Toprak
“Bizim için dağlar, göller, ırmaklar,pınarlar,vadiler,ormanlar,mükemmel güzelliklerdir. Kuşlar,böcekler ve hayvanlar yeryüzünü insanoğlunun anlayamayacağı bilgi ile doldurulmuşlardır. Biz doğa aşığıyız. Yeryüzünü, yeryüzüne ait her şeyi sevdik,sevgimiz yaşımızla birlikte büyüdü.Toprağa dokunmak deri için şifadır, yaşlılar ayakkabılarını çıkarıp toprak üzerinde çıplak yürürler.bizim çadırlarımız toprak üzerinde kuruludur. Uçan kuşlar dinlenmek için toprağa gelirler.yaşayan her şey için son durak topraktır. Toprak rahatlatır, kuvvetlendirir, temizler, tedavi eder.İşte bu yüzden yaşlılarımız, yere otururlar.onlar için toprağa oturmak, uzanmak , daha derin düşünmenin, kuvvetli hissetmenin yoludur, böylece hayatın sırlarını daha açık görebilirler. "
Ayakta Duran ayı, Siyu kabilesi.
Kızılderili
“Hayvanlar olmadan insan nedir ki ?Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse, insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecekler. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelir."
Seatte,Suqwamish Duwamish Kabilesi
Hırsızların en büyüğü Al Capone :
" Çocukluğumda Tanrı’ya her gece bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim.Baktım böyle olmuyor,ben de tuttum bir bisiklet çaldım ve geceleri Tanrı’ya beni affetmesi için dua etmeye başladım.”
Korkularımız
*İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor.
*Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
*Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
*Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
*Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
*Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için.
*Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için.
*Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
W. Shakespeare
KardeşimÜnlü Rus yazarı Lev Tolstoy akşam yürüyüşüne çıktığı sırada, yanına son derece zayıf ve halsiz bir dilenci yaklaştı. Tolstoy adamın günlerdir doğru dürüst bir şey yiyemediğini hemen anladı. Durdu ve biraz para çıkarmak için elini cebine götürdü.Ancak, cebinden bir kuruş bile çıkmadı! Tolstoy, adama yardım edemediği için son derece üzülmüştü. Dilencinin yıpranmış kirli ellerini tuttu ve özür dileyen bir ses tonuyla: Beni affet kardeşim; dedi. Yanımda sana verebilecek hiçbir şeyim yok. Dilencinin solgun ve yorgun yüzü birden aydınlandı. Hayır, benden özür dileme dedi dilenci. Sen bana çok büyük bir hediye verdin. Bana 'kardeşim' dedin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder