BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

11 Ağustos 2009 Salı

SIKIYSA

'Erkeksen Ayakta İşe!'
Cumhuriyet gazetesi yazarı Özgen Acar, Ordu Valisi Ali Kaban'ın "dini itikata ters" olduğu gerekçesiyle camilerdeki pisuarları kaldırtmasını köşesine taşıdı. Acar'ın "Kavşak" adlı köşesinde kaleme aldığu "Erkeksen Ayakta İşe!" başlığını taşıyan yazısı şöyle: ‘Erkeksen Ayakta İşe!’ Nereden nereye? Cumhuriyet Senatosu Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı yapan İhsan Sabri Çağlayangil, Bursa’da “vali” iken Orhan Veli’nin “Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya!” şiirine nazire olarak şu şiiri yazmıştı: “Bir elinde sigara, Bir elinde şişe, Erkeklik bu mu kızım? Erkeksen ayakta işe!” Yarım yüzyıl sonra bir başka vali Ali Kaban’ın 20 Temmuz 2009’da yazılı şu talimatıyla Orduluları kadınlaştırmasına ne buyrulur? “Bazı camilerimizin tuvaletlerinde bulunan ve temizliğe, sağlığa elverişli olmayan, dinen de uygun görülmeyen pisuarların kaldırılması sağlanacak. Yeni yapılacaklara gerekli talimat verilip proje desteği sağlanacaktır.” Mülkiyeli kardeşim Kaban’ın güçlü bir mesleki geçmişi var! Geçmişin geçmişine değil de yakın geçmişine göz atalım. İngiltere’de biri “master” olmak üzere iki kez “kamu yönetimi” eğitimi görmüş, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde Abdullah Gül’e “ulusal güvenlik”, sonra da Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’ya “özel” danışmanlık yapmış… “Vali”, “Devletin Valisi”, “Laik Devletin Valisi” olan Mülkiyeli kardeşim Kaban’ın Ordu’daki 18 ilçe müftülüğüne gönderdiği, “itikadımıza ters” dediği “pisuarların kaldırılması” talimatı hakkında İl Müftü Vekili Veysel Çalı, “Sayın Valimizin talebini uygun bulduk” deyip pisuarların yıkımına başlandığını açıkladı. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum! İstek “din adamından” değil burnunu erkeklerin apış arasına sokan Türkiye Cumhuriyeti’nin koskoca valisinden geliyor! “Acaba” dedim, “Diyanet İşleri bu konuda ne düşünüyor?” Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş şöyle diyor: “Yasaklama söz konusu olamaz. Sadece mekruhtur. Fakat gelenekte vardır. Geçmişte, ayakta idrar yapılırsa elbiseye sıçrayabileceği ve kirli elbiseyle dolaşılmaması için caiz kabul edilmemiştir. Ama şimdi elbiseye bulaşması söz konusu değildir. Hazreti Muhammed de ayakta idrar yapardı!” Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Davut Yaylalı da, “Hz. Muhammed ayakta yapardı. Pisuarı kaldırmaya gerek yok!” diyor. Acaba Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, idrarını resmi makamı ile evinde nasıl yapıyor? Başkanlıktaki pisuarlar kaldırıldı mı ya da kaldırılacak mı? Bodrum Türkbükü’nde “bikinili popo” peşinde koşan paparazziler, sıkıysa Ordu Valisi Ali Kaban’ı idrar yaparken görüntülesinler de “yılın fotoğrafçısı” nasıl olurlarmış görelim bakalım! Hodri meydan! Ordu’nun pisuarları! Beş yıl önce İngiltere’de 500 sanat adamına “Turner Ödülü” bağlamında şu soru soruldu: “20. Yüzyılın 1 numaralı sanat yapıtı hangisidir?” Yüzyıla damgasını vuran Pablo Picasso’nun “Avignonlu Kadınlar” resmi oy verenlerin yüzde 42’since 2. seçilirken, İspanya İç Savaşı’nı anlatan ünlü “Guernica” resmi ancak 4. oldu… Üçüncülüğü yüzde 29 oyla Amerikalı Andy Varhol’un Marilyn Monroe’yu ölümsüzleştirdiği “Marilyn Dipthyc” 3. seçildi. Henri Matisse “Kırmızı Stüdyo” ile 5. olurken Salvadore Dali nal topladı! “Peki, kimin, hangi yapıtı 1. oldu” sorusunun yanıtı için sıkı durun! Fransız sanatçı Marcel Duchamp’ın yaptığı değil, üzerine bir iki çiziktirik attığı bir “pisuar” yüzde 64 oyla birinci oldu! Gerekçe ise, “yaratıcılığın dinamizmi” olarak vurgulandı! Sanatçı Duchamp, New York’a gittikten iki yıl sonra J. L. Mott adlı inşaat malzemeleri satan bir dükkândan bir adet beyaz porselen pisuar satın aldı. İşliğine geldi. Üzerine siyah mürekkeple gelişi güzel “R. Mutt 1917” sözlerini çiziktirdi. “Bağımsız Sanatçılar Derneği’nce” düzenlenen sergiye gönderdi. Herkes, bu “sanat yapıtını” üzerindeki imzadan dolayı, R. Mutt adlı bir sanatçının yaptığını sandı. Sergide yapıtı görenler 7.5 şiddetindeki bir depremdeymişçesine sarsıldılar! İçine edilen bir pisuar sanat yapıtı olarak sergide boy göstermekteydi! “R.Mutt 1917” imzalı, “Çeşme” adlı bu yapıt o tarihlerde gündeme gelen “akıl karşıtı, sanat karşıtı” gibi tepkisel sanatın simgesi olan “Dada” akımının “başyapıtı” olarak olumlu - olumsuz eleştiriler aldı. “Her şey anlamsızdır, her şey bir hiçtir!” diye özetlenen “dadacılık” bir akım olarak gelişti ve çağdaş sanatın ufkunu 360 derece genişletti. “Hazır yapım” olan bir nesneyi “sanata dönüştürmek” yorumu ile bu “pisuar” Duchamp’a büyük ün getirdi. Güzel Sanatlar Akademilerinde ders kitaplarında ya da çağdaş yayınlarda daima örnek gösterildi. Ne var ki bu ilk özgün parça kayboldu! Duchamp 50’lerde sipariş üzerine bundan üç ve daha sonra sekiz kopya daha yaptı. Bu kopyaları müzeler ve galeriler kapıştı. Bunlardan biri müzayedelerde 1993’te 1.7 milyon dolara, bir başkası 2002’de ise 1.85 milyona alıcı buldu. Kendisini “oldubitti gösterisi sanatçısı” olarak niteleyen; yazar ve Fransız Kültür Bakanı Andre Malrau’nun üzerine kırmızı mürekkep atan, Diyojen gibi fıçı içinde gösteri yapan, bir bankayı namlusu körleştirilmiş bir tabanca ile 10 Fransız Frankı için soyan Pierre Pinoncelli ile “R. Mutt 1917” pisuarı arasında ilginç bir çatışma yaşana gelmektedir. Banka soygundan sonra Pinoncelli, “Amacım yalnız 1 frank almaktı, ama enflasyonu düşündüğüm için 10 frank istedim” demişti. 81 yaşında Pinoncelli, Fransa’nın Nimes kentindeki son sekiz “pisuardan” birini 1993 yılında “Ben bu pisuarın içine ederim!” diyerek çekiçle kırmaya kalkmış, “başyapıt” az hasarla kurtarılmıştı. Ancak Pinoncelli bir ay hapis yatmıştı. Uslanmayan Pinoncelli 2006’da Paris’te ünlü Pompidou Sanat Merkezi’nde sekizden biri olan bir başka pisuara yine çekiçle saldırmış, “başyapıt” yine az hasarla kurtarılmıştı. Bu sanatsal “pisuar” olgusundan sonra pek çok “iç mimar” çeşit çeşit yeni “pisuarları” tasarlayıp piyasaya sundu. Kapışılan bu pisuarlar artık bir “sanatsal dekor” özelliğine kavuştular. İngiltere görmüş, Mülkiyeli vali kardeşimizin Londra’da “Tate Modern” adlı galeride bir kopyası bulunan Duchamp’ın “pisuarını” görüp görmediğini ya da Pinoncelli’nin “oldubitti gösterisi sanatçılığından” esinlenerek “Ben Ordu’daki bu pisuarların içine ederim!” diye bu tepkiyi gösterip göstermediğini bilmiyoruz. Vali Kaban, belki de “Yeni yapılacaklara gerekli talimat verilip, proje desteği sağlanacaktır” sözleri ile yeni moda, çağdaş pisuarlar için içmimarlara “proje” siparişi vereceğini demek istemiş de olabilir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !