BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

9 Haziran 2009 Salı

YEZİDİLİK

Yezidilik (Arapça: يزيدية, Farsça:یزیدیان, Kürtçe: Êzidîtî, Êzidîyên)
Ortadoğu kökenli bir dindir. Şeyh Adi tarafından kurumlaştırılmış olan bu dinde inananların çoğunluğu Kürt olup, ağırlıklı olarak Irak'ın Musul kentinde yaşamaktadırlar. Suriye, Türkiye, İran, Gürcistan ve Ermenistan'da da cemaatleri bulunan Yezidiler'in bugünkü toplam sayısının 1,000,000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca başta Almanya ve İsveç olmak üzere Avrupa ülkelerinde de birçok göçmen Yezidi yaşamaktadır. 1970'li yıllara kadar özellikle Urfa-Viranşehir'de yoğun olarak yaşayan ve sayıları 80.000'i bulan Türkiye Yezidileri, 1980'lerle beraber yurtdışına göç etmeye başlamışlardır. 1985 yılında 23.000'e inen sayıları, 2007 yılında 377'ye kadar (Urfa'da 243, Batman'da 72, Mardin'de 51, Diyarbakır'da 11 kişi) gerilemiştir. Türkiye Yezidilerinin büyük bir kısmı bugün Almanya'da yaşamaktadır, Avrupa Parlamentosu üyesi Feleknas Uca bunlardan biridir.
Din
Yezidilik'n önceki ilahi dinlerde anlatılan, Düşmüş meleğin, yaratıcının buyruğuna rağmen insan karşısında eğilmeyip saygı göstermemesi, onun aslında ne kadar asil olduğunun tüm evrene ispatıdır ve yaratıcı tarafından sınanmıştır. İşte bu sınavı başarı ile verip tüm insanlığın ve dünya işlerinin başına geçme hakkını kazanmıştır diye düşünülür. Ancak burada düşmüş meleğin sahip olduğu özellikler diğer dinlerden farklıdır. Yezidilikte tanrı dünyanın sadece yaratıcısıdır, ancak sürdürücüsü değildir. Tanrısal iradenin vücut bulması için Düşmüş melek bir nevi aracılık rolü üstlenmiştir. Düşmüş melek olan Melek Tavus (Kürtçe: Tawûsê Melek, Melekê Tavis) olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir. Tanrı özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez. Aksine ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana, Tavus'a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. Bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus'tur. Ahiret inancı gibi sonradan hesap verilecek bir yerin varlığı söz konusu değildir. İnsanın inanışına ve yaşayışına göre dünya cennete de cehenneme de dönüşebilir. Melek Tavus bütün bu işlerin denetleyicisi ve tanrının bu dünyadaki gölgesidir. Ayrıca Yezidilik'teki Melek Tavus incancı ile eski Zerdüştlük ve Mitraizm'den etkilenmiştir. Günümüzde, Yezidiler oldukça kapalı ve geleneklerine bağlı olarak kültürlerini devam ettirmektedirler.
Yezidilerde Yaradılış
19.yüzyılın sonlarında Mardin'li Yezidiler
Başlangıçta Tanrı Azda kendi ateşinden Melek Tavus'u yaratır ve ona evreni ve insanı yaratma görevini verir. Bununla birlikte yaradılış işinde Tavus'a yardımcı olacak altı melek daha yaratır. Bunun üzerine Melek Tavus, Azda'nın verdiği buyruk doğrultusunda ve yine Azda'dan aldığı bir toz ile Erkek ile Kadın'ı, ve evreni yaratır. Ayrıca ayak işlerini görmesi için de dört tane de cin. Daha sonra Melek Tavus yarattığı bu iki insanı takdim etmek üzere Azda'nın yanına gider ve Azda Melek Tavus'a "Bundan sonra bu iki insana tabi olacaksın" der. Bunun üzerine Melek Tavus "Bu iki insanı yaratan yoktan vareden benim niçin onlara tabi olayım ben sadece beni yaratan sana tabi olur, sana ibadet ederim" der. Bu ilk iki insandan toplam 80 çocuk dünyaya gelir. Daha sonra bu ilk iki insan, ideal insan konuda anlaşmazlığa düşerek kavgaya tutuşurlar ve sınavdan geçirilmelerine karar verilir. Her ikisi de bir küpe ruhlarını, düşüncelerini doldururlar ve ağzını kapatırlar. 40 gün sonra Erkek olanın küpünden Şahid bin Car adında güzel bir genç çıkar. Kadınınkinden ise sürüngenler, akrepler, çıyanlar. Adam Şahid bin Car'ı o kadar sever ki diğer 80 çocuğuyla artık ilgilenmez olur. Bu da kadın ve 80 çocuğu arasında kıskançlık ve nefrete neden olur. Karar verirler Şahid bin Car öldürülecektir. Kadın bir parola belirler ve suikastın yapılacağını bu parolayla bildireceğini söyler. Ancak her şeyi bilen ve duyan Melek Tavus'u hesaba katmamıştır Melek Tavus, yarattığı dört cine emir verir ve cinler gece olunca bu 80 çocuğun ağızlarına üflerler. Uyandıklarında 80'i de farklı dil konuşmaktadırlar. Bu sebeple annelerinin söylediği parolayı da anlayamazlar Şahid bin Car böylelikle Melek Tavus'un sayesinde kurtulur. Daha sonra Şahid bin Car'a dişi bir melek gönderilir ve bundan olan çocuklar Yezidilerin atalarını oluşturur, diğer 80Çocuktan dünyaya gelenlerse diğer insanları oluştururlar. Yezidilikte İnanışlar Yezidiler kendilerine "Azday Halkı" adını verirler. İnançları arasında. Dünya sonsuzdur, dünyayı yaratan tanrı onu asla yıkmaz. Doğanın korunması ve doğaya saygıyı benimserler. Günde üç defa güneşe dönerek ibadet edilir. Çarşamba gününü dinlenme günü olarak kabul ederler çünkü, Melek Tavus'un yaratıldığı gün, İlk iki insanın yaratıldığı gün ve Şahid bin Car'ın meydana geldiği gündür çarşamba. Sonradan Yezidi olmaya izin verilmez. Şeytan'ın adını telaffuz etmek haramdır Şeytan'ın adını anımsatan kelimeleri anmak (Kitan, Şar, Şat, mel'un, na'l) haramdır. Yezidiler'in Kutsal Kitapları Yezidiler'in iki kutsal kitabı olduğu ortaya atılmış; 1. Meshaf Reş (Kürtçe: Mishefa Reş, 'Kara Kitap'): 15. yy da yazıldığı ortaya atılmış olan ve Yezidiler'in mitolojisini anlatan bir eser. Ayrıca kitabın sonunda Yezidiler'in yapmalarının yasak olduğu şeyler bildirilir. 2. Kitab el Celve (Kürtçe: Kitêbê Cilwe, 'Tanrısal İzahatlar'): Daha geniş bir zaman diliminde yazılmış, Yezidiler'i bilgilendiren bir kitaptır. Bu kitabın içide bu kitabın sadece Yezidiler tarafından okunması gerektiği ve yabancıların eline geçmemesi gerektiği söylenir. Beş bölümden oluşur. Birinci Bölüm:
Melek Tavus'un ezeli oluşu, ve sıfatları. Diğer dinlerin artık hükümsüz oluşu ve kitaplarının geçerlililiğini yitirmiş olduğu. İkinci Bölüm:
Ödül ve Ceza, Reenkarnasyon. Üçüncü Bölüm:
Herşeyin Melek Tavus'un denetiminde olduğunu anlatan bölüm. Dördüncü Bölüm:
Mevsimler, yasalar ile ilgili bilgiler ve yabancı inançlara kapılmamak gerektiğine dair uyarılar. Beşinci Bölüm:
Kendisini simgeleyen kavramlara saygılı olmayı buyuran bölüm. Bugün çağdaş dilbilimciler bu eserlerin aslında Yezidilerin kutsal kitabı olmadığını kabul ederler ve yukarıda geçen iki eserin de eski çağlara dayanmadığı kanıtlanmıştır. Bunun en büyük sebebi Yezidiliğin büyük ölçüde sözlü bir edebî geleneğe dayanmasıdır; bu sebeple büyük İbrahimî dinlerdeki gibi bir yazılı kutsal metin mevcut değildir. Bununla birlikte son zamanlarda Yezidiler ritüellerde kullandıkları şarkılar gibi çeşitli dinî sözlü edebiyatı yazılı forma geçirmeye ve basmaya başlamışlardır.
Meshaf-ur Reş: Diğer adlarıyla Kitab-el Esvad, Kara Kitap.
Yezidilik'de Kitab el Celve ile birlikte kutsal sayılan iki kitaptan biri. 15. yy da yazıldığı tahmin edilen bu kitap, Yezidiler'in kutsal kitabıdır. "Kara Kitap" olarak da adlandırılır. Kürtçesi Mishefa Reş'tir. Yezidilik inancına göre, Tanrı Siyah Dağ'a indiğinde Siyah Kitap doğmuştur. Yezidi kutsal kitapları Kürtçe'nin Kurmançi şivesinde yazılmıştır. Kara Kitap, Kitab-ül Cilve'den daha uzundur ve bölümlere ayrılmamıştır. İlk yarısı yaratım süreci hakkında bilgi vermektedir. Beyaz İnci ve Melek-i Tavus ilk önce yaratılmıştır. Yasak meyvenin yerine buğday geçer. Havva, Adem cennetten kovulduktan sonra yaratılmıştır. Melek-i Tavus Adem'e secde etmez ve böylece Allah'ın yaptığı sınavı kazanır. Asaletini ispatlamıştır. Lanetlenmek yerine ödüllendirilir ve yaratımı Allah tarafından yapılmış olan Evren'in sürdürülmesi görevi kendine verilir. Meshaf-ur Reş'in ilerleyen bölümlerinde Yezidi olan bazı kralların adlarından bahsedilir. Daha sonra bazı yemek tabuları (marul, kabak v.b.), kişisel temizlikle ilgili bazı kısıtlamalar ve sözel tabular, yani söylenmemesi gereken sözler sıralanır. Kitabın final bölümünde ilkinden farklı olan başka bir yaratım hikâyesi daha vardır. Yezidi Kara Kitap'ının orijinali Qasr'tz-Din köyünde bulunmaktadır.
Kitab el Celve: Tanrısal Açıklamalar. Yezidilik'de Meshaf Reş ile birlikte kutsal sayılan iki kitaptan biri. Kitab el Celve Meshaf Reş'e göre çok daha geniş bir zaman diliminde yazılmış, Yezidiler'i tanrısal konularda bilgilendiren bir kitaptır. Bu kitabın içide bu kitabın sadece Yezidiler tarafından okunması gerektiği ve yabancıların eline geçmemesi gerektiği bildirilmiştir. Beş bölümden oluşur.
2.ARAŞTIRMA
Namaz Namaz (İbadet) Yezidilerde yılda bir kez Laleş'te Şeyh Adiy'in türbesine yapılan hac esnasında gerçekleştirilen toplu ibadetin haricinde toplu ibadet etme yoktur.Namaz, sabah ve aksam kılınır. Namazdan önce eller ve yüz yıkanır. Sabah namazı için dışarıya çıkılarak güneşin sarılığı belirgin olduğunda güneşe karşı ayakta durulup üç defa eğilmek (rükua varmak) suretiyle dua okunur. Aksam namazında da yine dışarıda güneşe karşı durularak dua okunur. Yezidiler ibadetlerini kimsenin görmesini istemezler. Bir yezidi ibadet ederken başka dinden biri görürse rükua varmaz ve sadece acunun içini güneş ışığına tuttuktan sonra elini ağzına götürüp öper. Oruç Yezidilerde Oruç Yezidilerde genel ve özel olmak üzere iki tür oruç vardır: 1. Genel Oruç Eylül ayinin 3 ile 5 inci günleri arasında tutulan bu oruca Yezit orucu da denilmektedir. Ayrıca Hızır İlyas için üç gün oruç tutmak da Yezidi geleneklerindendir. Yezidi inancına göre, Allah üç gün oruç tutulmasını emretmiştir. Bu inanca göre kutsal kitaplarında oruçla ilgili yazılan üç gün kelimesini yabancılar yanlış olarak yani otuz seklinde anlamışlardır. Yezidiler tutulan üç günlük orucun otuz olarak kabul olunacağına inanırlar.Sabahleyin güneşin sarılığı ile başlayan ve aksam gün battıktan sonra sona eren oruçta yemek içmek yasaktır. 2. Özel Oruç Yalnızca din adamlarına özgü olan özel oruç, Aralık ayında 20, Temmuz ayında 20 ve 15-20 Eylül tarihleri arasında Şeyh Adiy'in türbesine yapılan ziyaretin ardından da 40 gün olmak üzere toplam 80 gün tutulur.Yezidiler iftar sofrasında şarap bulundururlar. Zekat Yezidilerde zekat müritlerin gelirlerinin % 10'u şeyhlere, % 5 pîre ve % 2.5'ini fakire vermekten oluşur Hac 15-20 Eylül tarihleri arasında Irak'ta bulunan Şeyh Adiy'in mabedine yapılan hac, Yezidiler için yapılması şart olan dini ve milli bir vazifedir. Şeyh Adiy'in sandukasını üç kez tavaf edip kaideye yüz süren her Yezidi, hacı olmuş sayılır.Şeyh Adiy'in sandukasını üç kez tavaf edip kaideye yüz süren her Yezidi, hacı olmuş sayılır. Şeyh Adiy'in Laleş Vadisi'ndeki dağın eteğinde olan mabedine Sırat Köprüsü denilen bir köprüden geçerek giden Yezidiler, kaynağı mabette bulunan zemzem adını verdikleri su ile çocuklarını vaftiz ederler. Bu hac merasimi; nehirlerde yıkanma, sancakların yıkanıp vaftiz edilmesi, rahiplerin dansları, mukaddes kabul edilen mezarlara kandil yakılması, kurban edilen bir öküzün etinin dağıtılması, özel yapılmış yemeklerin yenmesiyle kutlanır. Ayrıca bu hac sırasında saygı gösterilen ve şahıs isimleri verilen dut ağaçları ziyaret edilir. Çevreden tek ağaç dalı kesmek bile günahtır. Kutsal vadinin hiçbir yerinde ayakkabıyla dolaşılmaz; kadınla cinsel ilişki kurulmaz ve içki içilmez Duaları Yezidilerin güneş doğarken ve batarken ona doğru yönelerek dua okuma adetleri, güneşe ve aya taptıklarına dair yanlış bir telakkiye sebep olmuştur. Gerçekte bu duanın nedeni Yezidilerce Tanrı (Melek Tavus)'nın, "Ay ve karanlığın", ve "Güneş ve aydınlığın" efendisi olarak kabul edilmesidir. Yezidi duaları dört tanedir.Bunlar ; 1. Sabah duası, 2. Evger duası: Bu da sabahları okunur, 3. Güneş batisi duası: Buna güneş duası da denir. 4. Aksam duası: Buna şahadet duası da denir. Yatağa yatınca okunur. Bu dua Melek Tavus'a yapılıp yedi meleğe hitap edilir. Tatil ve Bayramlar Bayramlar Yezidi kutsal kitabına göre, Cumartesi dinlenme günüdür. Yezidilerin önem verdikleri dört dini bayramları vardı 1. Sar-i Sal (Yeni yıl) Bayramı Sarsali, Sarsaliya da dedikleri bu bayram Nisan ayinin ilk Çarşamba günü kutlanır. Bugün meleklerin gece boyunca bereket dağıttıklarına inanılır. Yezidilerin yaşadıkları her köyde ve yerleşim birimlerinde kutlanan bu bayramın ön hazırlığı olarak aile mezarları ziyaret edilerek mezar taslarının üzerine yolu oradan geçenlerin yemesi için, içinde kuru üzüm, yumurta, kuru incir ve çeşitli çöreklerin bulunduğu tepsiler konur. 2. Yaz Bayramı (Çesna Havini) Temmuz'un 18 ile 21'i arasında Irak 'ın Lalis bölgesinde kutlanan bu bayrama Şeyh Adiy bayramı, kırk gün bayramı da denir. Yaz orucunun tamamlandığı günün ertesinde baslar. 3. Cemaat Bayramı Şeyh Adiy'in bir araya getirdiği ilk cemaatin anısına 6-13 Ekim tarihleri arasında kutlanan bu bayrama katılmak Yezidi inancına göre hac farizası sayılır ve her Yezidi için bir borçtur. 4. Doğum Bayramı Yezidilerin dördüncü bayramı herkesin üç gün oruç tutarak karşıladığı 1 Aralık sabahı başlayıp aksamı biten Halife Yezid'in doğum günü olarak anılan bayramdır. Yezidiler Ayrıca Müslüman ve Hıristiyan komşularıyla birlikte onların Hıdırellez ve Aziz Sergius Yortusu gibi bayram ve yortulara da katılırlar. Yezidilerde geleneksel bir biçimde 21 Mart'ta kutlanan Nevruz Bayramı dini olmaktan çok folklorik bir nitelik taşır. Ahret Kardeşliği Her Yezidi'nin bir ahiren kardeşi ile bir ahiren bacısı olması mecburidir. Ahiren kardeşliği her defasında el öpmeyi ve ölümde yardım etmeyi emreder. Vaftiz Yezidi çocukları doğduktan 40 gün sonra bazı yerlerde de doğumun ilk haftasında Pirler tarafından Şeyh Adiy'in mabedindeki zemzem suyuna üç defa daldırılmak suretiyle vaftiz edilirler. Laleş'in dışında yasayan Yezidiler için kavvallar tarafından getirilen vaftiz suyu kullanılır. Sünnet ve Kirvelik Çocuk vaftiz edildikten bir hafta sonra vaftizi yapan Şeyh veya Pir tarafından sünnet edilir. Bu adete, Kuzey Irak'ta "karif" denilmekte ve Yezidi çocuğu komşu veya dost bir Müslüman kirvenin dizine yatırılarak sünnet işlemi gerçekleştirilmektedir. Kirveliğin Yezidilerde çok önemli bir yeri vardır. Başka dinden olanların kirve yapılması ile o dinin mensuplarıyla dostluk köprüsü oluşturulmakta, muhtemel düşmanlıklar önlenmektedir. . Ölüm ve Cenaze Töreni Yezidiler birinin vefatında ölünün kıymetli elbiselerini bir ağaç parçasına giydirip, kokular sürüp süsledikten sonra etrafında dönerler. Bu arada ölünün iyiliklerinden bahsedip ağlayarak dövünürler. Bu tören, üç gün devam eder. Ölen Yezidi, yüksek sesle salavat getirilerek ahiren kardeşinin huzurunda Yezidi şeyhi tarafından yıkanır. Ölünün ağzına, kulaklarına, gözlerine ve kalbinin üzerine Şeyh Adiy'in türbesinin toprağından yapılmış çamur sürülerek kolları çapraz vaziyette, bası doğu istikametinde gömülür. Ölümün 3, 7 ve 40. günleri ile yıl dönümlerinde anma törenleri düzenlenir, Yezidi yoksullarına yiyecekler ve sadaka verilir. Ölümünden sonra bir din adamı veya bir koçak tarafından görülen rüyanın yorumu yapılarak ölenin ruhunun yeniden doğması meselesi çözülmeye çalışılır. Yezidilerin ölü gömüldükten sonra mezar başında ölüye hitaben yaptıkları telkin duası çok ilginçtir. Yezidilerin telkin duası su şekildedir: "Ey ölü kişi! Gelecektir üzerine Münker ve Nekir melekleri! Sana soracaklar: hangi dindensin? Sen, de ki ben Ezidiyim (Yezidiyim). Şeyhim, Şeyh Adiy'dir." RUHANİ YAPI Yezidiler, müritler ve ruhaniler olmak üzere iki toplumdan oluşmuştur. 1. Müritler Yezidi toplumunun en büyük kastini oluştururlar. Her Yezidi, her gün elini öpmek, yanında şarapla orucunu bozmak, hacla ilgili her türlü hizmetini yerine getirmek mecburiyetinde olduğu bir şeyh ya da pirin mürididir. Köylerde çiftçilik ve hayvancılıkla uğrasan müritlerin görevleri kendi üstlerindeki sınıflara hizmet etmek ve vergi vermektir. 2. Ruhaniler (Ruhan, Kahane, Rahip) Bunlara olağanüstü saygı gösterilir. bazı hallerde ruhanilik irsi olarak kadınlara da geçebilmektedir. Ruhaniler (Rahip) aşağıdaki altı sınıfa ayrılmışlardır: a. Şeyhler Şeyh Adiy'in müritlerinden veya kardeşlerinin soyundan olmaları gerekir. Beyaz bir elbise giyip, siyah bir sarık sararlar; evleri Yezidiler için mabet olarak kabul edilir. Okuma-yazma isleriyle uğraşırlar, cenaze törenlerini yönetirler. Oruçta, bayramlarda, evlenmelerde ve sünnet merasimlerinde de görev yaparlar. b Pirler Şeyhlerden sonra Yezidilere yol gösteren yaslı ruhanilerdir. Elbiseleri siyah olup baslarına siyah veya kırmızı tüylü sarık takarlar. Hacca gelenlerin yiyecek, içecek ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması bunların görevi olup dini törenlerin düzenlenmesinde şeyhlere yardım ederler. Şeyhler ve pirler, dokunulmazlık haklarına sahip ruhani reislerdir. Vazifeleri, müritlerini ve cemaatlerini kötülükten uzak tutmaktır. Bayram günlerinde, oruçlarda, evlenme ve ölümlerde, vaftiz, sünnet ve hastalıkların tedavisindeki dini görevleri yerine getirirler. c. Fakirler veya Karabaşlar Sadaka ile dünyevi zevklerden kaçınan Fakirler, aileler arasında arabulucu ve barışı sağlayıcı olarak Yezidi toplumunda görev yaparlar. d. Kavvallar Bunlar Şeyh Adiy bin Musafir'in türbesi civarında oturan görevlilerdir.Dini bayramlarda ve dinsel törenlerde ilahiler söyleyip çalgı çalarak ruhanilere hizmet ederler. Kavvallar, Yezidiler arasında birliği sağlamak, imanı kuvvetlendirmek ve köy halkının verdiği zekatı toplamak amacıyla Yezidi sancakları (Melek Tavus'un heykeli) ile yılda bir defa köyleri dolaşırlar. e. Kuçekler Irak 'ın Laleş bölgesinde oturan Kuçeklerin sayıları azdır. Şeyh Adiy'in türbesinde hizmet ederler. Kavvallara yardımcı olarak köylere gezilerde, sancakları (Melek Tavus heykeli) taşırlar. f. Çömezler (Avhan veya Avanlar) Ruhanilerin en alt tabakasını oluşturur. Şeyh Adiy'in türbesinin bakim ve temizliğinden sorumludurlar. Dini yapının hiyerarşik zirvesinde biri Sayh Nasir olarak adlandırılan dini, diğeri de Mirza-Beg veya Amir al-Umara denilen dünyevi islere bakan iki reis bulunur. Sayh Nasir en üstün (Mir-i Sayhan) şeyh olup en yüksek manevi makamı temsil eder. Mukaddes yazıları en iyi onun bildiğine, tefsirlerinde hiç yanılmayacağına inanılan Sayh Nasir'in evi, Şeyh Adiy'den sonra Yezidilerce en kutsal yer sayılır. Yezidilere, Yezidilikten çıkarma cezası yalnızca Sayh Nasir tarafından verilir. Mirza-Beg, Yezidilerin emiri olup en yüksek siyasi makamı temsil eder. Bütün dünyevi islerde verdiği kararlar kesindir. Yezidi halkını, dışarıda temsil etme yetkisine sahiptir. Yezidilerde emirlik, babadan oğla geçmektedir Sancak Sancak (Sincak , Sencik, Cem-i Sanacık) Yezidilik en açık ifadesini, horoz seklinde pirinç, bakir veya tunçtan yapılmış "sancak"ta bulur. Yezidilerin elinde sancak adıyla anılan yedi adet tavus heykeli bulunmaktadır. Bu sancaklar, Yezidilerin yeryüzündeki dağılım bölgelerini simgelemektedir. Dini makamda oturan şeyhe ilahi bir kudret bahsettiğine inanılan sancaklar, Tavushane denilen özel ve güvenli bir yerde muhafaza edilir. Kavval ve Kuçek adı verilen Yezidi din adamları tarafından her yıl Yezidi köylerinde dolaştırılan bu sancakların kutsama töreni sırasında alttan başlamak üzere sırayla önce heykelin boğumları, sonra zemzem suyunun bulunduğu bakır ibrik öpülmektedir. Yezidilerin Yedi Meleği ve Melek Tavus Yezidilerin kutsal kitabi Mushaf-i Res'te evrenin yaratılısının anlatıldığı bölümde, önce bir inci tanesi olarak evrenin bilahare de yedi günde yedi meleklerin yaratıldığı ifade edilmektedir. Buna göre, ilk yaratılan Azrail isimli Melek-Tanrı 'ydı; diğer adı Melek Tavus yani ateşten olma Şeytan'dı. Yedi meleğin en ulusu Oydu. Ve Pazartesi Derdail yaratıldı. (Bu meleğin ruhunu Yezidi ulularından Şeyh Hasal-al Basri temsil eder.) Salı, İsrafil oldu ve vekaletini Yezidi ulularından Şeyh Şemseddin'e verdi. Çarşamba, melek Mikail yaratıldı ve Sucedettin kılığında göründü. Perşembe, Semail oluştu ve Şerafettin oldu. Cuma, Cebrail yaratıldı ve Nusreddin olarak görüldü. Cumartesi yaratılan Nurail (Turail) ise Fahrettin evliya kılığında insanlar arasında dolaştı. Yezidilerde kötülük tanrısı (şeytan) yerine ikame edilen melaikeler kralı Melek Tavus'un apayrı bir yeri vardır. Yezidiler, şeytan'ın yerine ikame ettikleri Melek Tavus'a tanrısal nitelikler atfettikleri için "Şeytana tapanlar" olarak nitelendirilmişlerdir. Oysa onların inancına göre, dünyayı yaratan Tanrı'nın cezalandırdığı şeytan, cehennemde kaldığı 7 bin yıl boyunca tövbe göz yaslarıyla doldurduğu 7 testi ile cehennem ateşini söndürmüş; Tanrı tarafından bağışlanmış ve meleklerin önderi olmuştur. Artık Melek Tavus, Tanrı 'nın yarattığı dünyanın koruyucusu, yöneticisi ve Tanrı iradesinin yürütücüsü niteliklerini kazanmıştır. Zemzem Suyu Laleş vadisinde bir kayadan çıkan su, Şeyh Adiy'in türbesinin eşiğinin altından geçer geçmez kutsallaşarak havuzumsu taç çukurda birikip zemzem adını alır. Zemzem suyunun akıp gittiği yere çıplak ayakla yaklaşan Yezidiler, el ve yüzlerini yıkamak suretiyle kendilerini vaftiz edilip kutsanmış saymaktadırlar. MUKADDES KİTAPLARI Yezidilerin Kitab-al Cilva (Kitab-i Celve) ve Mashâf-i Res (Mushâf-i Res- Kara Kitap) olmak üzere iki mukaddes kitabı vardır.Kitapların yazım dili kürtçedir. Kitab-al Cilva (Kitab-i Celve) Melek Tavus tarafından Yezidilerin kurtuluşu için "Tecelli Vahiy kitabi" olup beş bölümden ibarettir. Bu bölümlerden, 1 incisinde, Melek Tavus'un vazifesinin insanları ıslah ve onlara yardımcı olduğu, 2 incisinde, Melek Tavus'un insanları istediği şekilde cezalandırıp, mükafatlandırdığı, arzın altına ve üstüne hükmettiği ifade edilmektedir. 3 üncüsünde, Kainattaki bütün mahlukatların, Melek Tavus'un hakimiyeti altında olduğu, 4 üncüsünde, Melek Tavus'un haklarını başka ilahlara vermeyeceğini, Müslüman, Yahudi ve Hıristiyanların onun inançlarından kendilerine uygun düşenleri alıp, diğerlerini bozduğu, 5 incisinde ise, şahsına ve resmine saygıda bulunulmasını ve inançları ile eşyasının olduğu gibi korunması emredilmektedir. Şimdi her bölümün orijinal metinlerinden kısa örnekler sunalım. Birinci Bölüm Ben ki vardım, varım, sonsuza dek var olacağım; tüm yaratılmışlara hükmüm geçer, tüm olaylar ve benim erkim altındaki varlıklarla ilgili her şey, benim buyruğumla olur. Kim bana inanır da gereksindiğinde beni çağırırsa, ben hemen onun yanındayım, benim var olmadığım hiçbir yer düşünülemez. Beni benimsemeyen kimselerin, kendi isteklerine uygun olmadığı için kötülük diye nitelendirdikleri tüm olaylar, benim istediğimle olur. Her çağın bir Yönetici Vekili vardır, onu ben seçerim. Her kuşakla birlikte, bu Dünya' nin Başkanı da değişir; Başkanlar sırayla gelirler, kendi dönemleriyle ilgili görevlerini yerine getirirler. Yaratılıştan kazanılan özelliklerin değerleriyle orantılı olarak, suçları bağışlarım. Kim ki bana karşı çıkar, acılar ondan eksik edilmeyecektir. Başka hiçbir Tanrı, benim islerime ve yaptıklarıma karışamaz : Ben neye karar verirsem, o olur; Yabancıların ellerinde bulunan kutsal kitaplar, peygamberler ve havariler tarafından yazılmış olsalar bile, artık geçersizdirler, isyancı bir nitelik kazanmışlardır, bozulmuşlardır; bunlar birbirlerini yalanlamakta ve geçersiz kılmaktadırlar. Doğru olanla yanlış olan arasındaki ayırım, yaşanılan çağın koşullarına göre yapılacaktır. Bana inananlara verdiğim sözleri yerine getireceğim; belirli dönemler için yetkilerimi devrettiğim akilli ve sevgili Vekillerimin yargılarına göre, kullarımla aramdaki sözleşmeye uyacağım ya da uymayacağım. Olayların gelişimini dikkate alırım; içinde bulunulan zamanda yararlı olan neyse, onu uygularım. Benim eğitmenliğimi kabul edenleri yönlendirir, eğitirim ; onlar, bana uymakla, ruhun duyacağı sevinç ve zevklerin en büyüğüne kavuşurlar. İkinci Bölüm Çok iyi bildiğim tüm yöntemlerle, ademoğullarını ödüllendirir ve cezalandırırım. Yeryüzünde, üstünde ve altında ne varsa, benim denetimimdedir. Öbür ırklara yardım etmeyi üstlenmem, onlara iyilik yapmaktan uzak da durmam, hele benim seçilmiş topluluğumdan ve bana uysallıkla hizmet edenlerden bunu hiç esirgemem. Sınadığım insanlara etkin denetim yetkisi veririm; bu insanlar, benim irademe uygun olarak, belirli durumlarda, bana inanıp öğütlerimi tutanlara yardım ederler. Alan da benim, veren de; zengin eden, fakir eden de; mutlu kılan, mutsuz kılan da; bütün bunlar, çevre koşullarına ve zamana uygun biçimde gerçekleşir benim islerime karışmak ve herhangi bir insani denetimimden çıkarmak hakkına ve yetkisine sahip hiçbir güç yoktur. Bana engel olmaya çalışanların üzerine acılarla hastalıklar yağdırırım. Kim benim buyruklarıma uyarsa, öbür insanlar gibi ölmez. Bu düşük dünyada hiç kimsenin, kendisi için belirlediğim süreden fazla kalmasına dayanamam; ama istersem, onu bu dünyaya iki kez, üç kez ya da daha fazla geri gönderirim, ruhunu başka bir bedenin içine sokarak; bu, evrensel bir yasadır. Üçüncü Bölüm Ben, kitap göndermeksizin yönlendiririm, dostlarıma ve benim öğrettiklerimi benimseyenlere, doğru yolu, gizli araçlarla gösteririm, uyulmasını istediğim kurallar, bunaltıcı değildir, zamana ve koşullara göre saptanmıştır. Yasalarıma karşı çıkanları öbür dünyalarda cezalandırırım. Ademoğulları, yapılması istenen şeyleri bilmezler, bu yüzden sık sık yanlışlığa düşerler. Yeryüzündeki ve gökteki hayvanlar, denizdeki balıklar, hepsi benim yönetim ve denetimim altındadırlar. Dünyanın bağrındaki gizli hazineler ve başka şeyler, benim bilgimin içindedir. Onların tek tek bulunup alınmasına olanak sağlarım. Bunlara sahip olacak kimselere ve benden zamanında dilekte bulunanlara gizli işaretlerimi, mucizelerimi gösteririm. Bana ve izleyicilerime karşı yabancıların göstereceği düşmanlık ve direnme, ancak kendilerine zarar verir, çünkü bilmezler ki güç ve zenginlik benim ellerimdedir ve bunları ben, âdemoğullarından hak edenlere veririm. Dünyaların yönetimi, çağların arka arkaya gidisi, vekillerimin her çağda değişmesi, sonsuza dek benim yetkimdedir. Her kim oraya dürüstçe yürümezse, ben, kendim belirleyeceğim bir zamanda onu cezalandıracağım ve başladığı yere geri göndereceğim. Dördüncü Bölüm Mevsimler dört tanedir, unsurları da (Dört unsur = Adem' in bedenini oluşturan toprak, hava, ateş, su) dört tanedir; bunları ben, yarattıklarımın, gereksinimlerini gidermeleri için bağışladım. Yabancıların kutsal kitapları, ancak benim yasalarıma uygun oldukları, karşı çıkmadıkları ölçüde tarafımdan kabul görürler; yine de bunlar, çoğunlukla saptırılmışlardır. Üç tanesi bana karşıdır ve ben, üç addan nefret ederim. Benim gizlerimi açığa vurmayanlar için, ödüllendirme konusundaki sözümü tutacağım. Benim uğruma acı çekmeye katlananları, kuşku duyulmasın ki, dünyalardan birinde ödüllendireceğim. Benim yolumdan gidenler, kendilerine düşman olanlara ve yabancılara karşı, cemaat hâlinde yaşasınlar. Ey siz, benim yasalarıma uyanlar, benim tarafımdan iletilmeyen düşünceleri kafanıza sokmayın. Yabancıların yaptığı gibi sakin adimi ya da bana yakıştırılan adları ağzınıza almayın, yoksa günaha girersiniz; çünkü bu konular, sizin kavrayışınızın,üzerindedir. Beşinci Bölüm Beni simgeleyen şeylere ve resimlere saygılarınızı sunun; çünkü onlar size, benim yasalarıma aykırı olan davranışlarınızı anımsatacaktır. Yardımcılarımın buyruklarına uyun, sözlerine kulak verin ki benden aldıkları öte dünya bilgisini size iletsinler. Mashaf-i Reş (Mushaf-i Res-Kara Kitap) Yaratılış nazariyelerinin anlatıldığı yeryüzüne ait bir kitap olup Yezidilere dair geçmişteki olaylar ile Yezidilik adabını içerir. Ayrıca Kara Kitap'ta renkler ve yiyeceklerle ilgili bazı yasaklar da yer almıştır. Şimdi Mashaf-i Reş 'ten bir bölüm sunalım; Başlangıçta Tanrı, kendi yüce özünden Beyaz İnci' yi yarattı ve bir kus yarattı ki adi Anfar' di. Ve inci' yi onun sırtına koydu, ve orada kırk bin yıl oturdu. İlk gün, yani pazar günü, Azazil adlı meleği yarattı; işte o, hepsinin başkanı olanı Ta'us Melek (Tavus kuşsu Melek)' tir. Pazartesi günü Tanrı, Darda' il adlı meleği yarattı ki o, Şeyh Hasan' dir. Salı günü, Israfil' i yarattı ki, Şeyh Şams' dır. Çarşamba günü, Cebra' il adlı meleği yarattı; o da Abu Bekr' dir. Perşembe günü, Azrail' i yarattı ki, Saacadin' dir. Cuma günü, Semna' il aldı meleği yarattı; o da Nasir' ud - Dindir. Cumartesi günü, Nura' il adlı meleği yarattı, ki o [. .] Melek Ta' us (Melek Tavus)' u onların başkanı yaptı. Ondan sonra Tanrı, yedi göğü, Yeryüzünü, ve güneşi ve ayı yarattı [...] İnsani, kuşları ve tüm hayvanları yarattı, ve onları pelerininin boşluğuna yerleştirdi, ve Inci' nin üzerinden indi, melekler de yanındaydı. Sonra yüksek sesle Inci' ye doğru haykırdı, o da düşüp dört parçaya ayrıldı. içinden su fışkırdı ve deniz oldu. Dünya yuvarlaktı, üzerinde çatlak yoktu. Sonra Tanrı, bir kus biçiminde Cebrail' i yarattı, ve dört bucağın yönetimini ona emanet etti. Sonra bir gemi yarattı ve onun içinde otuz bin yıl kaldı, ondan sonra Laleis' e geldi ve konakladı. Dünyanın içinde haykırdı, ve yoğunlaşmayla deniz oluştu, ve dünya yeryüzüne dönüştü ve titremeye devam ettiler. Sonra Cebrail' e, Beyaz Inci' nin iki parçasını getirmesini buyurdu, parçalardan birini yeryüzünün altına yerleştirdi öbürünü de Göğün Girişi' ne (cennetin girişi) kapı olarak koydu. Sonra onların içine güneşi ve ayı yerleştirdi, onların kırpıntılarından da yıldızları yarattı, ve onları göğe süs olarak astı. Ayrıca yeryüzünü süslemek üzere meyve ağaçlarını, bitkileri ve dağları yarattı. Hali' nin üzerine Taht' i yarattı. Sonra, dedi ki Ulu Tanrı : «Ey Melekler, Adem' le Havva' yi yaratacağım, onları insan yapacağım, ve ikisinden, Adem' in belinden gelmek üzere, Sehr ibn Cebr doğacak; ve ondan tek bir halk türeyecek yeryüzünde; Azazil' in, yani Ta'us Melek' in toplumu olan Yezidi halkıdır bu. Sonra Şeyh Adi b. Musafir' i Suriye' den göndereceğim ve o gelip Lales' te kalacak.» Sonra Tanrı, kutsal ülkeye indi ve Cebrail' e, dünyanın dört bucağından toprak getirmesini buyurdu; Toprak, hava, ateş ve su. Onlarla bir adam yaptı ve kendinden ona bir ruh bağışladı. Sonra Cebrail' e. Adem' i Cennet' e yerleştirmesini buyurdu, orada meyveyle bütün yeşil bitkileri yiyebilsin diye : ancak buğday yemesi yasaktı. Yüz yıl sonra Ta' us Melek, Tanrıya dedi ki: «Adem nerede ve nasıl üreyip çoğalacak? » Tanrı ona «Yetki ve yönetimi sana bırakıyorum bu konuda» dedi. O zaman Melek Tavus, gidip Adem' e sordu : «Hiç buğday yedin mi ? » O da yanıtladı : «Hayır, çünkü Tanrı bunu bana yasakladı, 'Ondan yememelisin' dedi» Melek Ta' us söyle dedi ona : «Yesen, senin için çok daha iyi olur.» Ama Adem' in, yedikten sonra karni sisti, ve Ta' us Melek onu Cennet' ten çıkardı, ve bıraktı, ve göğe çıktı. O zaman Adem, karninin miskinliği yüzünden acıyla kıvrandı, çünkü bedeninde çıkış deliği yoktu. Ama Tanrı bir kuş gönderdi, o da Adem' in bedeninde bir çıkış deliği açtı, böylece Adem rahatladı. Ve Cebrail yüz yıl ona görünmedi, ve o mutsuz oldu, ağladı. O zaman Tanrı, Cebrail' e buyurdu, ve o gelerek Adem' in sol koltuk altından Havva' yi yarattı. Sonra Melek Tavus, halkımıza demek istiyorum ki, çok acı çeken Yezidîlere yardım etmek üzere yeryüzüne indi ve eski Asurluların yanında, bizim de basımıza krallar dikti; bu krallar Nesrukh (ki o, Nasir' ud - Din' dir) ve Kamush (o da, Sultan Fakhru' d - Din' dir) ve Artımus (ki. Sultan Samsu'd - Din' dir) adini taşıyorlardı. Bundan sonra iki kral tarafından yönetildik; birinci ve ikinci Şapur adlı bu kralların yönetimi yüz elli yıl sürdü ve onların soyundan gelen Amir' lerimiz bizi bugüne dek yönetmişlerdir,ve biz dört kabileye bölündük. Bize khass (marul) haram kılınmıştır, çünkü kadın peygamberimiz olan Khassa' nin adını anımsatmaktadır; kuru fasulye de haramdır, koyu mavi boya kullanmamız yasaktır; Yunus peygambere saygısızlık etmiş olmamak için, balık yememiz haramdır; Ceylanları da yemeyiniz, çünkü onlar peygamberlerimizden birinin sürüsü olmuşlardır. Ayrıca, Şeyh ve müritleri, tavus kuşuna saygısızlık etmemek için, horoz da yemeyiniz; çünkü tavus kuşu, daha önce sözü edilen yedi tanrıdan biridir ve biçimi horozu andırır. Yine, Şeyh ve müritleri sayın, helvacıkabağı yemekten sakininiz. Bundan başka, ayakta işemek, ya da oturmuş haldeyken giyinmek, ya da Müslümanların yaptığı gibi helada taharetlenmek, ya da onların banyolarında gusül etmek, bize yasaklanmıştır. Ayrıca, tanrımız olan Şeytan' in adini ya da onu anımsatan Kitan, Sar, Sat gibi adları ya da Mal' un , [...] na' l gibi sözcükleri ağza almak yasaktır. Önce [ ...] bizim dinimize, puta taparlık dediler ve Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve İranlılar dinimizden uzak durdular. Kral Ahab ile Amran, bizdendi; öyle ki, bizim Pirbub diye adlandırdığımız Ahah Beelzebub' un Tanrısından yardım dilerlerdi. Bizim Babil' de Bakti-Nossor (Nebukadnezzar) adlı bir krallımız vardı; Iran' da Ahasuerus, İstanbul' da Ağrıkalus da bizdendi. Gök ve yer var olmadan önce Tanrı, suların üzerinde bir teknenin içindeydi. Sonra, yaratmış olduğu inciye kızdı, onu başından attı; incinin karılmasından dağlar, çınlamasından kum tepeleri, dumanından da gökler meydana geldi. Sonra Tanrı, göğe çıktı ve gökleri yoğunlaştırdı; ve onları, altlarına destek koymadan yerleştirdi, ve yeryüzünü her yanından çevirdi. Sonra ellerine kalemi aldı, ve tüm yaratıklarının adlarının listesini çıkardı. Kendi özünden ve nurundan altı tanrı yarattı ki bunların yaratılması, bir lambanın başka bir yanan lambadan yakılması gibiydi. Sonra Birinci Tanrı, İkinci Tanrı' ya dedi ki :
«Ben göğü yarattım; sen oraya çık, ve bir şeyler yarat.» Ve o, göğe çıktığı zaman, Güneş var oldu. Kendisinden sonraki Tanrıyla, 'Çık' dedi ve ay yaratıldı. Ve ondan sonraki Tanrı, gökler' i harekete geçirdi; ve ondan sonraki Tanrı, yıldızları yarattı; ve ondan sonra gelen Tanrı, el - Kuragh' i, yani Sabah Yıldızı' nı (venüs) yarattı; ve her şey böyle yarattı. Şeyh Adî’nin İlahisi Benim bilgim tüm varlıkları kuşatırBenim varlığım benden gelir.Benim gelişimin nedeni yine benim;Zamanını da bilen benim.Evrende var olan her şey benim buyruğumdadırHer yer insanlar otursun oturmasınVe tüm yaratılmışlar benim buyruğumdadır.Benim egemenliğim başka egemenliklerden üstündür.Sözlerim her zaman doğrudur.Yeryüzünün yargıcı ve yöneteniyimBenim yüceliğime tapınır insanlarBana gelirler öperler ayaklarımı.Benim gökleri kat kat yayan.Başlangıçta haykıran benim.Şeyh’im ben benden başka yoktur tapacak.Benim kendimi mucizelerle gösteren.Bana indirildi mutluluklar kitabıDağları eriten efendimden.Tüm yaratılmış insanlar bana gelirlerSaygıyla öpmek için ayaklarımı.Meyveler üretirim gençliğin ilk özsuyundan,Kendi gücümle, ve bana yönelirler öğrencilerim.lşığımın önünde sabahın karanlığı dağılır.Yol ,gösteririm, isteyenlere.Benim, Adem'in cennet'te yaşamasına neden olan,Nemrud'un kızgın ateşte kalmasına da.Ahmed'e adaletl davranmasında önderlik ettimBenim yolumda ilerlettim onu.Bana gelir tüm yaratıklarSevgimi, armağanlarımı kazanmak için.En yüksek yerlere bile uğrarım benİyilikler benim acımamdan kaynaklanır.Benim, tüm yüreklere korku salanBana uysunlar diye; ve yüceltirler gücünü ve, görkemini kötülüğümünKarşıma çıktı o öldürücü arslanÖfkeyle ve ben haykırdım ve taşa çevirdim onu,Karşıma çıktı yılanVe ben irademle kuma çevirdim onu.Benim, vurup titreten kayayıVe yanından fışkırtan suların en tatlısını.Benim bildiren, kesin gerçeği.Benden gelir, acı çekenleri avutan kitap.Benim biricik yargıç,Yargılamak benim hakkımdır.İlkyazları yarattım su versinler diye,Suların en tatlısını ve güzelini.Eli açıklığımla ben neden oldum belirmesineVe gücümle saflaştırdım onu.Bana dedi ki cennetin Efendisi,«Sensin tek yargıcı ve yöneticisi yeryüzünün.»Bazı mucizelerimi kendim sergilerim,Bazılarıysa, varlıkların kendilerimde açığa vurulmuştur.Benim, dağlara boyun eğdiren,Benim altımda, benim irademe göre.Ürkünç görkemimin karşısında haykırır canavarlarGelir tapınırlar bana öperler, ayaklarımı.ŞamIı Adi'yim ben, Musafir’in oğlu.Yüce Bağışlayıcı, çeşitli adlar verdi bana,Göksel tacı, makamı, ve yeri göğü ve yüryüzünü.Gizlerime erenlerin gözünde, benden başka Tanrı yokturHer şey benim buyruğumun altındadır.Onun için, benim önderliğimi yadsımayın.Ey insanlar! Bana karşı çıkacağınıza, boyun eğin,Yargılama Günü’nde, karşıma geldiğinizde , mutlu kılınırsınız.Her kim, bana bağlı olarak ölürseCennet'e göndereceğim onu,Ama kim ki, beni tanımadan ölürAcı içinde kıvrandıracağım onu.Diyorum ki, yücelikte yoktur dengim.Yaratırım ve istediğimi zengin yaparım,Övgüler bana, her şey benim irademle olur.Işığı ben bağışlarım evrene.Ben o hükümdarım ki, büyüklüğüm kendimden gelir;Yaratılmış tüm zenginlikler benim buyruğumdadır.İzlemeniz gereken bazı yolları gösterdim size, ey insanlarBana yakın. olmak isteyenler dünyayı unutmalıdır.Sözlerim her zaman doğrudur.Yükseklerdeki bahçe beni hoşnut edenler içindir.Ben gerçeği aradım ve onaylayıcısı oldum onunAynı gerçeği kavrayanlar en yüksek yere ulaşacaklar benim gibi GÜNÜMÜZDE YEZIDILER
Osmanlıların son zamanlarında 1912'de yapılan nüfus sayımında 37.000, 1923'teki sayımda 18.000 olarak tespit edilen Yezidilerin sayısı ülkemizdeki bazı çevrelerin baskılarından kaynaklanan göçlerden dolayı azalmış olup; günümüzde Türkiye'deki sayılarının 3.000-4000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde küçük topluluklar halinde yaşayan Yezidilerin büyük bölümü Güneydoğu Anadolu'da bir kısmı da metropol kentlerinde yaşamaktadırlar. Dünya genelinde nüfuslarının 700.000 olduğu tahmin edilen Yezidilerin, Irak'ta 300.000, Rusya'da 100.000, Gürcistan'da 60.000, Ermenistan'da 40.000, Suriye'de 10.000, Almanya'da 50.000, İran 'da 1.000-2.000 civarında nüfusa sahip olduğu; kalanının da Hindistan, Lübnan, İsviçre, Belçika, Estonya ve Ukrayna'da yasadığı bilinmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !