BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

2 Haziran 2009 Salı

AKŞAM GAZETESİ 26/02/2009 ALINTI

Hilm ve Kerem
Ahmet İnam / Akşam / 26.02.2009
Bakıyorum da, dünya hızla yıpranıyor, eskiyor, kokuşuyor. 'Bilim' ,'akıl' diyenler, bilim ve aklın yobazı olmuş. Ahlaktan söz edenler, ahlakı, kendi küçücük dünyalarının, tazeleyip canlandıramadıkları geleneklerinin aşınmış değerlerini basmakalıp yorumlayarak, yaşamaya çalışıyorlar.Bakıyorum da, yoksulluk, çaresizlik almış başını gidiyor; yoksulluklar kör ümitlerle avutuluyor, çaresizler ya intiharı seçiyor ya çaresizliklerinden keyif almayı ya da ıstırabı.Bakıyorum da, ülkemde insanlar birbirini yiyor iktidar için. Birbirlerine efelenerek, tehditle, küçümseyerek yaklaşıyorlar. Bu topraklarda yaşanan inceliklerden nasibini alamamış, kabalığı, saldırıyı, küfretmeyi cesaret sanan korkak insanlar oldular. Bakıyorum da, suçlamadan, kötülemeden düşüncelerini, görüşlerini anlattıklarında, söylediklerinin hiçbir etkisi olamayacağını sanıyorlar. Bakıyorum da, söyleme biçimlerinin söylediklerinin içeriğine dahil olduğunu bilmiyorlar. Politika sahnesinde kavgacı horozlar gibi birbirlerine saldırıyorlar. Kendini anlatmada her zaman sorunları olan yurdumun insanı, bu dövüşte amigoluk yaparak kendini ifade edebildiğini sanıyor. Masaya yumruk atmanın, 'sert çıkışlar' yapıp, yüksek sesle karşı tarafa ağzına geleni söylemenin kahramanlık olduğunu sanan halkım, içinde yüzyıllardır biriken eziklik duygusunu dışa vurmuş oluyor. Bakıyorum da, okumuş yazmış insanımızın medyanın açtığı konulardan başkasını düşünebilecek gücü kalmamış, merakı da yok. Belli görüşleri ve o görüşleri savunduklarını düşündükleri köşe yazarlarını takım tutar gibi tutmuş, onların eteğine yapışarak yürümeye çalışıyor. Bakıyorum da, güzel halkım, çok kolay dolduruşa geliyor, çabucak inanıyor, inanmak istiyor. Kendisi gibi düşünenleri görmek istiyor etrafında, onlardan sürekli onay bekliyor.Bakıyorum da, halkı yanına aldığını sananlar kendisi gibi düşünen bir grup insanı yanına almaktan başka bir şey yapmıyorlar. Herkes kendi dünyasını başkasının dünyasına giydirmeye çalışıyor: Üstelik bunu demokrasi ve özgürlük adına yapıyor. Birbirini saymasını bilmeyenler birbirlerine 'sayın' diye hitap ediyorlar, sözlerindeki papağanlık, kör ezber, iki yüzlülüklerini gizleyemiyor.Bakıyorum da, ülkemin giderek sayıları artan gençleri, ana dillerini, o dildeki güzelliği anlamaktan yoksun. Dillerini fark edemeyenler, o dille nasıl düşünecekler? O dille dünyaya nasıl seslenecekler? Kendi dilinin bilincine varamamış biri ülkesinin geleneğine, o gelenekteki inceliklere, ondaki hilm ve kereme nasıl varabilir? Hilm, incelik, sevgi, şefkat dolu anlayış, yumuşaklık; keremse gönül zenginliğidir, bir anlamda. Belki bir anlamıyla da Aristoteles'in yüce gönüllülük (megalopüskhia) dediği özelliktir. Hilm sahibi insan, öfkesini yenebilen insandır. Hiddetten, öfkeden arınmış biridir. Hilm olmayınca kerem nasıl olabilir? Kerem, ikramla ilgilidir, cömertliği, güler yüzlülüğü gösterir.Atebetü'l-Hakayık'ında Edib Ahmed B. Mahmud Yüknek” şöyle diyor:Kerem bir bina teg angar hilm ul olYa bustan teg ol hilm kerem al gül olBugünün Türkçesi ile yorumlanırsa, kerem bir bina ise hilm onun temelidir. Hilm bir bahçeye benzer, kerem onun kırmızı gülüdür. Yüzyıllar öncesinden gelen bu ses, kaba, öfkeli insanların kerem sahibi olduklarında temeli çürük bir eve benzeyeceklerini söylemiyor mu?Bakıyorum da, ülkemizin siyasetinde, sanatında, biliminde bile hilm elden gitmiştir. Gözlerini iktidar hırsı bürümüş insanlar, birbirlerine kerem sahibi olduklarını göstermeye çalışıyorlar. 'Hilm'in 'h'sinden nasibini almamış bu insanlar, bir de bizi bütün bir dünya önünde temsil ediyorlar. Biz bu muyuz? Bizi hilm yoksunu bir topluma dönüştürmeye hakları var mı onların? Ekonomik sıkıntı, siyasal kabalıkla birleştiğinde, bu ülke, birbirlerinin boğazına sarılan, bencil, tarihsiz, geleneksiz, ilkesiz, düşünme gücünden yoksun, en ince görünmeye çalışan insanlarının bile bilinç dışındaki Recep İvediklerle yaşadığı, başkalarına gülerken kendilerine gülmeyi bilmediği bir ülke durumuna geliyor.Acaba bu ülke insanı yıllar sonra bu günleri hatırladığında ne düşünecektir? Bakıyorum da, bu ülke çoğunlukla günü birlik yaşıyor, insan olarak sahip oldukları değerlerin ayırtında değiller. Toz duman içinde herkes gözüne kestirdiğini ezmeye çabalıyor. Gelecek umuduyla güçlenecek yaşama sevinci, yerini Batılı anlamda ağır bir melankoliye bırakıyor. Kendine aydın diyen insanlardaki yılgınlık, boşvermişlik, hilm yoksunu sözde kerem sahiplerinin işlerine geliyor.Bu ülke insanlarının ruhlarına kramp girmiş. Yaşadıkları ağır ruh tutulması, bağıra çağıra siyaset yapan çığırtkanlarının gittikçe kabalaşmasına, seslerini gittikçe yükseltmelerine yol açıyor. Ben de tutmuş anlaşılmayacak sözler yazıyorum sevgili okuruma. Şimdi sor bana sevgili okurum, Yunus gibi:Sen 'hilm' dersin hoca, manası ne demektir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !