PROLOG
Bir oba kalkıp da yola koyuldu mu hayvanların çanları başlarmış konuşmaya! Önde giden devenin çanı: "Benim ağam zenginnndir! Benim ağam zenginnndir!" diye ötermiş. Ortada giden devenin çanı: "Neden neden neden neden ? " diye ötermiş. Arkadan gelen devenin çanı da: "Ondan bundan ondan bundan ondan bundan ondan bundan" diye ötermiş... Bizim bu ozan dilimiz, doğru gören doğru söyleyen sazımız, dertlilere derman arayan Şaman dualarından beri böyle yargılayıp geliyor... Aldı Alaca dağın, kara dağın akan suların ayincisi. Hem ayincisi, hem de oyuncusu olan Şaman kocası. Bakalım ne dedi: " Allah, Bismillah! Ey Tanrım yanıldığımda bana yardım et! Ey kopuzum! Doğru gör, doğru söyle! Üyengi ağacının kökünden oyarak aldığım kopuzum! Kızıl çalı tobulgadan perdelerini yaptığım kopuzum! Yürük atın kuyruğundan tel yaptığım kopuzum! Doğru gör, doğru söyle! Söylenene uymazsan kulaklarını burarım! Seni yere çalarım! Oynayıp durduğum andır bu an! Çam kopuzumu elime aldım. Su yılanı gibi dolandım döndüm..." Deyip kesti. At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur derler. Biz gelelim Kara Hoca'nın oğlu Dedem Korkut'a. Dedem Korkut'tan bir yiğit damar sürüp getirelim Köroğlu'na. Aldı Çardaklı Çamlıbel'in kırk delisinden biri, Yusuf'un oğlu Koç Köroğlu. Bakalım o da nasıl bir öğüt verdi, ne söyledi:
DİNLE SÖZLERİMİ HAN OĞLUM AYVAZ
Dinle sözlerimi han oğlum Ayvaz
Ha babam Ayvaz!
Yükletin kervanı dengine bakın
Erlik meydanına girdiğin zaman
Kuşanın kılıcı gencine bakın
Düşmanın üstüne eyledim akın
Ha babam akın
Dönüşüm yok zamanım yakın
Fakir fukarayı incitmen sakın
Mal yemez tamahkar zengine bakın
Köroğlu her zaman kurdu meydanı
Hele meydanı
Ben bilirim yahşi ile yamanı
Aman dileyenden kesme amanı
Dertli olanların derdine bakın
MERT DAYANIR NAMERT KAÇAR
Mert dayanır namert kaçar
Meydan gümbür gümbürlenir
Şahlar şahı divan açar
Divan gümbür gümbürlenir.
Yiğit kendini öğende
Oklar menzilin döğende
Şeşper kalkana değende
Kalkan gümbür gümbürlenir
Ok atılır kal'asından
Hak saklasın belasından
Köroğlu'nun narasından
Her yan gümbür gümbürlenir
ALDI KOCA BEY:
Senin o tektirin bize abestir
Bu yiğitlik sana kimden mirastır
Eğer ki kulluğan verirsen destur
İnan üçten beşten senden
geride kalan değilem broy!
Kavga görmeyince açılmaz aynım
Benimle beraber Mustafa kaynım
Eğer ki kavgada kızarsa beynim
İnan üçten beşten senden
geride kalan değilem broy!
Koca Bey'em çok diyarlar gezmişem
Nice nice alayları bozmuşam
Bin kelleyi bir cidaya dizmişem
İnan üçten beşten senden
geride kalan değilem broy!
HOYLU'NUN ÖLÜMÜ ÜZERİNE AĞIT
Aldı Şirin Döne:
Bağdat'a sefer edenler
Hoylu'm nic'oldu gelmedi?
Tuna teline gidenler
Hoylu'm nic'oldu gelmedi?
Aldı Köroğlu:
Bağdat'a sefer eyledim
Hoylu'm da kaldı gelmedi
Acem ile cengeyledim
Hoylu'm da kaldı gelmedi
Aldı Şirin Döne:
Düğünü bozup gidenler
Badeyi süzüp gidenler
Acem ile cengedenler
Hoylu'm nic'oldu gelmedi?
Aldı Köroğlu:
N'olsam koç Köroğlu n'olsam
Hoylu'yu düşümde görsem
N'olaydı da ben de ölsem
Hoylu'm da kaldı gelmedi
KARLI DAĞLARIN ARDINDAN
Karlı dağların ardından
Yel olup estiğin var mı
Tek başına bu çöllerde
Ordular bastığın var mı
Kargıyı ucundan salla
Düşmana deme eyvallah
Her yandan üç beş kelle
Terkiden astığın var mı
Köroğlu söyler şanından
Kuş uçurmaz divanından
Avuçla düşman kanından
Doldurup içtiğin var mı
AMAN KIRAT, CANIM KIRAT
Aman Kırat, canım Kırat
Kaçıp çekilip gidelim
Her yanında çifte kanat
Uçup çekilip gidelim
Yoktur Kırat'ın durağı
Bilmez yakını ırağı
Ab-ı kevserdir sulağı
İçip çekilip gidelim
Köroğlu der ki ezeli
Bağlar döküyor gazeli
Silistre'den güzeli
Seçip çekilip gidelim
KIRAT'A BİNİNCE KUSKUN BULUNMAZ
Kırat'a binince kuskun bulunmaz
Değirmen misali bulgur beslemez
Kavgaya girince silah alınmaz
Severim Kırat'ı bir de güzeli
Serim ata kurban, canım Kırat'a
Başını başımdan yukarı tutar
Hay edip köpüğün sağrıdan atar
Kaçınca kurtulur, kovunca tutar
Severim Kırat'ı bir de güzeli
Serim ata kurban, canım Kırat'a
Kırat bu dağları aşmalı bugün
Deli Boran gibi coşmalı bugün
Dostun ellerine düşmeli bugün
Severim Kırat'ı bir de güzeli
Serim ata kurban, canım Kırat'a
ALDI KÖROĞLU BİR DAHA SÖYLEDİ
Bir at gördüm Silistre'nin ilinde
Elma gözlü kız perçemli Kırat gel
Ne bend'oldun lekelerin elinde
Elma gözlü kız perçemli Kırat gel
Kır'ı binmek iyi gelir uğura
Hay edende dağı taşı devire
Başı küçük boynu benzer puhura
Elma gözlü kız perçemli Kırat gel
Büyüktür gövdesi küçüktür başı
Altıdan yediye gidiyor yaşı
Çardaklıçamlı'da küçük kardeşi
Elma gözlü kız perçemli Kırat gel
KÖROĞLU YAVAŞ YAVAŞ YORULDU, İHTİYAR OLDU ÇÜRÜDÜ:BAŞLADI YAKINMAYA:
Felek aldı devranımı demimi
Ya ben kime gidem imdada bilmem
Aşkın deryasına saldı gemimi
Çalkanıp çıkmaya bir ada bilmem
Kement attım dala ben
Düştüm haldan hala ben
Çöp deşirdim yuva yaptım
Uçamadım bala ben
Ben feleği dost bilirdim
Bağladı kollarım benim
Eser iken esmez oldu
Serimde tellerim benim
Pünhanım çağırır hazır ve nazır
Yetiş imdadıma boz atlı Hızır
Kefenim dikildi tabutum hazır
Kabirim kazıldı nerede bilmem
Güven gez güven gez
Dağda olur güven gez
Ne devlete bel bağla Ne varlığa güven gez
Dedi, Köroğlu hikayesi burada bitti.
İşte böylece,
Şaman dualarından Dedem Korkut'a,
Dedem Korkut'tan Köroğ- lu'na,
Yunus Emre'ye, Pir Sultan Abdal'a,
Karacaoğlan'a,
Dadaloğlu'na,
ondan ona ondan ona,
ondan da çağımızın büyük ozanlarına sürüp geldi bu güzel dil.
Hep doğru gör- dü, doğru söyledi bu telli Kur'an.
Onlar yalnız bize bu dünyayı sevdirmekle kalmadılar, daha mutlu ve daha adil bir dünyanın geleceğini de söylediler. Belki o dünyayı görmediler ama, görmüşçesine söylediler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder