BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

6 Temmuz 2009 Pazartesi

KÜRESEL FAŞİZM

Küresel faşizm Sönmez Targan Soğuk Savaş yıllarında çağdaş ve demokrat olmanın özellikle Batı’da olmazsa olmaz koşulu antikomünist olmamaktı ve faşizme karşı savaşımda oluşturulan halk cephelerinde genellikle sosyalistler başı çekerdi. Bunlar içinde bilim, sanat ve kültür insanları ile aydınlar toplumu bilinçlendirmede görev ve sorumluluklar alırdı.Faşizm teriminin dünya siyaset yazınına girmesinin tarihi, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nı Avrupa’da hazırlayan süreçle birlikte başlar. Faşizm olgusunun sınıfsal kökenlerini bilimsel olarak ilk tahlilini yapan ve onu insanlık adına mahkûm eden kişi ise Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk devlet başkanı Georgi Dimitrov’dur.Faşizmi daha iyi kavrayabilmek için kapitalizmin emperyalist aşamadaki konumuna bakmak gerekir. Çünkü kapitalizmin burjuva demokratik devrimler çağında, faşizmin varlığına gerek tarihsel gerekse toplumsal olarak tanık olmak olası değildir.Faşizm, emperyalizmin bir ürünüdür ve iç pazarı ele geçirmenin de ötesinde uluslararası pazarların tekelci sermaye tarafından şiddete dayanarak ele geçirilmesi yöntemidir. Başka bir anlatımla herhangi bir siyasal rejimin faşizm olabilmesi için iki temel ölçütün bir arada olması gerekmektedir. Birincisi, uygulayıcıların gerisindeki temel gücün tekelci kesimlerden oluşmasıdır. İkincisi, uygulamada baskı ve şiddete başvurulmasıdır. Bu baskı ve şiddetin evrensel boyutlara ulaşmasının son durağı ise savaştır.Hitler faşizmiBurada bir önemli özelliğin daha altını çizmemiz gerekir. Özellikle Almanya’da Hitler faşizminde kendini açıkça gösteren şoven milliyetçi politika ve uygulamaları faşizmin temel amacı olarak göstermek bizleri yanıltabilir. Almanya’da Yahudileri hedef alan ve giderek soykırıma dönüşen uygulama aslında faşist ideolojinin bir gereği olmaktan çok, Yahudilerin elinde bulunan ticaret sermayesinin Alman tekelleri tarafından gasp edilmesi amacına yöneliktir. Özetle her şoven uygulama faşizm ya da her faşist uygulama şovenizm değildir. Örneğin ABD’de uzun yıllar yaşanan ırkçı ayrımcı politikalara Amerikan faşizmi diyemeyeceğimiz gibi. Faşizmde hedef alınan temel kitle etnik topluluklardan çok işçi ve emekçilerden oluşan geniş halk kitleleridir.Tekelci sermayeİkinci Emperyalist Savaş öncesi özellikle Almanya’da iç pazarı tümüyle denetimine geçiren ve bu süreçte merkezinde işçi ve emekçilerin yer aldığı geniş halk kitlelerini sindiren tekelci sermaye, dünya pazarlarından da pay almak için daha doğrusu istediği payı alamayınca savaşa başvurdu. Gerek Birinci, gerekse İkinci Dünya savaşlarının temelinde yatan gerçek de budur. Burada unutulmaması gereken bir diğer gerçek ise her iki büyük savaşın da kapitalizmin dönemsel bunalımı üzerine gelmiş olmasıdır.Bugün yaşanmakta olan kapitalizmin bunalımından da yeni bir dünya savaşı çıkabilir mi biçiminde bir soru usumuza gelebilir. Buna gerek kalır mı bilinmez ama yeni bir büyük savaşla kapitalist-emperyalist dizge adına istenebilecek kazanımların hemen hemen önemli bir bölümü gezegenimiz ölçeğinde uygulanmakta olan küresel faşizmle elde edilmektedir.İkinci savaş sonrası gezegenimiz yeni bir evreye girdi. Bir tarafta başını Sovyetler Birliği’nin çektiği sosyalist dizge ile diğer tarafta ABD’nin egemenliğindeki kapitalist dizge arasında soğuk savaş dönemi başladı. Yaklaşık elli yıl süren bu tarihsel süreçte Amerikan emperyalizmi kapitalizmin çıkarları için Vietnam ve Kore örneklerinde olduğu gibi dünyanın birçok ülkesine doğrudan saldırılarının yanı sıra darbeler yoluyla da faşizm ihraç etti.Soğuk savaş döneminde salt darbeler eliyle ölen insan sayısının dünya ölçeğinde 500 bini geçtiğini yine kendi kaynaklarından öğreniyoruz. Ve tüm bu savaş ve darbelerde açık ya da örtülü kullanılan temel güç, bir savunma örgütü olarak kurulan NATO olmuştur.NATO’nun varlığıBugün Sovyetler Birliği yıkılmış ve sosyalizm, kapitalizm için potansiyel bir tehlike olmaktan çıkmıştır. Ama sosyalizme karşı bir savunma örgütü olarak kurulan NATO eskisinden de daha kapsamlı bir biçimde varlığını sürdürmektedir.Başka bir deyişle NATO artık küresel faşizmin silahlı ve saldırgan gücüdür. Yugoslavya’yı parçalayan, Irak’ı işgal edip kan gölüne çeviren, Afganistan’da operasyonlar düzenleyen, Pakistan’ı karıştıran hatta Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu’da Kürtler üzerine kumar oynayan da NATO’dur.Soğuk Savaş yıllarında çağdaş ve demokrat olmanın özellikle Batı’da olmazsa olmaz koşulu antikomünist olmamaktı ve faşizme karşı savaşımda oluşturulan halk cephelerinde genellikle sosyalistler başı çekerdi.Bunlar içinde bilim, sanat ve kültür insanları ile aydınlar toplumu bilinçlendirmede görev ve sorumluluklar alırdı. Görüş ve düşünceleriyle toplumu aydınlatırlardı. Özellikle bu toplumsal kesim için bugün çağdaş ve demokrat olmanın olmazsa olmaz koşulu antifaşist olmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !