BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

25 Ağustos 2009 Salı

Sİyaset

Ermeni ve Rumların evleri fişleniyor mu?
DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, “İstanbul’da Ermeni ve Rumların yoğunlukta yaşadığı Feriköy ve Kurtuluş civarlarındaki evlerin fişlendiği ve etiketlendiği” iddialarını soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a “Evlerin üzerine yapıştırılan yeşil ve kırmızı renkli etiketler, fişler kimler tarafından yapıştırılmıştır?” diye sordu. Tuncel soru önergesinde bu bölgedeki gayrimüslim kişilere yönelik tacizlerin ve hırsızlık olaylarının arkasından fişlenme ve etiketlenme olaylarının arttığını, bunun de gayrimüslimlerin huzursuz olmasına yol açtığını ileri sürdü. Tuncel, Bakanı Atalay’a yaşanan olaylarla ilgili Emniyet’in herhangi bir çalışması olup olmadığını ve ne gibi kalıcı önlemler alındığını sordu.
25 Ağustos 2009
Fişlenme iddiaları meclis gündeminde
DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, "İstanbul'da Ermeni ve Rumların yoğunlukta yaşadığı Feriköy ve Kurtuluş civarlarındaki evlerin fişlendiği ve etiketlendiği"iddialarını soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Meclis Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde İstanbul'da Ermeni ve Rumların yoğunlukta yaşadığı Feriköy ve Kurtuluş civanlarında son dönemde evlerin fişlendiği ve etiketlendiği iddialarının olduğunu kaydetti. Bu bölgedeki gayri Müslim kişilere yönelik tacizlerin ve hırsızlık olaylarının arkasından fişlenme ve etiketlenme olaylarının arttığını, bunun de gayri Müslimlerin huzursuz olmasına yol açtığını belirten Tuncel, "Bu olaylar Türkiye'de hafızalarda halen taze olan 6-7 Eylül 1955 olaylarını çağrıştırması nedeniyle burada yaşayan Ermeni ve Rumları korku içinde bırakmaktadır." dedi. Tuncel soru önergesinde İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a şu soruları yöneltti:"Ermenilerin yoğunlukta yaşadığı Kurtuluş, Feriköy, Mustafa Kemal Paşa ve Samatra'da evlerin üzerine yapıştırılan yeşil ve kırmızı renkli etiketler, fişler kimler tarafından yapıştırılmıştır? Bu etiketlemelerin ve son dönemde bu bölgelerde artan hırsızlık vakalarıyla ilgili emniyetin herhangi bir soruşturması var mıdır? Varsa sonuçları nelerdir? Gayri Müslimlerin yoğunlukta yaşadığı bu bölgelerde hırsızlık, taciz ve daha ileri gidilerek fişleme, etiketleme gibi olayların olmaması ve olayların tekrar etmemesi için bu bölgelerde ne gibi kalıcı önlemler alınması düşünülmektedir?"
24 Ağustos 2009
"Türkiye'de etnik ayrışma başlamıştır"
CHP lideri Deniz Baykal hükümetin "Kürt açılımı" konusunda bir müzakere süreci içinde olduğunu söyleyerek "Bugün Türkiye'nin her yerinde etnik ayrışmanın, bölünmenin düşüncesi insanlarımıza ulaşmaya başlamıştır" dedi. CHP lideri Deniz Baykal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki "Kürt açılımı"na ilişkin görüşlerini dile getirirken, yaşanan gelişmelerin toplumu gerginliğe sürükleyebileceği uyarısında bulundu. Baykal'ın basın toplantısındaki konuşmasından satır başları şöyle: -"Durumu birlikte değerlendirmenin uygun olduğunu görüyorum. Bu sebeple bu basın toplantısını düzenledik. Henüz daha 1 ay olmadı. Fakat bu kısa süre içinde dahi bu yapılan çalışmanın Türkiye'yi birleştirme bi yana tam tersine fevkalede olumsuz etkilemiş ve derin tartışmalar çıkmıştır. -Başlatılan çalışma, ortaya atılan görüşler Türkiye'yi olumsuz etkilemeye başlamıştır. Bu gerilimin Başbakanın, Cumhurbaşkanının, Milli Güvenlik Kurulu'nu da içine aldığını görüyorum. Ciddi eleştirilerin konusu oluyorlar. -Sanatçılar bölünmeye başlamıştır. Bu yaşanan sürecin içinde sanatçılar suçlamaların hedefi olur hale dönüşmeye başlamıştır. Bu gelişmelerin altında hükümetin sanki düğmeye basılmış gibi harekete geçirdiği bir süreç yatıyor. Ucu açık bi süreçtir. Kapsamı süresi belirsiz bir süreçtir. Her iddianın gündeme gelebileceği bir süreçtir. -Terörün sona ereceği ifade edilmektedir. Böyle bir bekleyiş yaratılmaktadır ama bunun nasıl sağlanacağı hakkında hiç bir ipucu verilmemiştir. Farklı gelişmelerin ortaya çıkacağı bir döneme girilmektedir. Tolumda kendi içinde bir bölünmeye gitmektedir. -Bugün Türkiye'nin her yerinde etnik ayrışmanın, bölünmenin düşüncesi insanlarımıza ulaşmaya başlamıştır. -Bu arayış toplumumuzu gerginliklerin içine sürükleyebilir. Yanlış bir yönetim söz konusudur. Hükümet bir şey yapmak istiyor ama adını koyamıyor. Yapmak istediğini söylemeye cesaret edemiyor. Başkalarının ağzından söylüyor. Bu sürecin çerçevesi, süresi belli değil. Toplum bundan rahatsızlık duyuyor. Biz bu konunun içine girmeyi reddettik. Hükümet bu belirsizlikleri aydınlatmadan, kendi kafasında netleştirmeden muhalefetle işbirliğine girmeyi reddetmişizdir. -'Ne istediğine karar ver öyle gel' demişizdir. Bu dönem içinde yaşananlar bize şu gerçekleri ortaya koymuştur. Hükümet bu meseleyi herkesten görüş alıyorum mantığıyla göstermektedir. Hükümet bir müzakere süreci içindedir. -Bir muhatap kargaşası yaşanıyor. Bu konuda DTP'nin İmralı'nın ya da Kandil'in birbirinden farklı talepler ortaya koyabilecek nitelikte olmadığını, aynı olduğunu en başından söylemiştik. -Bu gün geldiğimiz noktada bir ayrım olmadığı ortaya çıkmıştır. DTP İmralı'nın muhatap alınmasını istiyor. Bu gerçek ortaya çıkmıştır. Yapılan açıklamalarda şu görülmüştür. PKK'nin projesi hâlâ aynıdır. Değişen bir şey yoktur. İmralı'dan yapılan açıklamalar Milleti ayrıştırmak olduğunu, her alanda kendi kararını kendisi alarak bu anlayışta olduğunu bize göstemiştir. -Apo eski Apo değil söylemine dayalı olarak yaratılmak istenen düşünce gerçekçi değildir. Hükümetin terör karşısındaki durumu terörü etkisizleştirmektir. Türkiye bu anlayışla yürütülmüştür. -Terörle mücadele, terörle müzakereye dönüşmüştür. -Yapılmak istenen Türk milli kimliğini yok sayarak Türklüğü de bir etnik kimlikmiş gibi göstererek birilerinin etnik kimliğine yol açmaktır. Bu ayrıştırmaya yönelik en iddialı olan Türk kimliğini Anayasa'dan çıkarmaktır. Bu düşünce Anayasa'nın 66. maddesini hedeflerden biri haline getirmektedir. En temel iddia budur. Ardından etnik kimliklere çağrı yapılacaktır. -Devleti belli bir etnik dili öğreten bir konuma çekmektir. En hassa olunması gereken konu budur. Şu projeler ortaya çıkacaktır. Üniversitelerde anadilde eğitim Türkçe olmayan anadilde eğitim yapalım... Bu Türkiye'yi ayrıştırma projesidir. Bunu bir demokrasi projesi olarak kabul etmek mümkün değildir. -Bu düzenlemelere yer yoktur. Demokrasi etnik bölünmelere yer vermez. Herkes basında kitapta konuşmada özgürdür. Ama bu ayrı 'Ben devlet olarak anadillerden birini üniversitelerde öğreteceğim. Bu dilde tarih, matematik öğreteceğiz' demek ayrı. Bu durumun demokrasiyle ilgisi yoktur.-Herkesin kendi anadilini konuşması öğrenmesi haktır. Ama devletin görevi eğitmek, öğretmek değildir. Bu anayasada net ifadelerle yasaklanmıştır. -YÖK'te bu konuyla ilgili adımlar atılmaya başlanmıştır. -Bu tablo herkesi rahatsız etmektedir. Bu proje kuşkusuz bu bölgenin yeninden düzenlenmesi çerçevesinden dış güçler tarafından takip edilmektedir. - Bu uyarıları yapmak bizim görevimizdir. Türkiye tehlikeli bir sürece giriyor.-Ucu açık süreç netleştirilmeli. Hükümet utanmadan korkmadan ne istediğini açıklamalıdır.
24 Ağustos 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !