidi" propagandası yapılıyordu. CIA ve Adnan Menderes hükümeti arasında imzalanan 1959 tarihli bir anlaşmada, "Gizli Ordu"nun "rejime karşı iç ayaklanma durumunda" harekete geçirileceği belirtiliyordu...
Seferberlik Tetkik Kurulu'nun ismi 1965 yılında Özel Harp Dairesi oldu. (ÖHD) Daire, ABD'nin kontrolünde uzun yıllar Kontrgerilla (Gladyo) olarak hizmet verdi. Daire’nin resmi varlığı, 1974 yılında Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ın Başbakan Ecevit'ten "acil bir ihtiyaç için" para istemesiyle ortaya çıktı. Ancak yapının varlığı 12 Mart'ta işkence gören solcularca zaten öğrenilmişti! Özel Harp Dairesi ve Kontrgerilla varlığını 12 Eylül öncesi ve sonrasında da tüm ağırlığıyla sürdürdü.
Bu süre içinde faili meçhul cinayetler, 1 Mayıs 1977, Maraş, Çorum türünden kışkırtma ve katliamlar, Kültür Sarayı sabotajı, Sirkeci, Yeşilköy bombalamaları, Ecevit'e suikast girişimi, devrimcileri işkenceli sorgulamalardan geçirmeler; yurtsever aydınların suikastlerle öldürülmeleri hep bu örgüt tarafından gerçekleştirildi. Çünkü TSK, böyle yapmakla Sovyetlere karşı Türkiye'nin bağımsızlığını savunduğuna ve ABD'nin stratejik müttefikimiz olduğuna inandırılmıştı. NATO eğitimlerinden geçen Türk subaylarının beyni yıkanmıştı. Onlar ABD'nin her dediğinin çıkarlarımıza uygun olduğu konusunda şartlandırılmışlardı. Ancak 1980'lerin sonuna doğru TSK içinde, ABD'nin stratejik hedefleri konusunda fikir değişiklikleri oluşmaya başladı.1986 yılında ABD, şimdilerde uygulatmaya çalıştığı "Türkiye himayesinden Kürdistan Planı"nı Evren ve Özal'ın oluruyla Türk Ordusu'na da dayatmıştı.
Plan, Genelkurmay Başkanı Org. Nejdet Üruğ'un sert direnciyle karşılaştı ve engellendi. Daha sonra, ABD emrinde Kuzey Irak'a girme planına karşı çıkan Org. Torumtay istifa etti, plan suya düştü. Komutanlar, Amerika'nın Türkiye'yi bölmeyi amaçlayan planlar yaptığını ve bu planları Türk ordusu eliyle uygulamaya koymak istediğini anladılar. İşte bu süreçte, 1990 yılında Org. Doğan Güreş döneminde Özel Harp Dairesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na (ÖKK) dönüştürüldü, 1992'de de personeli yeniden yapılandırıldı. Bu sadece bir isim değişikliği değil, ABD ilişkilerinin sorgulandığı sürecin de somut bir sonucuydu. Öyle ki; Özel Kuvvetler Komutanlığı ile Daire ABD ve Gladyo'nun sultasından çıkarıldı! ABD görevlileri Org. Karadayı döneminde ÖKK binasından çıkarıldılar. NATO ve ABD ilişkileriyle, ABD parasıyla, ABD eğitimiyle milletine karşı oluşturulmuş olan bir yapı, artık Milli Kuvvet haline dönüştürülmüştü.Bundan dolayı ÖKK, ABD'nin hedefi haline geldi!
Özel Kuvvetler Komutanlığı, Türk Ordusu'nun Kuzey Irak cephesindeki gücü olarak ABD ile karşı karşıya geldi ve ABD tehdidine karşı uyanışın Ordu'daki öncüsü oldu.1994 yılı Ağustos ayında Org. İsmail Hakkı Karadayı, Genelkurmay Başkanı oldu. 1995 Mart'ında da Türk Ordusu, Kuzey Irak'a girdi. Türk birlikleri, Çelik Harekâtı'yla ABD'nin egemenlik alanına müdahale etmişti. Çünkü o bölge ABD ordusunun işgali altındaydı.
İşte ip burada koptu. Türk Ordusu üzerindeki denetimi elinden kaçırdığını anlayan ABD ateş püskürmeye başladı. Amerikan ordu dergilerinde "Türk Generalleri hizadan çıktı" cinsinden haber yorumlar yayımlandı. ABD, Muavenet gemimizi topa tuttu, askerlerimizi şehit etti. Temmuz 2003'de Kuzey Irak'ta Süleymaniye'de Özel Kuvvetler birliğimizin başına "Kürt liderlere suikast yapacaklardı" bahanesi ile çuval geçirdi. ABD ordusu Nevada Çölü'nde "Binyılın Meydan Okuması" adı altında Türkiye'yi işgal tatbikatı yaptı. Bu tatbikat, ABD tarihinde o güne kadar görülen en kapsamlı ve en uzun süren tatbikat idi. ABD’nin PKK'ya yardımını belgeleyen Org. Eşref Bitlis, uçağı düşürülerek şehit edildi. Malatya’da ÖKK birliğini taşıyan uçağımız düşürüldü. Daha sonra, Amerikan ordu dergisinde Türkiye'nin güneydoğusunu da içine alan Büyük Kürdistan haritası yayımlandı. Belki anlamayanlar vardır diye İtalya'daki NATO toplantısında ABD'li subaylar bu haritayı ekrana yansıttı... Türk subayları toplantıyı terk etti. Böylece ABD, Türk Ordusu'na karşı savaşı fiilen başlattığını alenen açıklamış oluyordu. Bundan başka, Milli Güvenlik Kurulu, iç tehdit kavramını değiştirdi. Eskiden solculuk ve komünizm "iç tehdit" olarak görülüyordu.
Şimdi ise "ırkçı milliyetçilik, bölücülük ve irtica" iç tehdit kapsamına alınmıştı. Yani MGK, Amerika'nın maşası olan akımları iç tehdit kapsamına almıştı. Bu durumda, ABD'nin Türk ordusuna karşı savaş ilan etmekten başka bir çaresi kalmamıştı. ÖKK, Gölbaşı'nda kendi yeri ve binası için çalışmaya başladığında da, yolsuzluk iddialarıyla saldırıya uğradı. Yapısı sivilleşen, içi boşaltılan, etkisi kısıtlanan Milli Güvenlik Kurulu'nun Toplumsal İlişkiler Başkanlığı'nı ÖKK bünyesine dâhil etmek ve ÖKK'nın 2006 yılında tümen seviyesinden kolordu seviyesine çıkarılması da ABD'nin kızgınlığını arttırdı.
ÖKK'ya yönelik giderek artan ve karargâhının basılması noktasına kadar varan saldırının en önemli nedenlerinden biri de Org. Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı döneminde yapılan bir değişiklikti. Gayrı Nizami Harp tanımını değiştiren ÖKK, tanıma şu ifadeyi ekledi: "Düşmanın fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgallerine maruz kalmış bir bölgede işgali ortaya çıkarmak, engellemek ve karşı tedbirleri uygulamak"Bu ifade yalnızca 50 yıldır NATO aracılığıyla ve Özel Harp Dairesi üzerinden denetlenen TSK'nın yaptığı bir tanım değişikliği değil aynı zamanda yeni sürece ilişkin tehdidin kaynağına yönelik bir durum saptamasıydı!
ABD, bölge politikalarını TSK'yı "ikna etmeden" hayata geçiremeyeceğinin farkında. TSK'yı sindirmenin en kritik mevzilerinden biri de Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bayrak dikmek!
Ergenekon saldırısı. Ergenekon saldırısı, ABD'nin Irak işgali öncesinde başlatıldı. Beşiktaş Terör Örgütünün kurulmasına, AKP iktidara gelmeden önce başlanmıştı. Tayyip Erdoğan bizzat kendisi anlatıyor: (19 Ekim 2008)"Bu işe ben Emniyet'le başladım. Belirli bir evreye geldikten sonra bunu Savcılığa verdik. Ergenekon soruşturması konusunda yargı ile yakın işbirliği içindeyiz. Bunlar iktidara gelmeden yaptığımız tespitlerdir."
Tarih 19 Mart 2002, Ankara... Amerikan Başkan Yardımcısı Dick Cheney 12 bölge ülkesini ziyaret ettikten sonra Ankara'ya geldi. Morali bozuktu. Zira Irak'ın işgali için umduğu desteği bulamamıştı. Hemen Köşk'e çıktı. Cumhurbaşkanı Sezer, tüm dünyaya söylediğini bir de ABD'ye söyledi: "Uluslararası oydaşma ararım".Ardından Başbakanlığa geçti. Ecevit, "İşgale karşıyız" dedi. Sonra akşam yemeğinde, protokolde olmamasına karşın, ısrarla Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu ile görüştü. O da kesin bir dille tersledi... Ayrıca Org. Kıvrıkoğlu, ABD işgali öncesinde Kuzey Irak'a girerek bazı bölgelerde mevzilenme planı yapmıştı. Cheney ertesi sabah yapacağı basın toplantısını iptal etti. Palas pandıras ABD'ye döndü.
4 Mayıs 2002 Başbakan Ecevit, "bağırsak rahatsızlığı" nedeniyle hastaneye kaldırıldı... Aylarca hastanede kaldı... Rahşan Ecevit onu adeta hastaneden kaçırmasa Başbakan ölüyordu.2001 yılında "ekonomiyi kurtarmaya" ABD'den gelen Kemal Derviş, basının karşısına çıkıp "siyasal belirsizlikten bahsetti. Sonra... Devlet Bahçeli, "3 Kasım'da erken seçim" dedi. 4 ay sonra... Türkiye sandığa gitti. Ve AKP tek başına iktidara geldi. ABD, Irak'ın işgaline karşı çıkan bir askeri - siyasi heyeti birkaç ayda tasfiye etmişti. Hem Ecevit, hem de ABD işgaline karşı planlar yapan Org. Kıvrıkoğlu tasfiye edilmiş, yerlerine ABD saldırısını destekleyen AKP hükümeti ve Org. Özkök gelmişti. AKP’nin işbaşına gelmesiyle birlikte Ergenekon saldırısı da başlamış oldu. Amerika’ya karşı olan tüm güçler ve Türk ordusu, Ergenekon tezgâhı ile saf dışı bırakılacaklardı. Fehmi Koru, Yeni Şafak'ta yazdı: "Ergenekon'un düğmesine Tayyip Bey ile Bush'un Oval Ofis'teki görüşmesinde basıldı"
ABD'nin ana hedefi: Öncelikle Kuzey Irak'ta kurulmuş olan Barzani Devleti'ni Türkiye'nin tanıması ve fiilen himayesi altına almasıdır. Çünkü ABD Irak'tan çekildikten sonra, Irak Arapları ve İran, Barzani Devleti'ne karşı harekete geçebilirler. Böylece ABD hem Barzani Devletini emniyete almış olacak, hem de Irak ve İran ile karşı karşıya gelmiş olan Türkiye, ABD'ye daha fazla mahkûm hale gelmiş olacaktır. Neden Barzani Devleti ABD için bu kadar önemlidir? Çünkü Büyük Ortadoğu Projesi'nin ana hedefi olan Büyük Kürdistan'ın başlangıç noktası Kuzey Irak'taki Barzani Devletidir. Irak saldırısının esas amacı da zaten Barzani Devletinin kurulması idi. Barzani Devletinin emniyete alınmasıyla birlikte eş zamanlı olarak Türkiye'de "Kürt Açılımı"nın tamamlanması gerekmektedir. Bu sayede Güneydoğu Anadolu'da özerk bir yapı oluşturulacak ve zaman içinde bu özerk yapı Barzani Devleti ile şu veya bu biçimde bütünleştirilecektir. Bundan sonra, İran ve Suriye'den de parçalar koparılarak Büyük Kürdistan'ın oluşturulması daha kolay hale gelecektir. Büyük Kürdistan, İkinci İsrail olacaktır. Yani Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asya'yı, burada kuracağı üsler vasıtasıyla kontrol edecek, Büyük Ortadoğu Planı'nın amacını, yani 24 Müslüman ülkenin rejimlerini ve sınırlarını değiştirmeyi daha kolay gerçekleştirebilecektir.
Kilit nokta ÖKK ve Türk Ordusu. Ama bütün bunları yapmak için, Türk Ordusu'nun vatanı savunma iradesinin kırılması gerekiyor. Ergenekon tezgâhları ile aynen Endonezya'da yapıldığı gibi önce Türk ordusunun saygınlığı yok edilecek. Türk ordusu, Amerikancı AKP hükümetinin Barzani Devleti'ni tanıma ve himaye altına alma yolunda attığı adımlara ses çıkaramayacak. "Ordu siyasete karışmamalı", "Ne yani, yine darbe mi yapmak istiyorsunuz" suçlamaları ile susturulacak. Özel Kuvvetler, güneydoğuda kışkırtılacak olan bir ayaklanmaya müdahale edemeyecek. İşte, son "Arınç suikasti" tertibini de bu açıdan ele alabiliriz.
Sonuç: Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda yapılan aramalar aynı zamanda, Genelkurmay Başkanının yanına Kuvvet Komutanlarını da alarak Trabzon'da Oruç Reis Fırkateyni'nde yaptığı açıklamalara cevaptır. Amerika, TSK'nın Başbuğ'un ağzından yapmak istediği kendini savunma girişimine yeni bir atak ile karşılık vermiştir. Bugünkü durum, Türk Ordusunun yıllar yılı NATO kontrolüne terk edilmesinin bir sonucudur. ABD, NATO anlaşmalarına ve yapılanmasına dayanarak içimizdeki operasyonu yürütebilmektedir. Türk Ordusu'nun NATO içinde kalarak milli niteliğini muhafaza edemeyeceği ve kendisini koruyamayacağı artık son gelişmelerle bir kez daha kanıtlanmıştır. Genelkurmay Başkanlığı, Türk Ordusu'na yönelik asimetrik psikolojik saldırıyı yapanların kim olduğunu açıklayarak milletimizi bilgilendirmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder