Rousseau, Balzac ve Vicdan: İktidarınız İçin Kaç Kişiyi Öldürürsünüz?
Pazar, 12 Temmuz 2009 11:03 Emre Kongar
Vicdan nedir?
Doğuştan mı vardır…
Sonradan mı kazanılır?
Nereden gelir?
Genlerimizden mi…Toplumdan mı…
Hukuktan mı…
Dinden mi…
Geleneklerden mi…
İnsanlık birikiminden mi…
Aileden mi…
Okuldan mı…
Medyadan mı…
Duygularımıza mı bağlıdır…
Aklımıza mı…
Yoksa bütün bunların toplamı olarak…
Ahlakın içselleştirilmesi midir?
**
Hitler’in vicdanı yok muydu?
Ya da Stalin’in…
Ya Mussolini…
Franco…
Salazar…
Pinochet…
***
İktidarınız için kaç kişiyi öldürürsünüz?
Bir?
Üç?
Beş?
On?
Yüz?
Bin?
Yüz bin?
Bir milyon?
SAYI FARK EDER Mİ?
***
İktidarınız için kaç kişiyi hapse atarsınız?
Ya da büyük bir servet için?
Bir kişiyi mi?
Bir milyon kişiyi mi?
SAYI FARK EDER Mİ?
***
İktidar ya da servet veya her ikisi için adam öldürmek…
İktidar ya da servet veya her ikisi için insanları hapse atmak…
Her şeyden, ama gerçekten her şeyden önce:
VİCDAN MESELESİDİR!
***
Bence vicdan sorununu büyük edebi dehasıyla en iyi Balzac dile getirmiştir:
Goriot Baba adlı kitabında, Rousseau’ya gönderme yaparak kahramanı Rastignac’a sordurduğu soru şudur:
“Paris’te otururken sadece düşünce yoluyla, kimsenin haberi olmadan Çin’deki yaşlı bir mandarini öldürerek büyük bir servete konacak olsan ne yapardın?”
Arkadaşı Bianchon’un yarı şaka yarı ciddi yanıtları ve Rastignac’ın yeni sorularıyla konuşma sürer…
Balzac sonunda, Bianchon’a, Büyük İskender’le Napolyon’la süslediği küçük bir nutuk attırır ve Çinli mandarini öldürmeyeceğini söyletir.
Demokratik olduğunu iddia eden ülkelerdeki yöneticilerin, kendilerini aydın sayan ve sananların, özellikle de Türkiye’dekilerin okuması gereken bir bölüm.
İçerideki ve dışarıdaki VİCDANLI okurlarıma, meslektaşlarıma, politikacılara, “Hayırlı pazarlar!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder