BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

19 Haziran 2009 Cuma

AKDAĞ

AKÇAY DERESİ
TOKALI KANYONU
AKDAĞ
KOCAYAYLA
SANDIKLI-AKDAĞ
AKDAĞ'IN GÜZELLİKLERİ İlçemizin güneydoğusunu kaplayan Akdağ, yaylası, ormanları, barındırdığı yabani hayvanları, mağarası ve kanyonuyla bir tabiat harikası olarak karşımıza çıkıyor. Zirvesi 2500 metre yükseklikte olan Akdağ, Orman Bakanlığının 29.06.2000 tarih ve MPG.MP.1.23. 03/270 sayılı Olurlarıyla "Tabiat Parkı" olarak tescil edilmiştir. Akdağ'da bulunan Kocayayla, Kurtini mağarası, Tokalı Kanyonu ve yabani Yılkı Atları, geyikleri, yaban domuzları, kurtları ve diğer canlı türleriyle beraber görülmeye ve gezilmeye değer yerlerdir. Akdağ; sporu, heyecanı, macerayı ve doğayı sevenler için bulunması güç bir ortamdır.
AKDAĞ'A NASIL GİDİLİR? Kocayayla ve Akdağ civarı Sandıklı ilçemize 35 km. mesafededir. Akdağ, Ankara-Antalya yolunun sağında kalan Hocalar ilçesi yoluyla 20. kilometredeki Sorkun kasabasına kadar asfalt yol ile ulaşımı kolay ender yerlerden biridir. Sorkun'dan itibaren stabilize orman yoluyla, meşe ormanlarıyla başlayan ve yükseldikçe çam ağaçlarının yoğunlaştığı virajlı yollardan 3 km sonra Çamoğlu köyünden geçilerek 1.600 m. yükseklikteki Kocayayla'ya ulaşılmaktadır. Sorkun-Kocayayla arası mesafe 13 km.dir. Kocayayla'dan Kurtini mağarasının bulunduğu yer olan Bökenin Yurdu 6 km sonra yer alıyor. Aynı bölgede Menteş (Oktur) mağarası da bulunmaktadır. Akdağ Tokalı Kanyonu ise Kocayayla'dan yaklaşık 9 km.lik bir yolculuktan sonra başlıyor.
KOCAYAYLA VE YILKI ATLARI Sorkun'un çıkışında meşe ağaçlarıyla birlikte orman başlıyor. Orman Çamoğlu köyüne ulaşınca çam ağaçlarına bürünüyor. 13 km.lik orman yoluyla 1600 m. yükseklikteki Kocayayla'ya ulaşılıyor. Kocayayla, Karadeniz'in yaylalarını aratmayacak güzellikte. Kocayayla'daki düzlükte göze ilk çarpan Yılkı atları oluyor. Bir zamanlar yöre halkının yaşlanan ve hizmetini tamamlayan ve dağa salınan atlar birbirleri ile çiftleşerek üremişler ve yabanileşmişler. Yılkı atları, 10-12 attan oluşan öğrekler (gruplar) halinde dolaşıyorlar. Her öğreğin bir lider atı var. Kocayayla'da yüzlerce Yılkı atı yaşıyor. Öğrekler halinde yaşıyorlar çünkü kışın zor şartlarında kendilerine saldırmak isteyen kurtlarla bu şekilde mücadele ediyorlar. Kışın yiyecek bulmak zor. Karın boyu metrelerce olabiliyor. Onlar burunlarıyla karı delerek altındaki ota ulaşıyorlar. Onların sığınakları çam ağaçlarından oluşan orman. Kışın kar yağdığında ağaçların altına sığınarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Kocayayla'daki yılkı atlarına 50 metre bile yaklaşmak mümkün değil. Biraz yaklaşmaya çalışıldığı zaman ürküyor ve gruplar halinde dört nala koşuyorlar. Ancak yılkı atları uzaktan seyredilebiliyorlar. Onları, Sorkun'dan yakalamak isteyenler olmuş ama nafile. Onlar özgür kalmaktan ve vahşi yaşamdan uzaklaşmaktan ödün vermiyorlar. Bu arada da halk arasında yılkı atları üzerine pek çok hikaye söylene gelmiş. Kocayayla'da köylülerin yaz aylarında bıraktıkları sığır sürüleri, orman içinde gruplar halinde dolaşan geyik sürüleri göze çarpan canlılardan. Akdağ ve Kocayayla civarında çoğunluğu çam ağaçları, meşe, ardıç, orman kavağı, alıç, kızılcık, ceviz, kuşburnu gibi ağaçlar yer almaktadır. Yaban hayatı olarak geyik, yılkı atları, yaban domuzu, kurt, tilki, sansar, porsuk, sincap, tavşan gibi hayvanların yanında kartal, şahin, keklik gibi kuşlar da bulunmaktadır. Kocayayla civarında bol miktarda bulunan su kaynakları ve yemyeşil çimenler gözaşıcı güzelliktedir. AKDAĞ TOKALI KANYONU Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu derin, darboğaza kanyon deniyor. Akdağ kanyonu bütün olarak 20 km.lik alana uzanıyor. 1600 m. rakımlı kanyon Çivril'in Gümüşsu (Homa) beldesinin 900 m. Rakımlı yerleşiminde sona ermektedir. Kanyonun 1200 metre uzunluğundaki kısmı bıçakla kesilmişçesine yüksekliği yer yer 200 m.yi bulan kaya kütlelerinden oluşuyor. En geniş yeri 4 metre en dar yeri ise 1,5 metre aralıktaki bu kayaların arasından akan derenin oluşturduğu Akdağ kanyonu ancak 7-8 saatte geçilebiliyor. Akdağ'ın Sandıklı-Çivril sınırında yer alan kanyona Kocayayla'dan giriliyor ve Gümüşsu beldesinden çıkılıyor. Yöre halkı kanyonu "geçilemez" bildiği için geçmeye pek yanaşmamışlar. Onlara göre buradan hayvan bile geçemez. Tabii durum böyle olunca halk arasında şu rivayet söylenir olmuş. "Kanyonun en dar ve geçit vermez yerinde altın tokalı bir kapının ardında Romalılar döneminde altın saklanıyormuş. Altının miktarı kimine göre 30, kimine göre ise 40 ton. Ama tepeden otomobil büyüklüğünde bir kaya düşüp, alın tokalı kapıyı kapatmış. Kimse kanyona giremediği için definenin varlığı ya da yokluğu konusunda kimse bir şey söyleyemezken, altının miktarı her geçen gün artıyormuş." İşte geçilemez bilinen bu kanyon 7 Kasım 1993'de 10 kişilik bir ekip tarafından ilk kez geçilmiş. Ondan sonra ise Turizm Bakanlığı yetkilileri kanyondan geçirilmişler ve kanyonun turizme açılması gündeme gelmiş. Kocayayla çevresinden kaynaklanan sular bir araya gelerek Akçay'ı, Akdağ'ın Çivril yamaçlarındaki kaynaklardan gelen sular Karanlıkdere'yi oluşturmaktadır. Bu iki derenin birleştiği noktadan itibaren kanyon başlamak üzere. Bir vadide ilerleyen dere takip edilerek keyifli bir yürüyüşle kanyonun girişine ulaşılıyor. Kanyon girişine yaklaştıkça sarplaşan kayalar ve kartal yuvaları insanları bir bambaşka aleme götürüyor. Göbet adı verilen ve küçük bir gölcükten itibaren kayalar arasındaki dere yatağının en geniş yeri 4 metre civarında. Buna karşılık yan taraflarda bıçakla kesilmiş gibi yükselen 200 metreyi bulan yükseltileri manzaranın vahşiliğini anlatmak için yeterli. Bu bölgeden itibaren güneşi görmek derenin çizdiği mendereslere bağlı. Kanyonun kimi yerinde yürünür kimi yerinde tırmanılır. Bazen de 1,5 metreyi geçen serin sulardan yüzülerek geçilir. Kanyonun 1,5 metre genişliğindeki en dar yerinde gökyüzü görülmez olur. Çünkü 25 metre yükseklikte büyük bir kaya kütlesi yukarıdan düşerek kanyon arasına sıkışıp kalmıştır. En zor iş ise 25 metre yükseklikte yer alan bu kayanın altından yüzerek geçmektir. Bu dar geçitten sonra kayaların yükselişi yavaş yavaş azalır ve sonunda geniş vadilere dönüşerek Çivril ovasına ulaşılır. Dere yatağından yamaçlara tırmanıldığında ise Işıklı Gölü ve Gümüşsu kasabası görülür. Ve kanyon çıkışından sonra 2 saatlik bir yürüyüşle Gümüşsu'ya varılıyor.
AKDAĞ'IN TARİHİ YAPISI: Akdağ, Romalılar döneminde yerleşim birimi olarak kullanılmıştır. Karakaya'da temel kalıntıları, lahit şeklindeki mezarlar ve buralardan çıkarılan paralar, Saraç'ta sur kalıntısı, Küfü'de kuyu, seren, zincir ve kova resmi olan taş anıt Roma döneminden izler taşımaktadır. Ayrıca bu gizemli bölgedeki yel ve su değirmenleri sizleri hayal alemine taşıyacaktır. Şimdi, şehirden uzak bu tabiat ortamı sizleri bekliyor...Kaynaklar:1-Sandıklı Termal Gazetesi (Ağustos-1995)2-Afyon'un Gizli Kalmış Doğa Harikaları (İbrahim Yüksel)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !