BİR ŞEY YAPMALI

CUMHURİYET İÇİN DEMOKRASİ İÇİN HALK İÇİN GELECEĞİMİZ İÇİN ..................... cemaatlerin yönettiği bir coğrafya olmak istemiyorsak ................. Ama benim memleketimde bugün İnsan kanı sudan ucuz Oysa en güzel emek insanın kendisi Kolay mı kan uykularda kalkıp Ninniler söylemesi

23 Mayıs 2009 Cumartesi

F.NIETZSCHE

Friedrich NİETZSCHE Alman şair ve filozof, Üstinsan kuramcısı Friedrich Nietzsche, 15 Ekim 1844'te Lützen yakınlarında Röcken'de doğdu, 25 Ağustos 1900'de Weimar'da öldü. Babasının 1849'da ölümü nedeniyle annesi ile birlikte Naumburg'a giderek Bürgerschule'de öğrenime başladı. 1858'de ünlü Alman aydınlarının öğrenim gördüğü Pforta'ya yazıldı. Arkadaşlarıyla şiir, kültür tarihi, felsefe çalışmaları yapan Germania adlı bir dernek kurdu. 1864'te Bonn Üniversitesi'ne girdi. 1865'te, öğrenimini izlediği dil bilgini Friedrich Wilhelm Ritschel'in Leibzig Üniversitesi'ne geçmesi üzerine burada öğrenimini sürdürdü. 1868'de yüksek öğrenimini bitirdi. Fransız-Prusya Savaşı başlayınca gözleri bozuk olmasına karşın süvari olarak orduya alındı, eğitim sırasında attan düştü ve sık sık bunalım geçirmeye başladı. 1869'da Basel Üniversitesi'ne öğretim görevlisi olarak atandı. Ertesi yıl İsviçre vatandaşı olarak öğretim üyeliğine getirildi. 1870'de Fransa-Almanya Savaşı'na gönüllü sağlık görevlisi olarak katıldı, ancak dizanteri ve difteriye yakalanması nedeniyle Basel'e döndü. 1875'ten 1899'a kadar iniş çıkışlı bunalımlı sarsıntılı dönemler geçirdi. 1879'da Basel Üniversitesi'nden malulen emekli edildi. 1889 başında evinin önünden geçen bir arabacı atını kırbaçlayınca, fırladı ve ata sarılarak öptü; bir daha düzelmeyen ruhsal çökkünlük yaşadı. YURTSUZ Dört nala koşan atlar Uzaklara götürür beni, Korkmadan, doludizgin. Gören tanır beni, Ve tanıyan Yurtsuz Adam diye seslenir. Haydi, haydi! Asla bırakma beni, Yazgım, ey parlak yıldız! Kimse bana soramaz, Nerelisin diye. Asla bağlanmadım bir yere Ve geçip giden zamana. Özgürüm kartallar gibi. Haydi, haydi! Asla bırakma beni, Yazgım, ey tatlı Mayıs! Neden inanayım ki? Bir gün öleceğime, Kekre ölümü öpeceğime. Mezara mı düşeyim, Bir daha içmeyeyim mi Yaşamın nazenin köpüğünü? Haydi, haydi! Asla bırakma beni, Yazgım, ey renkli düş! (1859) YENİ DENİZLERE DOĞRU Oraya gitmek istiyorum, oraya Artık güvenim var koluma, kendime Önümde uzanan açık deniz Bir gemi taşıyor beni engine. Her şey pırıl pırıl, daha yeni Uyur mekânda, zamanda öğle vakti Yalnız senin gözlerin, ey sonsuz! Senin bakışın seyreder beni. YALNIZ Haykırışan kargalar Darmadağın uçuşuyor kente doğru Nerdeyse yağacak kar Yeri yurdu olanlara ne mutlu! Donmuş kalakaldın, Hanidir gözlerin arkada! Boşuna kaçışın, ey çılgın, Kıştan uzaklara! Dilsiz ve soğuk binlerce çöle Açılan bir kapıdır dünya! İnsan senin yitirdiğini yitirse Bir yerlerde duramaz bir daha! Sen şimdi solgun, sarı Kış gurbetlerine lânetli, Hep soğuk gök katlarını Arayan bir duman gibi. Uç git, kuş, söyle ezgini Issız çöl kuşlarının sesiyle! Göm, gizle, ey çılgın, kanayan kalbini Buzların, alayların içine! Haykırışan kargalar Uçuşuyor kentten yana, dağınık: Nerdeyse yağacak kar Yeri yurdu olmayana çok yazık! KÖPRÜNÜN ÜSTÜNDE Köprünün üstünde durmuşum geçende Karanlık geceye bürünmüşüm. Bir türkü duyulur uzaklardan Altın damlalar yağardı bir de Ürperen aynasına suyun. Gondollar, ışıklar, bir de musiki Geçmiş kendinden,yüzdüler alacakaranlığa doğru. Ruhum, şu görünmez parmakların Dokunduğu çalgı, Bir Venedik türküsü söyledi gizlice, Boyam boyam mutluluklar içinde ürpererek. -Bir duyan var mı dersin? İŞARET ATEŞİ Burada, adanın denizlerin ortasında çıkıverdiği, bir kurban taşı gibi birdenbire yükseldiği yerde, burada, kara göklerin altında tutuşturuyor Zerdüşt koca ateşini, yollarını kaybetmiş gemicilere işaret ateşi, bir cevap verebileceklere soru işareti... Beyaz-gri karınlı bu alev -arzulaması yalıyor soğuk uzaklıkları, hep daha arı yüksekliklere uzatıyor boynunu- sabırsızlıkla dikelmiş bir yılan: bu işareti takıyorum kendi kendime. Benim ruhumdur bu alev: Kanmazca susuz hep yeni uzaklıklara, durgun yalazını fırlatıyor, yukarlara. Ne demeğe kaçtı Zerdüşt hayvandan da insandan da? Ne demeğe bıraktı sağlam karaları? altı yalnızlığı tanımıştı bile ama yetmedi ona denizin yalnızlığı, ada bıraktı tırmansın, tepe bıraktı yansın, alev olsun, bir yedinci yalnızlığı, yukarıya, attı şimdi oltasını arayışla, Ey yollarını kaybetmiş denizciler! Ey sönmüş yıldızların artıkları! Siz ey geleceğin denizcileri! Ey keşfedilmemiş gökler! İşte atıyorum bütün yalnızlara oltamı: bir cevap verin alevin sabırsızlığına, yakalayın bana, yüksek dağlarda bekleyen balıkçıya yedinci, sonuncu yalnızlığımı! ECCE HOMO Evet, bilirim nereden geldiğimi Alev gibi doymamış, aç Yanar, tüketirim kendimi. Işık olur, ne tutarsam, Küldür arkamda kalan. Ben ateşim besbelli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

No Pasaran !