BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

16 Mayıs 2009 Cumartesi

MAO ÇE-TUNG

Mao Zedong ya da Mao Çe-tung Mao Zedong (Yardım·bilgi) (Çince: 毛澤東; Pinyin: Máo Zédōng), (26 Aralık 1893 - 9 Eylül 1976), Çin Komünist Partisinin (ÇKP) ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucu ve önderlerinden. Çin'in Hunan eyaletinde doğdu. 1943'ten itibaren ÇKP Politbüro Başkanı, 1945'ten itibaren ÇKP Merkez Komitesi Başkanı. Mao hakkındaki tartışmalar ölümünden otuz yıl sonra da devam etmektedir. Taraftarlarına göre Mao, büyük bir devrimci önderdir ve görüşleri Marksizmin gelişmiş yorumunu oluşturur. Çin'deki destekçileri, Mao'yu 20. yy'daki büyük Çin devletini yaratan siyasi ve askeri lider olarak görürler. Mao; Sağcı Karşıtı Kampanya, Büyük İleri Atılım, Kültür Devrimi gibi isimler verdiği, kolektifleştirmeyi de kapsayan çeşitli sosyo ekonomik projeler geliştirdi. Bu projeler sayesinde güçlü, müreffeh ve eşitlikçi bir Çin yaratmayı hedefledi. Ancak genel görüş bu projelerin başarısız olduğu yönündedir. Eleştirmenler, Mao'yu on milyonlarca Çinlinin ölümüne sebep olmakla, Çin kültürüne, toplumuna, iktisadına ve dış ilişkilerine zarar vermekle suçladılar. Mao, bazı uluslararası çatışmalara taraf olduğu için Çin dışında tepki topladı. Günümüzde Çin'de hala resmen saygı görmekle birlikte, Çin hükümeti adını nadiren anmakta, Maoist siyasetten gitgide uzaklaşmaktadır. Ölümünden sonra Mao'nun Çin siyasetine etkisi azalmıştır.
Mao, Çin'de halk savaşının örgütleyicisi, planlayıcısı ve önderidir. O zamanlar 400 milyonu bulan bu köylü ülkesinde gerçekleşen devrim, esas olarak Mao Zedung'un eseridir. 1927 bahar ve yaz aylarında Guomindang'ın birleşik cepheye ihanetiyle ortaya çıkan beyaz terörden zorlukla kaçtı. Karısı öldürüldü. Aynı yıl Hunan'da Güz Hasadı Ayaklanmasını yönetti, ancak başarısız oldu. Burada da Guomindang askerlerinin elinden kurtulmayı başardığında kurşuna dizilmeye götürülüyordu. Artık bir avuç kalmış takipçileriyle birlikte güneydoğu Çin'deki Jinggang dağlarına gittiler. Burada 1931-1934 yılları arasında bir kurtarılmış bölgede Çin Sovyet Cumhuriyeti kuruldu ve Mao da onun başkanı seçildi. Aynı yıllarda He Zizhen ile tanıştı ve evlendi. Mao burada Zhu De'nin yardımlarıyla küçük ama etkili bir gerilla ordusu kurdu. Toprak reformu hareketi başlattı. Şehirlerdeki komünist kırımından kaçanlara sığınak sundu. Bu sırada Guomintang baskısı artarken ÇKP içinde de liderlik yarışı ortaya çıkmıştı. Mao görevinden uzaklaştırıldı, yerine de o sırada Moskova'dan yönlendirilen (veya ÇKP yöneticilerinin Moskova'dan yönlendirildiğini iddia ettikleri) çizgiye sadık olan Zhou Enlai'ın da içinde olduğu kişiler geçirildi. Bunlar "28 bolşevik" olarak tanınacaklardır. Katliamların başındaki isim olan Guomindang lideri Çan Kay Şek, komünistleri ortadan kaldırmaya kararlıydı. Gerek bu dönemde ÇKP içinde şabloncu çizginin hakim olmasının, gerekse de Çan Kay Şek'in bu kararlılığının neticesi olarak komünistler büyük yürüyüşe başladılar. Çin'in güneydoğusundan kuzey batısına kadar yürüdüler; ki bu, toplam 9.600 km kadardır. Mao'nun tepedeki komünist lider olarak tanınması bu yürüyüş sırasında olmuştur; bunda en etkili olay ise, Zunyi Konferansı ve Zhou Enlai'ın Mao'nun saflarına geçmesidir. Bu konferansta Mao ÇKP Politbürosu'nun İcra Komitesine seçildi. Büyük Yürüyüşün sona erdiği Yan'an'daki üs bölgesinden, Mao 1937-1945 arasındaki Çin-Japon savaşında Japonlara karşı direnişi yönetecektir. 1942'de ise ÇKP içindeki rakip önderlere karşı düzeltme harekatı başlatarak önderliği kesin olarak ele alacaktır. Yine bu dönemde He Zizhen'den ayrıldı ve oyuncu Lan Ping ile (Jiang Qing olarak bilinir) evlendi. Çin-Japon savaşı sırasında Mao ısrarla Guomintang'la bir ittifak arayışına girdi, bunda başarılı da oldu. İttifak kuvvetleri içinde zaman zaman çatışma çıksa ve hatta Guomindang ÇKP kuvvetlerini çatışmaların büyük bölümünde yalnız bıraksa dahi, sonuç, Halk Kurtuluş Ordusu'nun ve ÇKP'nin yüzmilyonlarca insanın kafasında meşrulaşması oldu. Bu dönemde ÇKP hemen sadece düşman birliklerinden yardım alıyordu; oysa ABD sürekli olarak Guomindang kuvvetlerini teçhiz ediyordu. Bununla birlikte daha o dönemde ABD Mao'nun kuvvetlerinin önemini belli belirsiz kavramış görünüyor; bunun en belli başlı örneği, 1944'de Ya'nan bölgesine gönderilen Amerikan diplomatı Dixie misyonudur. İkinci Dünya Savaşından sonra da ABD Çan Kay Şek kuvvetlerine yardıma devam etti. Oysa bu sırada ÇKP ve Guomindang arasındaki ittifak sona ermiş ve yeni bir iç savaş başlamıştı. Dolayısıyla ABD, açıkça bu çatışmada taraf oluyordu. Bu dönemde Stalin önderliğindeki Sovyetler Birliği de ÇKP birliklerine yardımda bulunuyordu, ancak bunların çok az ve esasen de Japon birliklerinden kalan teçhizatlar şeklinde olduğu biliniyor. 21 Ocak 1949'da Guomindang kuvvetleri ÇKP kuvvetlerine karşı çok ağır yenilgiler aldılar. Kurtuluşun ilanından sonra kıta Çin'inde kalan son Guomindang çekirdeği de 10 Aralık 1949'da Chengdu'da yok edildi. Çan Kay Şek de aynı gün Tayvan'a kaçtı. Çin'de Komünist Partisi İktidarı Çin Halk Cumhuriyetinin kuruluşu bu halk savaşının neticesinde olmuştur. Savaş Çin'de, önce savaş ağaları ittifakı olan Guomindang partisiyle iç savaş, sonra Japonlara karşı direnme savaşı ve son olarak da bir kez daha Guomindang partisiyle iç savaş biçiminde gelişmiştir. Mao'nun 1 Ekim 1949'da Pekin'deki Tiananmen meydanında yaptığı açıklamayla Çin Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. İktidardayken Büyük İleri Atılım'la Çin'in sanayileşmesini sağlamaya çalışmıştır. Stalin'in 1953'te ölümü ve Kruşçev'in 1956 20'nci Kongre raporuyla birlikte Sovyetler Birliği'yle Çin arasındaki ilişkiler gerginleşmiş, daha sonra da Sovyetler Birliği'nin sosyal emperyalist olduğu teorileri ortaya çıkmıştır. Mao bu gerginliğin başlarında haklı bir noktadayken daha sonra milliyetçi bir anlayışa kaymış, bu durum bütün Çin'in geleceğini de etkilemiştir. 1966'da başlatılan Kültür Devrimi ile birlikte bütün Çin sathında geniş kapsamlı bir ideolojik eğitim başlatılmış, ama iki çizgi mücadelesi teorisi nedeniyle hiziplerin meşru görülmesi sonucu bu da kalıcı bir sonuca ulaşamamıştır. Sosyalizmin inşasında yapılan yanlışlar ve parti içi mücadeleye yanlış bakış, Çin'in uzun bir süre bir ileri bir geri gidiş gelişlerinin de nedenidir. 1954-1959 yılları arasında Mao ÇHC başkanı olarak görev yaptı. Bu dönemde Pekin'deki yasak şehirde bulunan Zhongnanhai'da kaldı. Yasak şehirde bugün de o dönemden kalma yüzme havuzu ve diğer binalar vardır. Mao çalışmalarını esas olarak buradan sürdürüyordu. İktidarı aldıktan sonra Mao 1958'e kadar süren bir kollektivizasyon kampanyası başlattı. Bu sırada enflasyona karşı sert bir fiyat kontrolü ve eğitimsiz köylü nüfusu için de yaygın bir okuma yazma kampanyası başlatıldı. Toprak, toprak ağalarından alınarak yoksul köylülere dağıtıldı. Geniş kapsamlı sanayileşme programları uygulanmaya çalışıldı. Bu dönemde Çin'in yıllık büyümesi, kültüre gelişme bir tarafa konulaca olursa, yüzde 4 ila 9 arasındadır. Yine bu dönemde Yüz Çiçek Kampanyası başlatıldı. buna göre, herkes Çin'in nasıl yönetilmesini istediğini söylemekte serbestti. İfade hürriyeti tanınmasıyla ÇKP'ye yönelik burjuva liberal çevrelerin eleştirileri de arttı ve bunlar örgütlenmeye başladılar. Parti bunların yapıcı eleştiriler olduğunu düşünüyor ve bu yüzden cesaretlendiriyor ve hoşgörü gösteriyordu. Bununla birlikte birkaç ay sonra tehlike büyüdü ve Sağa Karşı Harekat başlatıldı. Yine 1958'de Büyük İleri Atılım başlatıldı. Bu, Sovyet sanayi modelinin dışındaydı; bu yüzden parti içinde de muhalefetle karşılaştı. Buna göre Çin tarımı kollektivize edilecek ve kırsal alanda endüstri özendirilecekti. Başlangıçta Büyük İleri Atılım gerçekten büyük başarı gösterdi. Ancak Mao'nun da içinde olduğu parti çevrelerinde b başarının daha da artırılabileceği düşünceleri de yaygınlaştı. Artan sayıda köylüler çelik üretimine kaydırıldı. Bu nedenlerle 1959'da Büyük İleri Atılım bir felakete yol açtı. Gerçi çelik üretim hedeflerine ulaşılmıştı ama açığa çıtı ki bunların önemli bölümü kullanılamaz durumdaydı. Yine aynı dönemde Çin-Sovyet ilişkileri de bozuluyordu. Kruşçev bu nedenle Çin'e Sovyet yardımını kesti; buna karşı tepki ise Çin'de Sovyet düşmanlığıyla karakterize olan milliyetçiliğin tırmanması oldu. Artık Sovyetlerle sınır çatışmaları bile görülmeye başlanmıştı. ÇKP tarafında ise ekonomide hatalar sürüyordu; gerçekçi olmayan tahıl talep ediliyordu. Böylece, savaş sonrası yeniden sanayileşme hamleleriyle bir parça düzelen ekonomi, açlıkla sonuçlandı. Bu dönemdeki felaketin sonuçları tam olarak bilinmiyor, ancak bazıları (örneğin Amerikalı tarihçi Edwin Moise) 12 milyon kadar insanın öldüğünü iddia ediyorlar. Bunların sonucu olarak parti içinde çatışmalar da artıyordu. Liu Shaoqi ve Deng Xiaoping'in de aralarında olduğu bazı önderler Mao'yu iktidardan uzaklaştırarak ona sembolik görevler yüklemek istiyorlardı. Böylece Mao'yu marjinalize etmeye başladılar; 1959'da da Liu Shaoqi devlet başkanı oldu. Boylece Mao parti başkani oldu. Kültür Devrimini başlatan esas olay da parti içi bu muhalefettir. 1966'da başlayan Kültür devrimiyle parti hiyerarşisi hiçe sayılarak iktidar doğrudan doğruya Kızıl Muhafızlara verildi. Bunlar çoğunlukla gençlerdi ve kendi mahkemelerini bile oluşturuyorlardı. Sonuçta yüzmilyonların kitle inisiyatifleri bu hareketle ayağa kaldırıldı; ama bunun bedeli ağır oldu. Ekonomik ve sosyal kaos artarken yüzyıllara dayanan kültürel değerler de tahrip ediliyordu. Bu dönemde Mao halefi olarak bütün savaş yıllarından tanıdığı Lin Biao'yu seçti. Ancak çatışmalar öyle noktalara dayanmıştı ki, Lin'in Mao'ya karşı askeri bir darbe düzenlemeye çalıştığı iddia edildi, Lin ise resmi açıklamaya göre Çin'den Sovyet Rusya'ya kaçmaya çalışırken Moğolistan üzerinde şüpheli bir uçak kazasında öldü. 1969'da Mao, Kültür Devriminin sona erdiğini açıkladı. Kültür Devrimin suresince cok sayida ilim adami ve aydin kimseler tafsiye edildi. Resmi Çin tarihi ise Kültür Devriminin Mao'nun 1976'da ölümüyle sona erdiğini iddia eder. Mao hayatının son yıllarında Parkinson hastalığına yakalandı. Ayrıca akciğer ve kalbi de teklemeye başlamıştı. Komünist Partisi içinde pekçok fraksiyon Mao'nun ölümünden sonra iktidara sahip olmak için harekete geçerlerken Mao sessiz kaldı. 9 Eylül 1976'da ölümünden sonra Çin'de iktidar mücadelesi ortaya çıktı. Bunların bir kısmı, daha sonra Dörtlü Çete denilen ve Mao'nun karısının da içinde olduğu gruptu ki, bunlar devrimci kitle seferberliği siyasetine devam edilmesini istiyorlardı. Hua Guofeng'in önderlik ettiği bir diğer grup, Sovyet modelinde bir merkezi planlamayı savunuyorlardı. Reformistlerin lideri olan Deng Xiaoping ise Çin ekonomisinin faydacı bir siyaset temelinde inşasını savunuyordu ve eknomik ve siyasi gelişmelerde ideolojinin tayin edici önemini reddediyordu. Sonuç olarak iktidarı Deng Xiaoping kazandı. Mao'nun Bilimsel Sosyalizme Katkısı 19. yüzyıl sosyalizmi 19. yüzyılın büyük ustalarının sosyalizmin kuruluş sürecine ilişkin teorileri sınırlıydı. Çünkü o zaman henüz dişe dokunur bir sosyalizmi kurma pratiği yoktu. 20. yüzyılda ise, dev sosyalizm pratikleri gerçekleşti. Bu pratikler kapitalistleşme açısından geri ve köylülüğün yoğun olduğu ülkelerde yaşandı. Bu toplumsal yapı, sosyalizmin kuruluş sürecinin sorunlarını da belirledi. Sovyetler Birliği deneyiminde, üretim araçlarının büyük sanayiden başlayarak toplumsallaştırılmasıyla birlikte kapitalizme geri dönüş tehlikesinin de kalkacağı düşünülüyordu. Bu görev tamamlandıktan sonra sınıflar ve sınıf mücadelesi son bulacak, geri dönüşün toplumsal ve ekonomik zemini yok olacaktı. 19. yüzyıldan kalan bu teori, 1960’larda Sovyetler Birliği’nde yoğunlaşan olgular karşısında geçerliğini kaybetti. Modern Revizyonizmin Sovyetler Birliği’nde iktidara gelişi, sosyalist harekette yeni bir bunalım yarattı. Mao’nun katkısı Bu noktada Mao Zedung, Sovyetler’deki geri dönüş sürecini ve Çin pratiğini tahlil ederek “Proletarya iktidarı altında devrimi sürdürme teorisi’"ni ortaya koydu: Sosyalizm, proleter devrimiyle başlayan ve sınıfsız topluma kadar sürecek uzun bir tarihi dönemi kapsar. Bütün bu süreç boyunca üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti esas olarak tamamlandıktan sonra da, kapitalizme geri dönüş tehlikesi hâlâ vardır; iki sınıf, iki yol, iki çizgi arasındaki çelişmeler devam eder. Başka deyişle proletarya ile burjuvazi, sosyalist yol ile kapitalist yol, Bilimsel Sosyalizm ile Revizyonizm arasındaki mücadele sürer. Bir hukuki biçim olarak toplumsal mülkiyet, geri dönüş tehlikesini bütünüyle bertaraf edemez. Üretim araçlarının mülkiyetinin toplumsallaştırılmasından sonra esas tehlike, tasfiye edilen burjuvaziden değil, bizzat parti ve devlet aygıtı içinde yer alan mevki sahibi kapitalist yolculardan kaynaklanır. Sınıfsız topluma ilerleyen sosyalizmi kurma sürecinin itici gücü, sınıf mücadelesidir, emekçi kitlelerin inisiyatifidir, devrimdir. Mao’nun teorisi, burjuva çoğulculuğunu merkez alan burjuva demokrasisinden de köklü bir kopuşu temsil eder, yeni bir emekçi demokrasisi geliştirir. Parti, devrimin gereğidir, varlık nedeni yönetmek değil, sınıfa hizmettir. Sosyalizmin güvencesi, emekçilerin iktidarı yaygınlığına ve derinliğine yeniden ve yeniden fethetmesidir. Parti, bu inisiyatifin önderi olabildiği sürece sosyalizm yolunda ilerleyebilir. Sosyalizimin kuruluşu için sıradan emekçi kitlelerin inisiyatifini seferber etme ve onları öncülere dönüştürme görevini terk eden bir öncü, yozlaşma ve çürüme sürecine girerek, burjuva yolcular sınıfını oluşturmaya başlar ve emekçiler üzerinde diktatörlük uygulamaya yönelir. Böyle bir öncünün denetlediği devlet mülkiyeti de, artı değere bir azınlık sınıf tarafından elkonulmasına temel oluşturan bir tür özel mülkiyete dönüşür. Mao’nun teorisi kanıtlandı Mao’nun teorisi, Sovyetler Birliği’ndeki son gelişmelerle kanıtlandı. Bu teoriyi benimsemeden Sovyetler’deki çözülüşü açıklama ve burjuvazinin ideolojik saldırısını göğüsleme olanağı yoktur. Bugün herkes Sovyetler Birliği’nde sosyalizmden geri dönüldüğünü görüyor, otuz yıllık tartışma bitti. Fakat sorun, gözlemi teori düzeyine yükseltmektir: Rusya’da kapitalizme geri dönülmesi, ülkeyi kapitalizme götüren bir hakim sınıfın l99O'dan önce oluştuğunu kanıtladı. Gorbaçov ve Yeltsin, 1917’de yıkılan burjuvazinin temsilcileri değildi, “Komünist” adını taşıyan Parti’nin ve “sosyalist” adını taşıyan bir devletin başta gelen sorumlularıydı. Üstelik çevrelerindeki Parti ve devlet yöneticileri de onlarla birlikte kapitalizme geçişe önderlik ettiler. Her toplumsal sistem, bir sınıf tarafından kurulur. Kapitalist sistemi de burjuvazi kurar. Rusya’da 1991 yılında açıkça ilan edilen kapitalizmi de, kapitalist sınıf getirdi. Ancak bu kapitalist sınıf, feodalizme karşı mücadele sürecinde değil, sosyalizmin yozlaşması sürecinde doğmuş ve kapitalizme geri dönüş sürecinde gelişmişti. Devlet iktidarını elinde tuttuğu için üretim araçlarını da denetimi altına alan bu yeni tipte burjuvazi, Kuruşçev’le birlikte emekçiler üzerinde diktatörlük kurmuş ve kapitalizmin inşasına girişmişti. Gorbaçov ve Yeltsin’ler işte otuz yıldan uzun zamandır iktidarı elinde tutan bu sınıfın liderleriydi. Devlet burjuvazisi, daha önce oluştuğu ve iktidarı ele geçirdiği içindir ki, l990 yıllarına gelindiği zaman, başında bulunduğu sistemin de adını koydu. Yaşanan süreç, Mao'nun l96O'larda açıkladığı tahlili doğruladı. Böylece Mao'nun teorisi kanıtlandı ve kanun haline geldi. Mao Lenin’i uyguladı 20. yüzyılda Bilimsel Sosyalizme ilk önemli katkıyı, Ekim Devrimi’nin önderi Lenin yaptı. Lenin, kapitalizmin emperyalizm aşamasına geldiği gerçeğine dayanarak, çağımızda proletarya devriminin stratejisini belirledi, böylece 19. yüzyılın Avrupa merkezli teorisini aştı, Bilimsel Sosyalizmi dünyalılaştırdı. Mao’nun sosyalizmde sınıf mücadelesi teorisi, Lenin’in katkısını tamamladı. Emperyalizm aşamasında devrimin geri ülkelere kayması, geri dönüş tehlikesini de kaçınılmaz olarak içeriyordu. Lenin, devrimin artık kapitalizmin en çok geliştiği ülkelerde olmayacağını açıklamıştı. Mao ise, sosyalizmin kuruluşu teorisini bu 2O. yüzyıl gerçeği üzerine oturttu. Dünyanın ezilen kutbunda, kapitalizmin gelişmediği ülkelerde kurulan sosyalizm, geri dönüş tehlikelerini içeren uzun bir sınıf mücadelesi sürecinden geçerek sınıfsız topluma ilerleyecekti. Devrim Teorisine Katkısı Mao, sosyalizmin sorunlarını emekçi kitleleri seferber ederek çözme teorisiyle Marx’ın teorisine derinlik getirdi. Marx, “En büyük üretici gücün devrimci sınıfın kendisi olduğunu” belirtmişti. Yine Marx, “Devrim niçin zorunludur” sorusuna şu yanıtı getirmişti: “Devrim, yalnızca yönetici sınıfı devirmenin başka bir yolu olmadığı için değil, fakat aynı zamanda onu deviren sınıf ancak bir devrim içinde kendisini geçmişin birikmiş tortularından temizleyebileceği ve böylece toplumu yeniden kurabileceği için de zorunludur.” Devrim yapan emekçi kitleler, en büyük üretici güçtür. Öte yandan yeni toplumu kuracak sınıf, ancak ve ancak devrim için ayağa kalkmış olan sınıftır. Emekçileri eski toplumun bütün yüklerinden ve olumsuz özelliklerinden arındıran süreç, devrimci kitle eyleminin kendisindedir. Mao, devlet aygıtına değil, emekçi kitlelerin devrimci eylemine yaptığı vurguyla, sömürü, baskı ve yabancılaşmadan arınmış yeni bir toplum kurmak isteyenlere ışık bırakmıştır. Mao Zedung’un proletarya iktidarı altında sınıf mücadelesi teorisi, Bilimsel Sosyalizmin 20. yüzyılda ulaştığı doruğu belirler. Mao, bu teoriyle 19. yüzyıl sosyalizmini aşmış ve 21. yüzyılın yeni sosyalizm dalgası için temel oluşturmuştur. Bu nedenle Mao Zedung’un katkılarını içermeyen bir Bilimsel Sosyalizm artık düşünülemez. 20. yüzyılda Bilimsel Sosyalizm, ideolojik planda Lenin ve Mao Zedung’un katkıları kanalında ilerledi. Bu çizgi, devrim yaptı, sosyalizmi kurma pratiğine girişti, dünyayı değiştirdi ve bu büyük pratikle teorideki büyük atılımların malzemesini de yarattı. Böylece 21. yüzyıla bir insanlık ve devrim köprüsü kurdu. Önce gelen:Chen Duxiu Çin Komünist Partisi başkanı1943 - 1976 Sonra gelen:Hua Guofeng Önce gelen:- Çin Halk Cumhuriyeti başkanı1954 - 1959 Sonra gelen:Liu Shaoqi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !