BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

15 Mayıs 2009 Cuma

YAŞAM ÖYKÜLERİ

Cesare PAVESEİtalyan şair ve yazar Cesare Pavese 9 Eylül 1908'de Torino cıvarında Santa Stefano Belbo'da doğdu, 27 Ağustos 1950'de Torino'da öldü. Torino Üniversitesi'nde edebiyat öğrenimi gördü. 1930'da mezun olunca dil ve edebiyat öğretmenliği yaptı. Einaudi Yayınevi'nin kurucuları arasında yer aldı. Şiir ve romanın yanı sıra ABD edebiyatından çok sayıda çeviri ürünler vermiştir. La Cultura dergisinin yayın yönetmenliği sırasında faşizme karşı çıkan yayınları nedeniyle 1935'te tutuklanarak sürgüne gönderilmiştir. Sağlık sorunları nedeniyle İkinci Dünya Savaşı'na katılamayan Pavese bu dönemi kızkardeşinin yanında Piemont bölgesinde geçirmiştir. 1950'de Tra donne sole (Yalnız Kadınlar Arasında) adlı romanı ile Strega Ödülü'nü kazanmıştır. Pavese, 27 Ağustos 1950'de etkisinden bir türlü kendini kurtaramadığı ölüm saplantısına yenik düşerek ününün doruğundayken yaşamına kendi eliyle son vermiştir. Cesare Pavese yazın dünyasına şiirle başlamıştır. 1936'da yayımlanan Lavorare stance (Çalışmak Yorar) adlı yapıtında öznel olmayan, lirizmden uzak ve düzyazı özellikleri taşıyan bir çeşit öykü-şiir yaratmayı amaçlamış, günlük konuşma dili kuşatmasında çağdaş yaşamın insanı içine düşürdüğü acımasız ve derin yalnızlığın boyutlarını anlatmayı amaçlamıştır. Vladimir MAYAKOVSKISSCB'li şair ve oyun yazarı. Gelecekçilik'in (Fütürizm) ülkesindeki en büyük temsilcisi ve çağdaş Rus şiirinin simgesi olmuştur.Vladimir Vladimiroviç Mayakovski 19 Temmuz 1893'te Bağdadi'de (bugün Gürcistan'da Mayakovskii) doğdu, 14 Nisan 1930'da Moskova'da yaşamını yitirdi. Bir orman görevlisinin oğluydu. 1905'te, öğrenciyken Çarlık yönetimine karşı sokak gösterilerine katıldı. 1906'da babasının ölümüyle ailece Moskova'ya taşındılar. Burada daha onbeş yaşındayken RSDİP- Bolşevik'e (Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi) girdi. Gizli bir basımevinde yakalanarak tutuklandı. Ertesi yıl ikinci kez tutuklanarak Moskova'nın Batirki Cezaevi'nde onbir ay hücrede yattı. Lise üçten ayrılarak resim dersleri almaya başladı. Straganov Uygulamalı Sanatlar Okulu'nda öğrenci oldu. 1910'da Moskova Resim Heykel ve Mimarlık Okulu'na girdi. İlk şiirlerini bu yıllarda yazmaya başladı. 1912'de Poşçoçina obşçestvennom vkusu (Yaygın Beğeniye Bir Şamar) adlı Rus Gelecekçiliği'nin görüşlerini özetleyen bir bildirgenin yayımlanmasına katıldı. Şiirlerini dergilerde yayımlattı, ayrıca St.Petersburg (Leningrad) ve Moskova'da edebiyat çevrelerinin toplandığı kahvelerde okumaya başladı. Vladimir Mayakovski adlı manzum oyunu 1913'te Petersburg lunaparkında oynandı. 1915'te iki kübist tablosu sergilendi, aynı yıl yayımladığı Oblako v ştanakh (Pantolonlu Bulut) ve Fleyta-pozvonoçnik (Omurganın Flütü) adlı uzun şiirleriyle genç yaşta başarılı bir şair olarak duyurdu. 1916'da yayımladığı, savaşın olmadığı bir dünya özlemini yansıtan Voyna i mir (Savaş ve Evren) adlı uzun şiiri, tepki uyandırmasına karşın, onun yaygın olarak tanınmasına yol açtı. Mayakovski, Şubat ve Ekim devrimlerini büyük bir coşkuyla karşıladı. Birçok alanda birden, Devrim'in ve genç Sovyet devletinin başarısı için çalıştı. 1917'de Narkompros'a (Halk Eğitimi Komiserliği) girdi. Gelecekçi arkadaşlarıyla birlikte bu komiserliğin çıkardığı Toplumun Sanatı adlı dergiyi yönetti. Tüm ülkeyi dolaşarak şiirlerini okudu, propaganda çalışmalarında etkin rol oynadı. Edebiyat, resim ve sinema komisyonlarına katıldı.Neptün yapımevinin birçok filminde başrol oynadı, senaryolar yazdı. Devrim yıllarının coşkusunu dile getiren Oda revolutsi (Devrime Övgü) ve Levy marş (Sol Yürüyüşü) adlı şiirlerini 1918'de yayımladı. 1921'de de 150.000.000 ve Lyublyu (Seviyorum) adlı şiirleri çıktı. Oyunları ünlü tiyatro yönetmeni Meyerhold tarafından sahnelenerek genç Sovyet tiyatrosunun ilk ürünleri arasında yer aldı. Yergi ve taşlama yeteneğiyle Lenin'in övgüsünü topladı. 1923'te LEF (Sol Sanat Cephesi) dergisinin yönetimine geçti. Bu derginin çevresinde toplanan Meyerhold, Pasternak, Şostakoviç, Ayzenştayn, Babel, Mikhail Zoşçenko, Nikolay Aseyev, Semyon Kirsanov gibi devrimci sanatçılarla birlikte, sanat yapıtında yaşamın edilgen olarak yansıtılmasına çaba gösterdi ve "psikolojizm"e karşı çıkan devrimci bir sanat hareketi oluşturdu. 1924'te Lenin'in ölümü üzerine Vladimir İlyiç Lenin (Lenin Destanı) adlı ağıtı yazdı. 1925'te İzvestia gazetesinin muhabiri olarak ABD, Meksika, Küba ve Fransa'ya gitti ve bu gezilerdeki izlenimlerini 1926'da Moye otkrytiye Ameriki (Amerika'yı Keşfedişim) adlı kitabında topladı. 1926-27 yıllarında SSCB'de kentleri dolaşarak tartışmalı konferanslar verdi, Pravda gazetesinde çalıştı. Paris'e, Berlin'e ve Prag'a gezilere çıktı. 1927'de Noviy LEF (Yeni Sol Sanat Cephesi) dergisini çıkardı. Bu yıllarda yazdığı şiir ve makalelerde, 1925'te kurulan ve sekter bir devrimci tutumu, bağnaz bir sanat anlayışını savunduğu düşündüğü Rus Proleter Yazarlar Birliği'ne (RAPP) karşı polemiklere girdi. Yeniden gittiği Paris'te büyük bir ilgiyle karşılandı. Şair Aragon ve sinema yönetmeni René Clair ile görüşmeler yaptı. 1930'da Rus Proleter Yazarlar Birliği'ne katıldı. Ancak bu örgüte bağlı yazarlarca bireycilikle suçlandı. 1930'da sahnelenen Banya (Hamam) adlı oyunu resmi çevrelerin ve örgüte bağlı yazarların sert eleştirilerine hedef oldu. Mayakovski, 1925'te şair arkadaşı Yesenin'in kendini öldürmesinden çok etkilenmiş, ancak bu davranışı eleştirmişti. Benzer bir umutsuzluk ve yalnızlık döneminin sonunda, kişisel mutsuzlukların da etkisiyle o da kendini öldürdü. Doğduğu kente sonradan adı verildi. Mayakovski, bireysel ve toplumsal coşkuları geniş soluklu bir biçimde dile getiren şiirleriyle çağdaş Rus şiirinin en önemli şairlerinden sayılır. Bağımsızlık tutkusuyla büyük kitlelerin parçası olmaktan duyulan coşkuyu, bireysel başkaldırı ile yığınların sesi olabilmeyi aynı anda şiire yansıtmış, yergici, alaycı, ancak ateşli, coşkulu ve tutkulu şiirleriyle Devrim'in baş şairi olmuştur.Lirik bir anlatımla destansı bir anlatımı kaynaştırmıştır. Çarpıcı ses uyumları, aşırı benzetme ve abartmalar, çılgın imge ve sayıklamalarla dolu sarsıcı şiirleriyle bir "şok" şairi olarak nitelendirilebilir. Klasik uyak ve koşuğu bırakıp yeni içerik ve biçim araştırmalarıyla şiir dünyasını alt üst etmiş, sokağın dilini şiire sokmuş, ritmi şiirin temel öğesi yapmıştır. Kendini öldürmesiyle sonuçlanan kısa yaşamı gibi şiiri de, devrim yıllarının toplumsal ve duygusal çalkantılarını ve karmaşasını, acı, coşku ve düş kırıklıklarını yansıtır. Mayakovski, tiyatro alanında da birçok yapıt vermiştir, Bazıları manzum olan oyunlarının çoğu yergi türündedir. 1918'de sahnelenen Misteriya-buff (Kutsal Güldürü) çağımızın destan biçiminde yapılmış bir taşlamasıdır. Mayakovski, 1928-1930 arasında tiyatroya ağırlık vermiş, Sovyet tiyatrosunun başyapıtları arasında yer alan iki oyununu bu yıllarda yazmıştır. Bunlardan Klop (Tahtakurusu) darkafalılığı yeren bir güldürüdür. Banya (Hamam) ise bürokrasinin gözüpek bir taşlamasıdır. Mayasovski, sosyalist bürokrasiyi, gelecekteki görünümüyle, adeta bir bilim kurgu biçimine sokarak taşlamıştır.Her iki oyunu da, 1929'da ve 1939'da, Meyerhold tarafından sahneye konmuş, ayrıca Rusya dışındaki birçok tiyatroda sahnelenmiştir. Can YÜCEL 1926 İstanbul doğumlu. Eski milli eğitim bakanlarından Hasan Âli Yücel'in oğludur. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde Latince-Yunanca okudu. Öğrenimine İngiltere'de Cambridge Üniversitesi'nde klasik filoloji okuyarak devam etti. Sanat tarihi dersleri izledi. Şair, çevirmen ve radyo görevlisi olarak tanındı. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra'da BBC'nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı (1953-1958). Türkiye'ye döndükten sonra bir süre turist rehberi olarak çalıştıktan sonra bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını sürdürdü. Nazım, nesir çevirileriyle de tanınan Can YÜCEL, şiir alanında ilk kitabı YAZMA (1950) dan sonra uzun bir süre biçim arayışlarıyla oyalandı. Çeşitli edebiyat, kültür ve siyasi dergilerde ; şiirleri, edebiyat ve tiyatro çevirileri ile siyasal konularda yazıları yayımlandı. 12 Mart döneminde Che Guevara 'nın "Gerilla Harbi" ve "İnsan ve Sosyalizm" kitaplarının çevirisi nedeniyle 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1974 affıyla tahliye oldu. 12 Eylül sonrasında "Somut" dergisindeki "Hamileler" isimli şiiri edebe aykırı, müstehcen olduğu iddiasıyla para cezasına çarptırıldı. Aynı iddiayla "Rengâhenk" adlı kitabı toplatıldı. Şairliğini, şiirin külhanca raconlarından yararlanarak siyasal inançlarıyla yoğurdu. 12 Ağustos 1999 tarihinde İzmir'de öldü, vasiyetine uyularak Datça'da toprağa verildi. Nâzım HİKMET Soyadı Ran'dır. 20 Kasım 1901 tarihinde Selanik'te doğdu; ancak ailesi 15 Ocak 1902 olarak kaydetmiş ve kendisi de bu durumu benimsemiştir. 3 Haziran 1963 tarihinde Moskova'da öldü. İstanbul'da Heybeliada Bahriye Mektebi'ni bitirdi, ancak sağlık sorunları nedeniyle subaylık serüveni sona erdi. Kurtuluş Savaşı'na katılmak amacıyla Anadolu'ya geçti (1921). Anadolu'da Kurtuluş Savaşı için verilen her görevi yerine getirdi. Oradan Rusya'ya gitti. Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde (KUTV) yüksek öğrenimini tamamladı. 1924 yılında gizlice Türkiye'ye döndü. Gazetelerde, dergilerde, film stüdyolarında çalıştı. Şiirleri nedeniyle birkaç kez kovuşturmaya uğradı. 1938 yılında orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle kanıtsız, yasaya ve hukuka aykırı olarak 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa Cezaevlerinde 12 yılı aşkın kaldı. 1950 yılında bir af yasasıyla salıverildi. Ancak sürekli izlendiği ve çürüğe ayrıldığı halde 48 yaşında yeniden askerlik yapmaya çağrılması ile öldürüleceği yolundaki duyumlar üzerine yurtdışına kaçtı. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılmasına karar verildi. Yurtdışında sürekli olarak Bulgaristan, Rusya, Polonya'da yaşadı; birçok uluslararası kongreye katılarak çeşitli ülkelere yolculuklar yaptı.1963 yılında geçirdiği bir kalp krizi sonunda öldü, Moskova'da Novo-Deviçeye Mezarlığına gömüldü. Muzaffer İlhan ERDOSTMuzaffer Erdost, 1932 yılında Artova (Tokat)'da doğdu. 1956 yılında Veteriner Fakültesi'ni bitirdi. 1956-1958 yılları arasında Pazar Postası'nı yönetti. 1958-1963 yılları arasında Ulus gazetesinde çalıştı. 1958 yılında Açık Oturum Yayınlarını,1965 yılında Sol Yayınlarını kurdu, yönetti. Kardeşi İlhan Erdost'un 7 Kasım 1980 tarihinde askerlerce dövülerek öldürülmesinden sonra, adına kardeşi İlhan'ın adını katarak Muzaffer İlhan Erdost ismini kullanmaya başladı. Onur Yayınları'nın sahibi ve yönetmenidir.Türk şiirinde Garip akımından sonra beliren yeni şiirin, İkinci Yeni'nin vaftiz babası. Nihat BEHRAM 1946 yılında Kars'ta doğdu. On şiir kitabı yayınlandı. Yayınlanmış yirmi kitabı bulunmaktadır. Çeşitli yapıtları yabancı dillere çevrilmiştir. "Halkın Dostları", "Militan" ve "Güney" dergilerini çıkaranlar arasındadır. Yazdıklarından ötürü 12 Mart döneminde 2 yıl tutuklu kaldı. 70'li yıllarda bir süre gazetecilik yaptı. 12 Eylül döneminde Bakanlar Kurulu kararıyla T.C. vatandaşlığından çıkarıldı. Uzun yıllar yurdundan uzakta yaşamak zorunda kalan Behram, 17 yıllık politik sürgünlükten sonra 1996 yılında yurduna dönebildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !