"Açılım değil siyasi manevra"
Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, "Aklı başında herkes bu açılımın 'demokratik açılım' olmadığını, siyasi bir oyun, manevra olduğunu bilecek durumdadır" dedi.
Bağımsız Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın basın toplantısını değerlendirdi. İçli, Bakan Atalay'ın 'Kürt Açılımı' ile ilgili olarak yaptıkları çalışmalara ilişkin açıklamalarının 'malumun ilanı' olduğunu bildirdi.
"Sayın Bakan'ın kendi ifadeleri ile bir kez daha belirtmek gerekirse, Hükümet ile AKP'nin 'Kürt açılımı' olarak adlandırdıkları bu süreç ile ilgili olarak herhangi bir paket ya da eylem planı bulunmadığı gibi, bir Anayasa değişikliği de gündemlerinde yoktur" diyen İçli, şöyle konuştu:
"Aklı başında herkes bu açılımın 'demokratik açılım' olmadığını, siyasi bir oyun, manevra olduğunu bilecek durumdadır. Eğer bu açılım demokratik bir açılım olsa idi, Hükümet ve AKP yargı üzerinden elini çekerdi. Ergenekon ve Deniz Feneri olarak adlandırılan soruşturmalar siyasi nitelik kazanmazdı. İnsanlar neyle suçlandıklarını bilir, çok kısa sürede tarafsız ve bağımsız mahkemeler önüne çıkartılır adil bir biçimde yargılanırlardı. Vatandaşlara anayasa ile tanınan temel hak ve özgürlükler keyfi olarak kısıtlanmaz, anayasanın bazı hükümleri rafa kaldırılmazdı. Tam ve kesintisiz bir demokrasinin gerçekleşmesi için onlarca önemli konuyu çözecek projelerle halkın önüne çıkılırdı. AKP ve Hükümet başladığı noktaya geri dönmüştür. O zaman 'camcı dükkânına giren fil' misali, toplumu geren, ulusal birliği zedeleyen, kardeşleri birbirine düşüren böyle bir proje neden aniden gündeme sokulmuştur?"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu süreçle ilgili olarak "Fazla süre yok. Yılsonunu filan bulamayız. O kadar rahat değiliz. O kadar sürmez. Çok geç olur" açıklaması yaptığını anımsatan İçli, Başbakan'ın bu açıklamaları neden yaptığını sordu. İçli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk halkı bu soruların yanıtını, evelemeden, gevelemeden beklemektedir. Evet, ülkede demokrasi eksikliği gibi sorunlarımız vardır. Ama en az bu sorun kadar, işsizlik, açlık, yolsuzluk, yoksulluk, üretimsizlik, hakça paylaşamamak gibi sorunlarımız da bulunmaktadır. Bu sorunları halkın gündeminden, dikkatinden uzaklaştırmak için böylesi oyunlara, manevralara gerek bulunmamaktadır. Asıl böylesi manevralar demokrasiye zarar verir. AKP kendisini 'fil' gibi güçlü görmektedir. Camcı dükkânına kendisi mi girmiştir yoksa onu camcı dükkânına birileri mi sokmuştur bilinmez. Ama bu süreçte birçok değerli camlar, canlar yok olmuştur."
ZAMAN DEĞİŞTİRİR ÖZÜNÜ HER ŞEYİN
BİR HALDEN BAŞKA BİR HAL
ÇIKAR HEP
DTP' den "Kürt Açılımı" vurgulu 1 Eylül mesajı
DTP Genel Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, bütün insanlığın ortak ideali olan barışa yönelik beklenti, özlem ve umutların her zamankinden daha fazla doruğa çıktığı bir dönemde 1 Eylül Dünya Barış Günü'nün kutlanacağı belirtildi.
DTP, 'Dünya Barış Günü'nedeniyle yayımladığı mesajda, son günlerde yürütülen Kürt Açılımı'na vurgu yaparak "Bir başka bahara ertelenemeyecek olan barışın yolu ise, çağdaş dünyanın bir gereği olan diyalog ve müzakereden geçmektedir. Bunun dışındaki yol ve yöntemlerin çözüm olmayacağı gerçeğinden hareketle hükümeti ve devleti bir kez daha Kürt halkının iradesiyle müzakereye çağırıyor, Dünya Barış Günü'nün böylesi bir sürecin başlangıcına vesilesi olmasını temenni ediyoruz"görüşünü dile getirdi.
Barışın, ölümleri, acıları ve annelerin gözyaşlarını ortadan kaldıracağı, demokrasi, özgürlük ve adalete giden yolun önünü açacağı belirtilen açıklamada şöyle denildi:"Toplumsal acıların merhemi de çaresi de, barıştır. Bu nedenle gerek ülkemizde gerekse de Ortadoğu'da ve dünyamızda barışa olan ihtiyacın her zamankinden daha fazla arttığı bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizde çeyrek asırdan fazla süren ve on binlerce insanımızın yaşamına mal olan Kürt Sorunundaki çatışmalı ortamın onurlu bir barışla sonlandırılması, barışını arayan Türkiye'nin önündeki en önemli ve acil gündemlerden biri olduğu gibi aynı zamanda 72 milyonun ortak özlemi ve beklentisidir. Halkımızın yıllardır yürüttüğü ve uğruna bedeller ödediği özgürlük mücadelesi sayesinde ülkemiz artık Kürt sorununun özgür birlik ve demokratik haklar bağlamında çözümü noktasında önemli bir eşiğe gelmiş bulunmaktadır. Bir başka bahara ertelenemeyecek olan barışın yolu ise, çağdaş dünyanın bir gereği olan diyalog ve müzakereden geçmektedir. Bunun dışındaki yol ve yöntemlerin çözüm olmayacağı gerçeğinden hareketle hükümeti ve devleti bir kez daha Kürt halkının iradesiyle müzakereye çağırıyor, Dünya Barış Günü'nün böylesi bir sürecin başlangıcına vesilesi olmasını temenni ediyoruz. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle bütün farklı kimlik ve kültürlerin özgürce, kardeşçe ve eşit bir biçimde birarada yaşayacağı yeni bir Türkiye'nin inşası için barış mücadelesini her zamankinden daha fazla yükseltmemiz, kararlı olmamız, tarihi bir görev olarak durmaktadır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder