BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Öğrenilmiş Dayanıklılık...

Öğrenilmiş Dayanıklılık...
Pazartesi, 29 Haziran 2009 10:03 Erdal Atabek
Psikolog Martin Seligman ‘Öğrenilmiş Çaresizlik’ olgusunu buldu. Bir canlı, insan ya da hayvan, giriştiği her çabanın sonuçsuz kaldığını görünce artık hiçbir çaba harcamaz. Bütün girişimlerinden vazgeçer. Martin Seligman, bu duruma ‘Öğrenilmiş Çaresizlik’ diyor ve ‘depresyon’un temel nedeni olarak bu gerilemeyi gösteriyor. Yaşadığımız kişisel olaylarda da, toplumsal olaylarda da bu durumu yaşayabiliriz. İki öğeden birisi ‘çaresizlik’tir. Tehlikede olduğu duygusuyla paniğe kapılıp bir şey yapamayacağına inanmak. Hakkının yendiğini düşünüp derdini kimseye anlatamamak. Bir kayıp yaşadığında yapacak hiçbir şey bulamamak. Bütün bu ve benzeri durumlar insanda ‘çaresizlik’ duygusu yaratır. İkinci öğe ise bunun ‘öğrenilmesi’dir. Tehlikedesiniz ve sizi kurtaracak kimse yok. Hakkınız yeniyor ve kimse aldırmıyor. Bir kayıp yaşıyorsunuz ve yapacağınız hiçbir şey yok. Depresyon, bu duruma alışmaya çalışmanın yoludur.
***
Ama insanın hayvandan farkı işte tam da burada. İnsan bunu aşabilir. Martin Seligman buna ‘Öğrenilmiş İyimserlik’ diyor (Learned Optimism). Hekimler Yayın Birliği yayını. 2007. İşte insan bu durumu ‘bilinçli düşünce’ ile aşabiliyor. Bilişsel terapinin aslı da bu. Tehlikenin iyice anlaşılması gerekiyor. Boyutları nedir? Nereden geliyor? Anlıyorsunuz ki hiç de başa çıkılamaz değil. Yolunu buluyorsunuz. Hakkınız yeniyorsa tek başınıza da olsanız mücadele etmeniz gerekiyor. ‘Tek başıma ne yaparım ki?’ çıkmazından kurtulmanız gerekiyor. Bir kaybı yerine koyamıyorsunuz, onsuz yaşamayı öğrenmeniz gerekiyor. ÖĞRENİLMİŞ DAYANIKLILIK budur. Dayanıklı olmayı öğrenmek zorundayız. Unutmamak gerekir ki, dayanıklılığı yaratan zorluklardır. Hazır bulduğumuz her şey bizi dayanıksız yapar. Zorluklarla mücadele ederek ‘dayanıklılık’ kazanırız. Yakınmak değil, mücadele etmek gerekiyor.
***
İnsanlar gibi toplumlar da ‘dayanıksız’ olabilir. Dayanıksız olanlar sığınacak yer ararlar. Sığınacak yer. Kimi zaman bir kişidir, kimi zaman bir kurum, kimi zaman bir inanç. Bunu anlamak gerekir. Ama asıl dayanıklılık ‘İnsanın kendi dayanıklılığı’dır. Bilinçli düşüncenin her koşulda direnen gücü. Bugün her şeyden çok gereksinmemiz olan budur. Krizler mi? Krizler hiçbir zaman bitmez. Bizim krizlere direnmemiz ‘ÖĞRENİLMİŞ DAYANIKLILIK’ ile olacaktır. Şaşırmamak, yanlışı kabul etmemek, haksızlığı içimize sindirmemek. Haklı olan, doğru olan kazanacaktır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !