CEM KARACA
1967'de askerlik dönüşü Apaşlar grubuna katıldı. Bu grupla Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında Emrah isimli parçalayla ikinci oldular ve doğu-batı müziği sentezinde şarkılar üretmeye çalıştılar. 'Resimdeki Gözyaşları' isimli parçayla büyük başarı elde eden Apaşlar'la Batı Almanya'ya gitti. Apaşlar'la olan beraberliği 1969'un sonlarına kadar sürdü. Grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasında doğan bazı politik anlaşmazlıklar sonucu Cem Karaca ve Apaşlar dağıldı.
Apaşlar'ın basçısı Seyhan Karabay ile birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Bu sırada Almanya'ya giderek Ferdy Klein Orkestrası'yla dört tane 45lik doldurdu. Amacı maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı. İlk 45'likleri 'Dadaloğlu' ile büyük bir başarı elde ettiler. Fakat 1972'de Seyhan Karabay arasındaki tartışmalar nedeniyle Kardaşlar'la yolları ayrıldı. Bu sırada eşi benzeri görülmemiş bir değiş-tokuş meydana geldi. Cem Karaca, Kardaşlar'dan ayrılıp Anadolu rockın güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar da Moğollar'la anlaşamayan Ersen Dinleten'i gruplarına dahil etti.
Üç 45'lik çıkaran Karaca, Moğollar'ın dağılmasıyla kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı Dervişan grubunu kurdu. Dervişan politik rock'ın yanısıra progressive rock'ın Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynadı. Aynı zamanda tam anlamıyla ilk stüdyo albümünü bu grupla çıkardı: 'Yoksulluk Kader Olamaz'. Dervişan'ın dağılmasından sonra Edirdahan isimli grubu kurdu. Yeni albümü 'Safinaz'la eski başarısını elde edemedi. Bu albümden sonra Almanya'ya gitti ve 1987'ye kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemdeki çalışmalarında sık sık gurbet acısı gibi temaları işledi. Bu süre içindeki en iyi albümünü Almanca olarak çıkardı: 'Die Kanaken'. Bu albümde yabancı düşmanlığı, gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işledi. Albümdeki bazı parçaların Türkçesini sonraki albümlerinde kaydetti. 'Die Kanaken' albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili şunlar yazılıydı:
Cem Karaca ülkesi olan Türkiye'de bir rock yıldızı. Ülkesinde 50'ye yakın 45'lik ve LP yayınlayan Karaca'nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981'in ocak ayında Almanya'dayken son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983'te de darbeci generaller onu Türk vatandaşlığından attılar. Almanya'da daha çok Nazım Hikmet'in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca, ilk olarak 1983'ün başlarında Almanca sözlerle ve doğu-batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı. Amacı Türkiye'de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak.
Yurda döndüğü zaman Turgut Özal'ın elini öptüğü iddia edildi ve döneklikle suçlandı. Hem Cem Karaca hem de Özal ailesi bu iddianın gerçek olmadığını ısrarla belirttikleri halde, sanatçı yine de 12 Eylül bozgununa sorumlu arayan eski solcuların günah keçisi olmaktan ve dışlanmaktan kurtulamadı. Bu aydın sapmasını hicvettiği 'Yarım Porsiyon Aydınlık' adlı şarkısında 'hiç bir şey üretemeden sadece eleştirirsiniz' diyerek kırgınlığını dile getirdi. Seksen sonrası dönemde müzik yapımcılarının desteğini alamadan çıkardığı albümler o yıllar büyük ses getirmemesine karşın, yıllar içinde şarkılar değerini buldu. Oh Be, Kahya Yahya, Hep Kahır gibi hit şarkılar bu dönemde çıktı.
Ülkesine yeniden dönüşünden sonra ilk albümünü 1987'de eski arkadaşı Cahit Berkay'la birlikte yaparlar. 'Merhaba Gençler Ve Her Zaman Genç Kalanlar'. Bundan bir sene sonra 1988'de, aranjör Oğuz Abadan'la birlikte 60'lı yılların sonunda yaptığı çalışmalarda da olduğu gibi, orkestrasyona ağırlık vererek, yaylı varyasyonlarının hakim olduğu bir başka çalışmayı gerçekleştirirler: 'Töre'. 1990 ve 1992'de Uğur Dikmen ve Cahit Berkay'la 'Yiyin Efendiler' ve 'Nerde Kalmıştık' albümleriyle biraz da olsa eski günlerine döndü. 1997'de çekilen 'Ağır Roman' filminde seslendirdiği 'Resimdeki Gözyaşları' ile yeniden popüler oldu.
bìyografì
5 Nisan 1945’de Ìstanbul’da dünyaya gelen Cem Karaca, Toto Karaca ve Mehmet Karaca’nin ilk çoçuğudur. Tiyatro ve Müzik ile birlikte iç içe büyüyen Cem Karaca’nin müzik ile ilk tanışması annesinin teyzesi Rosa’nın Cem Karacaya piyano notaları ve piyano nağmeleri öğretmesi ile olmuştur. 14 yaşında Ìzmir’de tatildeyken aşık olduğu kızı etkilemek için Johnny Guitar adlı şarkıyı söyleyen Cem Karaca, annesi Toto Karacay’ı daha çok etkiler. Cem Karaca’nın müziğe olan yatkınlığını gören Toto Karaca, oğlunun müziğe yönelmesinde büyük rol oynamıştır.
Profesyonel müzik hayatının ilk donemlerinde Rock n Roll tarzı çalışmalaryla bilinen Cem Karaca 1963 senesine doğru “Dinamitler” adı altında arkadaşları ile kurduğu grupla sahne almaya başladı. Ayni sene “Dinamilter” grubunun dağılmasının ardından “Bekledikleriniz” ile geri dondü Cem Karaca. Bir iki ay süren “Bekledikleriniz” grubunu Gokçen Kaynatan’ın grubu izledi. Gokçen Kaynatan’ın grubuyla müzik hayatını sürdüren Cem Karaca, gruptan ayrıldıktan sonra bir süre tiyatro ile ilgilendi. Müzikten kopmak istemeyen Cem Karaca 1964 yılında “Cem Karaca – Jaguarlar” grubunu kurdu. 1967 – 1969 yılları arasında Apaslar grubu, Hürriyet gazetesinin düzenlediği altın mikrofon yarışmasında ikinci olarak büyük bir başarıya imza attı. Apsalar’ı Kardaşlar grubu izledi. Kardaşlar Dadaloğlu çalışmasıyla büyük başarı elde etti. Kardaşlar grubundan ayrılan Karaca, Moğollar grubu ile çalışmalarını sürdürdü. Moğollar grubunun dağılması Cem Karaca’nın Dervişan grubunu kurmasına yol açtı.
Grup politik – rock ve progressive rock çalışmalarıyla biliniyordu ve Cem Karaca tam anlamıyla ilk studyo albümü; “Yoksulluk Kader Olamaz”ı Dervişan ile çıkardı. Edirdahan grubunun çalışmaları ardından Almanya’ya gidip 1987 yılına kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Gurbet acısı Cem Karaca’nın bu donemdeki en iyi albümünü almanca dilinde çıkarmasına yol açtı. Yurda geri dondükten sonra 1990 ve 1992 yıllarında Yiyin Efendiler ve Nerede Kalmıştık albümleriyle müzik hayatını sürdürdü. 1997 yılında Ağır Roman’ ın film müziği “Resimdeki Gozyaşları” Cem Karaca’yı yeniden popular yaptı. 1999 yılında “bindik bir alamete…” albümünü çıkaran Cem Karaca, Kahpe Bizans filmi için 3 parça kaydedip filmdede küçük bir rol aldı. 2000’li yıllarda şiir çalışmaları ve Barış Manço’nun grubu Kurtalan Ekspres ile sahne aldı. 8 Şubat 2004 tarihinde, solunum ve kalp yetmezliği nedeniyle Cem Karaca müziğe ve hayata gozlerini yumdu.
İhtarname
Çeken Türk halkı
Çekilen siz, siz, siz!
Konu, bal gibi bilirsiniz
Çöl, çöl, çöl, çöl, çöl, çöl babo
Su yok, yol yok, derman yok
Kum, kum, kum, kum, kum, kum babo
Kum gibi dert var derman yok
Vazgeçtik cennet yolundan
Ölsek yunmaya suyumuz yok... De lan
Biz, biz, biz, biz, biz, biz babo
Daha çokken sizlerden
Dur, dur, dur, dur, dur, dur babo
Gayri yeter etme lan
Kağnılar kaza yapmazlar
Trafikten ölemem ki
Gel efendim gel gel gel
Sultanım ol gel gel gel
Gel efendim gel gel gel
Sultanım ol gel... De lan
Parka
Her aksam o köseye asilirdi o parka
Paltoya para yokki ondan alindi parka
Bir sabah onun sirtinda çikti gitti o parka
Dedenin üç ayliktan alinmisti o parka
Kirli yesil bir renkti eskiceneydi parka
Ust cebi sökülmüstü kullanilmisti parka
Bir sabah onun sirtinda çikti gitti o parka
Parkasiyla vurulmus yatar iken buldular
Dört hain kursun degmis delik desikti parka
Baba eski tornaci gözünü çapak almis
Dede bir bacagini sakaryada birakmis
Ananin gözü yasli umut ona baglamis
Küçük kardesi bu yil siyasal'a gidecek
Paltoya para yokki o da parka giyecek
Ananin gözü yasli delikleri dikecek
Bir sabah onun sirtinda çikti gitti o parka
Parkasiyla vurulmus yatar iken buldular
Dört hain kursun degmis delik desikti parka
Tamirci Çırağı
Gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar
Elleri ak yumuk yumuk ojeli tırnakları
Nerelere gizlesin su avcun nasırları
Otomobili tamire geldi dün bizim tamirhaneye
Görür görmez vurularak başladım ben sevmeye
Ayağında uzun etek dalga saçları
Ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları
Bir romanda okumuştum buna benzer bir şeyi
Cildi parlak kağıt kaplı pahalı bir romandı
Ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
Yine böyle bir durumda tamirci çırağına
Ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
Arkası puslu aynamda taradım saçlarımı
Gelecekti bugün geri arabayı almaya
O romandaki hayali belki gerçek yapmaya
Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
Arabanın kapısını (açtım) açtım girsin içeri
Kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri
Çekti gitti arabayla egzosuna boğuldum
Gözümde tonurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum
Ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları
İşçisin sen işçi kal işçisin sen işçi kal
Resimdeki Göz Yaşları
Birgün belki hayattan
Geçmisteki günlerden
Bir teselli ararsin
Bak o zaman resmime
Gör akan o yaslari
Lay lay lay lay la lay
Lay la la lay la lay
Lay lay lay lay la lay
Benden sana son kalan
Bir küçük resim simdi
Cevap veremez ama
Aglar yalnizligina
Ve iste arta kalan
Bir avuç ani simdi
Koyup da bir basina
Birakip gittin beni
Sen yalniz degilsin
Biliyorum neredesin
Bu üzerdi beni
Yasasaydin ve görseydin
Birgün belki hayattan
Geçmisteki günlerden
Bir teselli ararsin
Bak o zaman resmime
Gör akan o yaslari
Lay lay lay lay la lay
Lay la la lay la lay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder